Bizler işten eve kendimizi attıp pijamalarımızı giyim televizyon
karşısına büyük bir keyifle kurulduğumuz da, günlük hayatımızın
yorgunluğundan ve rutinimizden kurtulup değişik hayatlara ve yaşamlara girmek, farklı duygular hissetmek istiyoruz.
Fakat nerdeee! Dizilerin hepsi sanki aynı elden çıkmış gibi her biri diğerinin kopyası.
Sadece oyuncular, mekanlar ve kostümler değişik.
Bilindik hikayeler, bildiğimiz sonlar…
Tüm dizileri aynı kişi yazı yormuş gibi geliyor bana.
Dizilerin bu kadar ilgi görmesi, pastadan pay almak isteyen kanalları harekete geçirdi ve reyting alan dizilerin kopyalarından medet umuldu.
Reytinglere göre hareket eden kanallar, reytingi yüksek olan dizilerin aynılarını yayınlamaya başladı.
Özgün senaryolarda böylelikle rafa kalktı.
Bizler sıkıldık artık, farklı senaryolar farklı sahneler görmek istiyoruz.
Havuzlu villardan, holding sahibi ve şirketler zinciri olan iş adamları neden hiç işe gitmezler de hep evde dönen entrikalarla uğraşırlar?
Neden hep, köy kızlarının ve ağalı konakta yaşayan kızların maşalı ve derin dekoltelidir?
Neden hep zenginler kötü fakirler iyidir. Fakirden kötü olmuyor mu?
Gizili konuşmalar neden taa kaç metre öteden en ince ayrıntısına kadar duyulur?
Her dizinin neden muhakkak bir yoğun bakım yada ameliyat sahnesi vardır?
Hele hasta olan bayansa ful makyajlıdır!
Kısacası bizler, gerçek hayatlar istiyoruz.
Kendi değerlerimizden, kendimizden bir şeyler bulmak istiyoruz.
Dizinin ilk sahnesinde kime ne olacağını, finalin nasıl bağlanacağını bilmek istemiyoruz. Merak edelim istiyoruz.
Seyirci olarak çok zor bir şey istemiyoruz sanırım. Reytinglere değil de biraz da bizim sesimize kulak verilsin istiyoruz.