Olay Gazetesi Bursa

Sportif direktör kıskanılmaz!

Sportif direktör konusu bir süredir gündemde. Bakalım elimize yüzümüze mi bulaştıracağız, yoksa bu konuda Türkiye’de örnek gösterilen tek kulüp mü olacağız? Başkan Ali Ay, bu görev için Ömer Erdoğan’la bir görüşme yapacağını açıkladı. İsimler üzerine fazla takılı değilim. Göreve gelecek kişiye verilecek yetkiler beni ilgilendiriyor. Türkiye’de sportif direktör hamlesini uygulayanlar oldu fakat fiyaskoyla sonuçlandı. Beşiktaş’ta […]

Sportif direktör konusu bir süredir gündemde.

Bakalım elimize yüzümüze mi bulaştıracağız, yoksa bu konuda Türkiye’de örnek gösterilen tek kulüp mü olacağız?

Başkan Ali Ay, bu görev için Ömer Erdoğan’la bir görüşme yapacağını açıkladı.

İsimler üzerine fazla takılı değilim. Göreve gelecek kişiye verilecek yetkiler beni ilgilendiriyor.

Türkiye’de sportif direktör hamlesini uygulayanlar oldu fakat fiyaskoyla sonuçlandı.

Beşiktaş’ta Önder Özen, Mayıs 2013’te göreve başlamış, temmuz 2014’te istifa etmişti. Fenerbahçe’nin İtalya’dan getirdiği Giuliano Terraneo’yu zaten biliyoruz.

Türkiye’de bu sistemi oturtmak bana oldukça zor geliyor.

Çünkü Başkan ve yöneticiler, sportif direktör ön plana çıktığı vakit rahatsızlık duyuyorlar, kıskanıyorlar ve ayağını kaydırıyorlar.

Avrupa’dan bir örnek verelim.

Son 3 yılın UEFA Avrupa Ligi Kupası’nı kaldıran Sevilla.

İspanyol ekibinin başarısının altında Roman Rodriguez nam-ı diğer ‘Monchi’ yatıyor.

12 yıl kalesini koruduğu Sevilla’ya 17 yıl önce sportif direktör olan Monchi, bir kaç gün önce görevinden ayrıldı.

Uygun fiyatlarla transfer edilen oyuncu ve seçilen teknik direktörlerde kilit rol oynamıştı.

Ve kulübüne kazandırdıkları bugün yıldız oldu. Bu isimler giderken de Sevilla’ya da deli gibi para kazandırdılar.

Bir röpörtajında aynen şunu demiş Monchi, “Ne başkan, ne de yönetim benim hiçbir işime karışmadı. Son kararı başkan verirdi fakat transferde tek söz sahibi bendim.”

Birkaç örnek verelim. Monchi zamanında Dani Alves’i 500 bin Euro’ya aldı, Barcelona’ya 32 milyon Euro’ya gönderdi.

Christian Poulsen’i Schalke 04’den bedelsiz getirdi, Juventus’a 10 milyon Euro’ya sattı. Aleix Vidal’ı Almeira’dan 2,8 milyon Euro’ya aldı, Barcelona’ya 18 milyon Euro’ya verdi. Bunlar sadece birkaçı. Liste çarşaf gibi uzayıp gider.

Bu konuda başarının formülü belli.

Diyeceğim o ki; Sayın Başkan, sportif direktörün işine sakın olaki karışmayın, etrafınızdaki çok bilmişlere de karıştırtmayın. Bırakın gelecek adam rahat rahat çalışsın. 2-3 ayda da inanılmaz işler yapmasını beklemeyin. Eğer bunları yapmayacaksanız ve göz boyamak için o koltuğa birini koyacaksanız söyleyin biz de bundan sonra ona göre konuşalım.

 

Bilin bakalım kimi hatırlattı

 

Sercan Yıldırım, Karabükspor maçında iyi bir iş çıkardı.

Fakat…

Bir maç oynadı diye Sercan için övgüler düzecek biri hiç değilim.

Bunun devamını getirsin, istikrar yakalasın, sadece işini yapsın, alıp o zaman başımızın üstüne koyarız.

Ancak şu durumu bana yıllar önceki Sinan Yeşil’i hatırlatmadı değil. Hani şu, koca sezon yatan son haftalar geldiği vakit ortaya çıkan ve gelecek sezonu garantileyen Sinan.

 

Dikkat!

Hayati tehlike

 

Timsah Arena’nın kafası bitmemiş, yollar düzgün değilmiş, lavabolar pismiş vs…

İnanın hepsi hikaye.

Karabükspor maçını için basın tribününe merdivenlerden çıkarken, açık olan kapılardan birine girdim.

Fotoğrafları yanda görüyorsunuz

Kablolar yerlere sarkmış neyin ne olduğu belli değil.

Tek kelimeyle yazık.

Birinin canının yanmasını mı bekliyorsunuz şu stadyumun eksiklerini gidermek için merak ediyorum.