1993’te Amsterdam’da bir turnuvada tanıştılar Zeljko Obradovic ve Dimitris Itoudis. Yıllar sonra bir araya geldiler. Obradovic 1999 yazında Panathinaikos’un başına geçti ve Itoudis’i asistanı olarak seçti. Aslında kararın fikir babası Sırp basketbolunun bir diğer efsanesi Ivkovic’ti. 29 yaşında olması ve buna rağmen başantrenör ve yardımcı rollerde koçluk tecrübesinin bulunması ve Yugoslavya topraklarında yaptığı çalışmalar (İlk tecrübesine Zagreb’de U18 antrenörlüğü ile başlamıştı), Obradovic’in ona güvenmesinin başlıca sebepleriydi.Aynı dili konuşuyorlar, direkt iletişim kurabiliyorlardı. Bu şekilde Avrupa tarihine damgasını vuran birliktelik başladı. 23 şampiyonluğu beraber yaşadılar. 5 Euroleague, 11 Yunanistan Ligi ve 7 Yunanistan Kupası kazandılar. Beraber geçirdikleri sayısız zamanda birçok şeyi beraber yaşadılar, üzüntüler ve sevinçlerle bu yıllar saha dışında kurdukları güçlü bağların sağlamlaşmasını sağladı. Bu ikilinin nasıl çalıştığını yakından görenler onların yönteminin benzersiz olduğunu ve yardımcı koç denen olguyu “ortak koç” denebilecek yeni bir noktaya nasıl getirdiklerine tanık oldular. Biri diğerini etkiliyor ve fikirlerini değiştiriyor ve çoğu zaman ters düşüyorlardı. Onları tanımayanlar, şiddetli tartışmalarını yakında olacak büyük bir kavganın göstergesi sanıyordu, aslında bu Obradovic’in isteğiyle başlattıkları bir iletişim biçimiydi. Çünkü farklı görüşlerin ve zihinlerin çarpışmasının yeni fikirler getireceğini ve basketbolu sürekli olarak geliştireceğini düşünüyorlardı.
Panathinaikos’ta geçirdikleri yıllarda Itoudis antrenmanları yöneten Obradovic ise gerekli gördüğü her noktada duruma müdahale eden taraftı. Obradoviç meşhur ıslığını çaldığı zaman her şey durur maçlarda şahit olduğumuz o meşhur nutuklar başlar. Obradovic’in sessiz kaldığı anlarda ise İtoudis her şeyin sorunsuz ilerlemesini sağlardı. 13 yıl boyunca neredeyse her günü beraber geçiren ve ortak hedeflere yürüyen iki dost bugünlerde karşı karşıya bir ligin kaderini belirliyor. Her ikisi de 2013-14 sezonunda ülkemizde çalışmaya başladılar. İtoudis ilk başantrenörlüğüne Banvit ile başladı ve çok başarılı bir sezon sonunda 3 yıllık bir kontratı olmasına rağmen Banvit’in yol vermesiyle CSKA Moskova’nın başına geçti. Obradoviç ise Fenerbahçe ile Türkiye macerasına o yıl başladı. Değişen tek şey şimdi sahada rakip olmaları ve ikisinin de kazanacağı bir sonucun olmasının imkansızlığı. İkisi de birbirinin felsefesini, düşüncelerini, tepkilerini, ilham kaynaklarını ve zayıf yönlerini biliyor. Bu da aralarındaki rekabete müthiş bir heyecan kazandırıyor. Avrupa tarihinde 9 şampiyonluğu olan tek koç diğeri başantrenör olarak bu sevinci 2 kez yaşamış olsa da zaferin tadını yardımcı olarak 5 kez tatmış. Birbirlerine rakip olduklarında adeta bir basketbol resitali başlıyor. Akıllarında yeni planlar, hafızalarında eski günler. Karşılarında ise kendileri kadar iyi tanıdıkları bir rakip ve tabii ki ikisinin de müthiş bir kazanma isteği işte bu yüzden onların karşılaşmalarında rekabetin tadı ve dozu çatışmanın sınırlarını zorlayan bir seviyeye ulaşıyor ama o son an gelip maç bittiğinde adeta bir akrabalığa, aileden olmaya, bir kardeşliğe dönüşen ilişkileri ortaya çıkıyor. Aralarındaki en dramatik maç ise 2016’da Berlin’de uzatmada 101-96 ile CSKA Moskova’nın Fenerbahçe’yi yenerek Euroleague şampiyonu olduğu unutulmaz oyundu.
Tekrar görüşmek üzere.