Basketbolda veli, çocuğu ve koç üçgeni altyapıda her zaman çok önemlidir. Tam da bu konuda ülkemizde geçtiğimiz hafta yaşanan; bir velinin çocuğunu oynatmayan koçu silah ile tehdit etmesi rezaleti yaşanmışken, bu çerçevede bazı tespit ve tecrübelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Öncelikle bu yolculuğun çocuğunuzun yolculuğu olduğunu, sizin yolculuğunuz olmadığı gerçeğini anlamanız gerekiyor. Odak noktanız onlara destek olan ve cesaret veren bir veli olmak olmalı. Koçlar iyi davranışa sahip olan, her gün çok çalışan, rolünü fark eden programını destekleyen oyuncular ile oynamak isterler. Eğer koçun sizin çocuğunuzu “beğenmediğini” düşünüyorsanız; bunun sebebi çocuğunuzun bu alanların birinde veya daha fazlasında eksik olmasıdır. Çocuğunuzun koçu, onun için uygun olan oynama zamanını belirlemek ve değerlendirmek için sizden daha iyi bir konumdadır, çünkü onlar her şeyi görürler. Bireysel idmanları, takım idmanlarını, toplantıları, maç öncesi, sonrası filmleri maçları. Tecrübe ve profesyonel gelişim sayesinde koçlar daha iyi basketbol zekasına sahip ve yine oyunu ailelerden daha iyi anlıyor konumdadırlar. Çocuğunuza kenardan koçluk yapmayı bırakın. Oyuncunun talimat alması gereken tek ses kenardaki koçlarının “sesi” olmalıdır. İstediğiniz kadar bağırın ancak onlara kenardan koçluk yapmayın. Bu sizin işiniz değil.
Çocuğunuzu dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorsunuz. Her zaman onun için ne iyiyse onu istersiniz ancak koçun yükümlülüğü takım için en iyisini yapmaktır. Çoğu zaman sizin çocuğunuz için en iyisini düşündüğünüz şey takım için uyumlu olmayabilir. Hiçbir zaman çocuğunuzun oynama zamanını, stratejisini veya başka bir oyuncuyu çocuğunuzun koçuyla ya da başka bir veli ile tartışmamalısınız. Bu 3 alan koçun kutsal alanıdır.
Politika yapmak hiçbir zaman çocuğunuza daha fazla oynama zamanı vermeyecektir. Çocuğunuzu herhangi bir konu hakkında soru veya endişeleri varsa direkt koçuyla bir görüşme ayarlayarak konuşması konusunda cesaretlendirmelisiniz. Yapabileceğiniz en iyi şeylerden birisi de çocuğunuzun koçuyla kaliteli bir ilişki geliştirmesine yardımcı olmak olacaktır.
Çocuğunuzun koçunu arabada eve giderken veya akşam yemeği masasında baltalamayın. Yaptığınız, “Senin koçun ne yaptığını bilmiyor” veya “Seni daha fazla oynatmalıydı” tarzındaki yorumlar çocuğunuzu rahatlatmaz fakat onların psikolojilerinin bozulmasını, bahaneler uydurmasını sağlar. Eğer çocuğunuz hak ettiği oynama sürelerini almadığını düşünüyorsa veya çekişmeli geçen bir maçı kaybettilerse bu tecrübeyi güçlü bir eğitim aracı olarak kullanın. Onlara gelecekte bir şeyi nasıl yapıp daha farklı bir geri dönüş alacaklarını öğretin.
Hakemleri azarlamayı bırakın. Bu kötü bir örnek teşkil eder. Hakemler ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlar çoğu zaman hakemler doğru bir düdük çalmak için ailelerden daha iyi bir pozisyondalar ve kuralları daha iyi biliyorlar.
Çocuğunuzu çok fazla zorlamayın. Cesaret vermek, tavsiye vermek normaldir. Fakat onları ekstra şut atmaya veya ekstra antrenman yapmaya zorlamayın. Bu tarz şeylerin onların içinden gelmesi gerek eğer onlar bu tarz şeyleri yapmayı seçerse muhakkak destek olun.
İstatistiksel bir gerçek der ki; küçük yaşlarda basketbol oynayan çocukların çok azı profesyonel olarak bu sporu sürdürebilir. Bırakın da onlar bu yolculukta eğlensinler. Onların basketbol oynama zamanları sizin zannettiğinizden çok daha önce bitecek. Basketbolu, büyüdüklerinde lazım olacak hayat derslerini öğretmek için bir araç olarak kullanın.
Tekrar görüşmek üzere…