A Milli Takımımız Dünya Kupası elemelerine skandal bir sonuçla başladı. Dünyada 51. sırada, Euroleague’de oynayan oyuncusu olmayan, takım olarak herhangi bir başarı elde edememiş Belarus’a çok berbat bir oyunla 84-70 kaybederek büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Topu topu iki tane eli yüzü düzgün ve biri 34 yaşında hiçbir üst seviye takımda oynamamış oyuncusu olan Beyaz Ruslar adeta bize basketbol dersi verdiler.
Disiplinden uzak “sallabol” basketbolu ile topu eline alanın potaya savurduğu, hiçbir düzen olmayan “kaos” basketbolu maalesef bu kötü sonucu getirdi. Takımlarında fazla sorumluluk almayan bazı oyuncularımız burada meydanı boş zannedip, rakibi de küçümseyince biran evvel farkı açalım diye oynadıkları oyun büyük hüsran yaşattı. Uzun pozisyonunda yetersiz ve tecrübesiz kaldık. Sadece savunma yaparak bile bu maçı kazanırdık ama onu bile başaramadık ve 84 sayı yedik.
Hiç kimse; takım bir arada oynamıyor, Euroleague maçları çakıştığından oyuncular eksik, NBA oyuncuları gelemiyor, basketbol çok gelişti artık kolay maç yok filan demesin. Çünkü bunlar tam bir züğürt tesellisi. Tüm ülkeler aynı durumdalar ama çatır çatır basketbol oynuyorlar. Ayrıca istatistiklere bakalım hemen hemen tüm oyuncularımız takımlarında iyi süreler alıyorlar. Belki sorumluluk alma olarak eksik kalabilirler. Burada sadece Buğrahan için az süre alıyor denilebilir ama ona da oynadığı takımın kalitesi ve havası ile orada antrenman yapması bile yetmiş. Bunu pazar oynanan ikinci maçta 17 sayı, 12 asist ile bizlere gösterdi.
Biz sahaya antrenörsüz çıksak Belarus’a kaybetmemiz çok zor ancak hep savunduğum gibi ekol olamazsak bu beklenmedik sonuçları hep yaşarız. Diğer maçlarda neticelere bakarken; Letonya’nın Sırbistan’a son anda kaybettiğini, Bosna’nın Çekya’yı, Belçika’nın Sıplar’ı, Finlandiya’nın Hırvatları yendiğini, bizim grupta Büyük Britanya’nın Yunanistan galibiyetini görünce, oynadığımız basketbolu bir yerlere koyamadım.
Pazar günü dünya basketbolunda 42. sırada yer alan vasat bir takım bile denemeyecek Büyük Britanya’yı ilk maçta yer almayan, formda Larkin (22 sayı, 8 asist) ve Melih takviyesi ile savunma ve tempo yaparak 84-67 yendik. Yunanistan’ın da Belarus’u yenmesiyle grupta en azından şimdilik her şey eşitlendi ama gruptan çıktığımızda diğer aşamaya puanları taşıyacağımızı da unutmamalıyız. 1 ve 2 nolu pozisyonlarda iyi ve verimli oyuncularımız var. Uzun oyuncularımızda tecrübe eksiği görünse de mücadele olarak özellikle ikinci maçta iyiydiler. Ancak 3 ve 4 nolu pozisyonlarımızda sıkıntı var. Ayrıca; 23 yaşında Bahçeşehir Kolejli, şut atan, savunma yapan, hücum ribaundu özelliği olan kısa forvet Erkan Yılmaz’a da bu eksik Milli takımda şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Görünen köy kılavuz istemez, tüm basketbolumuzun baştan aşağıya elden geçmesi gerekiyor hem de çok acil olarak, yoksa bu elimizdeki son iyi jenerasyon da boşa gidecek.
Milli maçlar oynanırken geçtiğimiz hafta İstanbul’da Euroleague için çok önemli bir maç vardı. Son haftalarda geçen yılı hatırlayarak kendine gelen son şampiyon Anadolu Efes, Ataşehir’de çok çekişmeli geçen oyunda Fenerbahçe Beko’yu süper yıldızı Larkin ile 89-84 yenerek altıncı galibiyetini aldı ve play-off barajına bir adım daha yaklaştı, artık bu tempo ile gidecek gibi görünen Anadolu Efes, F4 için avantajlı bir sıra elde etme derdinde olacak. Öte yandan iyi bir mücadele veren Fenerbahçe Beko yine sonlarda yaptığı tercih ve hatalar yüzünden bir maç daha kaybederek üç galibiyette kalınca play-off şansını mucizelere bıraktı ve koç Djordjevic’in durumu da ciddi ciddi sorgulanmaya başladı. Milli arada bir gelişmede Bursa’da yaşandı; kısa zaman önce Hakan Demir ile yolları ayıran ve antrenör arayışında olan Tofaş’ta bu göreve Ahmet Çakı getirildi. Birazda haksız bir şekilde ayrıldığı kulüp ile ikinci kez çalışacak sevgili Çakı’ya hoş geldin diyor ve başarılar diliyorum.