Futbol ile ilgili görevimi bırakalı 1,5 yıl oldu. Yazmayayım yazmayayım dedim ama artık dayanamadım. Türk spor tarihinin belki de en büyük rezaleti ve futbolda dibe vuruşun adeta vesikası olan olay olunca bir iki şey yazmak istedim.
2005 yılından itibaren 17 yıl bu hakem arkadaşlarımız ile futbol sahalarında temsilci ve temsilciler kurulu üyesi olarak görev yaptım ve pek çok olayla karşılaştık ve omuz omuza bunları idare etmeye çalıştık. Ancak ülkemizdeki futbol iklimi bağıra bağıra bu vahim duruma geldi ve en sonunda patladı.
TFF Yönetim kurulunu tokatlamaktan tutun, “hakemleri gördüğünüz yerde taciz edin, bu ligi bitirtmeyiz, bu hakem bizim stadımıza giremez, bu hakeme bir daha maç vermeyin, silahım olsa vururdum, düdüğünü astırırım, talimatla operasyona gelmişler” diyen yöneticilere komik ve caydırıcı olmayan cezalar verirsen, hele de bunlardan bazılarına fair-play ödülü de verirsen bu son kaçınılmaz olur.
Divan kurullarında karşısında 100 kişi görenler bu kadar fütursuzca atıp tutarsa TV’ler de yorum yapanlar. Her maçtan sonra saatlerce çalınan bir düdük üzerinden hakemleri yerden yere vurup saçma sapan senaryolar ortaya döküp zaten kutuplaşmış ve çok daha kötü hale giden taraftarları iyice tahrik edip, insanlık dışı yapılan kalleşçe saldırı sonrası timsah gözyaşları dökerek evlatlarımızı kimseye yedirmeyiz diyenler. Ayağını topa sürmemiş her şeyi bildiğini zanneden zavallı yorumcuları adam edecek 6222 nolu yasamızda bu yapılanların hepsinin karşılığı var ama uygulan yok.
Gelelim esas aktör TFF ye; bu güne kadar gördüğüm, çalıştığım en ama en kötü başkan ve federasyon. İstesen bu kadar kötü ve iş bilmezini bulamazsın. Maçlarda her şeyi tespit eden, rapor yazan temsilcilere, kifayetsizleri doldurdular. Stat güvenliği kurallarını yerle bir ettiler. Talimatları yerle bir ettiler. Bu son olayda sahada o kadar adamın işi ne?
Son basın toplantısına baktım dedim artık istifa ederler ama dağ fare doğurdu. Andersen’den masallar dinledik. Topu başkalarına atmayın. En baş sorumlu olarak derhal istifa edin ve oraya benimde ilk başladığım senede işbaşında olan rahmetli Hasan Doğan gibi bir başkan ve yönetim getirilmeli ve çok sert önlemler alınır ve en önemlisi kararlılıkla uygulanırsa bu işler belki bir düzene girer.
Bu yapılan vahşi saldırıya uğrayan hakem arkadaşımız UEFA’da en üst kategori hakemimiz. Şampiyonlar Ligi yönetiyor ve 2024 Avrupa Şampiyonası’na aday. Bu ruh haliyle hakemliği bırakmazsa nasıl bu görevleri yerine getirecek? Yabancı hakem gelsin diyen iş bilmezler, zaten kimse iyi hakemini sana yollamaz artık bu olaydan sonra kötüsünü de yollamaz. 2032 ev sahipliğimiz sorgulanır hale gelecektir. Ülkemize gelen yabancı oyuncular bu olay sonrası işi yokuşa sürecek, bir başkanın hakem dövdüğü ligi tercih etmeyeceklerdir.
Bu hakemin ailesi, çoluğu çocuğu bir yaşantısı var. Kendinizi onun yerine koyup empati yapın. Geçenlerde hakemliği bitirilen yine üst düzey bir hakem arkadaşımız ile yapılan bir söyleşi de bu ortamda nasıl maça çıktıklarını ve nasıl baskı altında olduklarını VAR’daki ortamı, maçta kulağına farklı kişilerden gelen sesleri çok açık anlatmıştı. Bu işlere oturduğu yerden ahkâm kesenler bir zahmet edip izlemişlerse görürler eski hakemler zamanında ne VAR vardı ne TV yayını. Bu hataların çok daha vahimlerini yapıyorlardı ama ne sosyal medya ne TV olmadığından bu yapılanların yüzde birine maruz kalmıyorlardı. Şimdi atıp tutmak kolay. Kimse yorumun doğruluğuna bakmıyor. Kendi takımı tarafında mı değil mi? ona bakıyor. Sakın hakemler çok para kazanıyor falan demeyin. Kimse bu iklimde para için bu kadar küfür yemek, sağlığından olmak ve bu baskıyı yaşamak istemez. Son sözüm Allah herkese akıl fikir versin.