Tofaş çok dramatik bir şekilde Avrupa’ya veda etti.
3. çeyrekte farkı 19 sayıya kadar çıkarınca umutlarımız artmıştı ancak böyle sayı farkının bakıldığı serilerde rakip ilk maçtan 12 sayılık bir avantajla gelince 15-20 sayı ile geri bile düşse attığı bir üçlük ile bile yine tura ortak olup maçın içinde hep kalabiliyor.
Gerçekten bu tip maçları oynamak çok zor oysa ki, hücumda maçın son 5 dakikasında kullandığımız çok kötü hücumlar hariç genelde iyi oynadık zaten. Bilbao sert savunma yapmasına rağmen 102 sayı attık ancak evimizde 93 sayı yememiz kabul edilemez.
Burası cehennem olsun seyirci ile takım bütünleşsin dedik ama salonun üçte birini doldurabildik. 4 milyonluk şehirde iftarını açıp maça yetişen 5 bin kişi daha bulunamıyorsa kusura bakmayın ama Avrupa’da yarı final ve final izlemek de sizin hakkınız değil demek ki, bu takımı hissetmiyorsunuz.
Bursaspor’un böyle bir maçı olsa bu salon ne halde olurdu bir hayal edin. Oyunda bana göre en belirgin eksik zamansız sakatlık yaşayan ve sonrasında oyun ritmini bulamayan O’Brien’ın katkısı idi. İstatistiğe bakınca her şeyden bir şeyler yapmış görünse de maçın en kritik yerlerinde topu alıp ne yapıp edip bitirdiği ve takıma nefes aldırdığı sayıları yapamadı. Perez ile Redd sezon başı performanslarına çok yaklaştılar, Trifunovic ve Bankston da skora yardımcı oldular. Sondan bir önceki hücumda koç Ene’nin molası sonrası Perez’in hayat veren 3 sayısı ile fark ilk maç ile aynı 12 olmuş ve son topta sayı yemeden maçı uzatmaya götürecek duruma gelmiştik. İyi de savunma yapmamıza rağmen top elinde kalan oyun kurucularının orta sahanın biraz ilerisinden attığı ve havada biten üçlük sonunda 9 sayı ile biten maç turu rakibe getirmiş oldu. En son toptan başka çember de sekerek giren pek çok topta olduğu gibi kısmet İspanyolların yanındaydı.
Bu kupanın hakem kalitesinin düşük olduğunu yazmıştım, nitekim hakem üçlüsü tam bir faciaydı, saç baş yoldurdular. Özellikle Polonyalı başhakem ve Sloven 2. yardımcı sayı farkı açılmasın diye en kritik toplarda tüm takdir haklarını İspanyollardan yana kullanıp oyunu hep 12-13 sayı seviyesinde tuttular. Eğer daha tecrübeli ve kaliteli hakemler olsa maçın sonlarına 20 sayı ve üstü farklar ile girebilirdik. Rakip ise ilk maçta da belirttiğim gibi vasat bir takım. Hücumda çok akılı oynayarak sert savunma yapmaya çalıştılar ama ne uzar ne kısalırlar. Kesinlikle bizle aynı kalitede olmayan bir takım. Bizi 12 sayı ile yenebilecek bir takım hiç değil. İlk maçtaki berbat oyun ve kötü seçimlerin faturasını turu kaybederek ödemiş olduk. (Son saniyede amatörce yenen basket faul’u şimdi hatırlayalım.)
Hedefler birer birer bitti artık.
Play-off ve seneye daha iyi bir kupada oynamak sezonun bundan sonraki amacı olacak.