NBA’i bu denli çekişmeli yapanların başında Salary-Cap ve Draft sistemleri geliyor.
Önce maaşları düzenleyen sisteme bir göz atıp daha sonra Draft sistemine bakalım. NBA’de denge sağlayıcı unsurların başında Salary-Cap uygulaması ve buna bağlı olarak yapılan toplu sözleşme sistemi gelir. NBA’de her takımın her yıl harcayacağı para bellidir, bazı istisnai kurallar gereği bu miktarlar takımdan takıma değişiyor olsa bile bir takımın ne kadar çok parası olursa olsun NBA’in en iyi 3-4 oyuncusunu aynı anda kadrosunda bulundurmasına imkân yoktur.
Ayrıca takımlar son yapılan toplu sözleşmeye göre Salary-Cap izin verse bile belli paralar dışındaki rakamları oyunculara veremezler, bu rakamlarda oyuncunun NBA’de oynadığı sezon sayısına, kaç yıldır o takımda bulunduğuna ve bir önceki kontratının değerine göre belirlenmektedir.
Draft sisteminde ise; uygulayan takımların bile karşı çıktığı “tanking” stratejisi geçen sene tarihe karıştı, eskiden sonuncu olmak ile sondan 4. olmanın yarattığı çok büyük bir fark vardı, inkâr edilse de umutsuz takımlar sonunculuk için yarışıyordu. Fakat yeni sistemle bu sorun aşılmış oldu. Bu sayede kaliteli kumaşa sahip çaylaklar ilk yıllarında bench’e hapsolmayacak duruma kavuştular.
Özellikle de ilk 3 sıra için hayati önem taşıyan draft çekilişi şöyle yapılıyor: Ağırlıklı çekiliş sistemiyle belirlenen sıralamalara göre 3 takım ilk 3 draft hakkını kazanır ve diğer takımlar da normal sezondaki mağlubiyetlerine göre sıralanır. NBA play-off’larına kalamayan 14 takım bu çekilişe katılır. En çok mağlubiyet alan takım en yüksek şansa sahiptir. Draft’ların asıl amacı takımların güç dengelerini birbirine yakın tutmak. O yüzden ligin en zayıf takımına en iyi oyuncuyu seçme hakkı veriliyor.
Önceki draft sıralama sistemlerine göre mevcut ağırlıklı çekiliş daha kabul görmüş durumda. Eğer çekiliş olmasaydı ve NBA yönetimi en çok mağlubiyet alan takıma 1. sıradan seçme hakkı verseydi, ister istemez play-off’a kalma umudu bittikten sonra takımları maç kaybetmeleri için teşvik etmiş olacaktı. Şu anki durumda bile “drafta yatmak” tabiri kullanılıyorken bu tabir çok daha fazla kullanılacaktı.
Öncelikle şunu bilmek lazım, NBA’de belli başlı kuralların değişmesi oldukça zordur. Sezon başlamadan önce 30 takımın sahibi toplanır ve kural değişikliği önerilerini oylar. 23 veya daha fazla “Evet” oyu geldiği takdirde kural değişmiş olur. Aynı zamanda kural değişikliği konusunda bir sınırlama da yoktur.
Takım sahipleri geçen seneki sistem değişikliği için 28 evet, 1 çekimser ve 1 hayır oyu kullanmış. İstatistiksel açıdan bakacak olursak, piyangoya katılmayacak olan 16 play-off takımı ve sondan 6. olan takım için değişen bir şey yok. Son sırada yer alan 5 takım yeni sistemin kaybedeni, kalan 8 takım ise kazananı diyebiliriz. NBA’de takımlar arası güç farkı son zamanlarda iyice belirginleşmeye devam ediyor.
Her yaz dönemi hamlelerinden sonra güçlü daha güçlü, zayıf daha zayıf hale geliyor. Orta seviye takımlar ya yıldızlarını kaybederek daha alt bir seviyeye düşüyor, ya da bazı kilit oyunculara birtakım vaatler sunarak kadrolarına katıyor ve bir üst kademeye atlıyor.
Kendi konferansında, diğer konferanstaki bir takımdan daha az galibiyete sahip olan bir takımın piyangoya girememesi ise adil bir durum değil gibi görünse de NBA’i daha cazip hale getiren sistemlerin bu 2 sistem olduğu da su götürmez bir gerçek.