Ağıt yakıp karalar bağlayacak halimiz yok.

3 maçta çıkan sıfır puan sinir bozucu, düşündürücü ve şevk kırıcı.

Bursaspor gibi bir takım istediği kadar yeni oyunculardan oluşsun, istediği kadar sistemini değiştirsin kalitesiyle bu dönemi en az zararla atlatmalıydı.

Hatırlayın, şampiyon olduğumuz dönem bu takım 34 haftada sadece 5 kez kaybetmişti.

Zamansız ayrılışların bunda etkisi çok büyük.

Yani bugünkü tabloda yönetimin krizi iyi idare edememesi kadar kendilerini bir şey zannedip Bursaspor’u beğenmeyenlerin de etkisi var.

Geçen sezon Bursaspor ligin ilk 3 haftasında 2 mağlubiyet, 1 beraberlik almıştı.

Hem de o takımla.

5.haftada Mersin’e 2-1 kaybedip, Şenol Güneş’in otobüsün dibine çöktüğü an hala gözümün önünde.

Ancak çok idman yaptılar, az izne çıktılar, birlikte çok vakit geçirdiler, tat verdiler ve ligin en çok gol atan takımı oldular.

Bursaspor’un şuan çok çalışmaya ve oyuncuların birbirleriyle kaynaşmaya ihtiyacı var.

Çünkü tek tek isim olarak bu takım ligde birçok rakibine ağır basar, 10’la çarpar.

Şimdi iş Ertuğrul Sağlam’da.

Ertuğrul Hoca’nın Teknik Direktörlüğünü tartışacak değilim.

Herkesden daha iyi biliyordur ki, bu camia bu taraftar hücum futbolunu seviyor, yenilse bile cansipare savaş görmek istiyor.

Yepyeni bir kadro bunu hemen yapsın diye beklemiyorum.

Ancak umut olmalı, ilerisi için birşeyler görülmeli.

Ertuğrul Hoca, takım içersinde uyumu yakalamakta, arkadaşlık faktörünü arttırmakta, oyuncular arasındaki bağı kuvvetlendirmekte iyidir.

Ben şuan Ertuğrul Sağlam‘dan bunu yani en iyi yaptığı işi bekliyorum.

Şampiyonluk döneminde saydıklarımı iyi başarmıştı. Arada tek tük artistler olsa da eritebilmeyi bilmişti.

Onları bir gün sinemada, bir gün tiyatroda, bir gün açılışta, bir gün akşam yemeğinde görmek mümkündü.

Tabii o süreçte Ömer Erdoğan, Ali Tandoğan gibi abilerde var.

Tecrübeleriyle, profesyonellikleriyle yol gösterici oldular, teknik heyetin işini kolaylaştırdılar.

Şimdi de bu işleri yapacak isimler var kadroda.

Eğer bu yolda mesafe katedilirse sonuçların geleceğine ve o beklenen futbolun ortaya çıkacağına inananlardanım.

 

Dikkat dikkat!

 

Yepyeni isimlerden kurulu olduğumuz için daha takım olamadık ama görülen kartların maşallahı var.

3 haftalık rapor; 11 sarı, 1 kırmızı.

Sahada işler istenildiği gibi gitmediği vakit oyuncuların sinir kat sayısının artmasını doğal karşılıyorum.

Ancak bunlar takıma zarar verecek boyutta olmamalı.

Toparlanma hesapları yaparken bir de kartlarla uğraşmayalım. Ertuğrul Sağlam’ın buna da bir çare bulması gerekiyor.

Yanlı tutumlarıyla, korkak yönetimleriyle hakemlerin de bunda katkısı var.

Emre Belözoğlu’nun Sercan’ın bileğine kasti basmasını görmezden gelenlerde de savaşmak zorundayız.

Daha düne kadar Devletin TV’sinde atıp tutan Bünyamin Gezer, bakalım bu arkadaşları kaç hafta dinlendirecek, göreceğiz.

 

Affettir kendini Hikmet Karaman!..

 

Bakaye Traore’den dolayı Hikmet Karaman’a ciddi bir antipatim var.

O dönem ‘Öyle futbolcu böyle futbolcu‘ dedi, Şenol Güneş’i ikna etti ve aldırdı. Şimdi kurtulmak için binbir yolu deniyoruz.

Ertuğrul Ersoy’u istedi, yönetim ve Ertuğrul Sağlam çıtını çıkarmadan kiralık Rize’ye gönderdi.

Görelim şimdi Hikmet Hoca, oynat Ertuğrul’u, tecrübe kazandır da şu Traore vakasını bir zahmet unuttur bize.

 

Faruk Korkmaz ve Xavi

 

Seversiniz, sevmezsiniz… Faruk Korkmaz, Bursaspor’un alt yapısına uzun yıllar önemli hizmetler vermiştir.

Şuan şansını yurt dışında deniyor. Katar’da Umm Salal takımında Bülent Uygun’un 1.yardımcısı konumunda.

Bursalı bir teknik adamın yurt dışında bu işlere soyunması önemli. Tecrübe kazanması açısından mutlaka kendisine birşeyler katacaklar.

Barcelona’nın efsane yıldızı ve şuan Katar’da forma giyen Xavi’yle geçtiğimiz günlerde bir araya gelmiş Faruk Hoca.

Darısı, şehir dışında çalışmayı bile göze alamayan Bursalı diğer antrenörlerin başına…