Profesyonel spor dünyasında özellikle basketbolda; Genel Menajerlikten (yazıda GM olarak geçecek) daha zor bir iş olmayabilir. Büyük ligler de gelir ve karlar hızla artınca, GM lerin rolü daha karışık, zorlayıcı ve çok daha stresli hale geldi. Sonu gelmeyen haberler, internet ve sosyal medyaya ilginin artması, GM’leri zor, bir denetlemenin içine soktu. Bir zamanlar emekli oyuncuların yaptığı çok önemli görünmeyen bu meslek şimdilerde taraftarlar ve spor medyası tarafından öyle bir hassasiyetle takip ve analiz ediliyor ki iş güvencesi sert bir şekilde düştü.
Kazanmanın ayrılmaz bir şekilde sözün özüne denk olduğu ve GM’lerin genellikle sabırsız bir milyonerin parasını harcadığı bir ortamda uzun süreli verimsizliği gizlemeye ve ufak da olsa bir toleransa yer yok. GM’lerin en kısa sürede finansal tutarlılığı olan takımlar kurmaları gerekiyor. NBA’de; “Free agency” ve çok yüksek oyuncu tazminatları döneminden önce GM’ler arka plandaydı ve işleri yıldız koçların gölgesinde, yeni yetenekler bulmaktan ibaretti.
Bazı başantrenörler daha sonra GM’lik görevini de üstlenmişlerdi. Bu ayrıcalık sadece en başarılı koçlara tanınmakta olup, bu koçlardan yalnızca bazıları iki işi de yaparken başarılı oldu. Free agency sisteminin gelişi, büyük açılım ve milyonlarca dolar yatırımı yapılan televizyon anlaşmaları ile GM’lerin iş tanımı çok değişti. Günümüzde GM; akıllı, anlayışlı yetenek avcısı, mali sihirbaz, veri kullanımına hâkim ve kabiliyetli olmalı, etkili iletişimi kurmalı. oğu oyuncu ve baş antrenörün GM’den daha fazla kazandığı bir işte, farklı tiplerinin yarattığı saha içi ve dışı krizlerle uğraşmak zorunda. Başarı: Mentörlük, zamanlama, öz güven ve sorumluluk almanın kombinasyonudur. Bütün sporlar ve organizasyonlar için geçerli bir şey varsa o da tutkudur. Burada ki rol; operasyonel açıdan baş antrenör için her şeyin normal olmasını sağlamak, ekibin elinde en iyi oyuncuların olduğu ve GM’in de finansal dengeyi korumayı sağladığı modeldir. Kritik nokta; felsefe, oyun stili, oyuncu çeşitleri, teknolojinin kucaklanması ve kulübün patronları ve koçlarla işbirliği yaparak memnuniyeti sağlama yoluyla uyum yaratmaktır. Başarılı GM’lerin işleri sadece taraftarları mutlu etmek ve kazanmaktan ibaret değil, aynı zamanda kazanma potansiyeli olan, güven veren bir takım üzerine kurulu sürdürülebilir gelir yolları oluşturmak olmalıdır.
Profesyonel sporların karmaşık dünyasında, çalışmak için can atan bir GM doğuştan gelen bazı yetenekler olmadan başarılı olma şansı çok zor, GM’lik korkaklara göre bir pozisyon değil, eski oyuncuların GM olduğu eski GM’lik devri tamamen bitmese de tükeniyor, fakat yeni nesil formülü her spora göre farklı olsa da mükemmel olan bir öz geçmiş başarı garantisi vermiyor. GM’lerin rolünün hiçbir zaman olmadığı kadar değişken olduğu bir dönemdeyiz. Hal böyle olunca spor dünyasında her sene adaylar ortaya çıkıyor ve isimleri takımlarla anılıyor ve bunların pek çoğu kısa süre sonra ayrılıyorlar.
Ülkemizde zamanımıza uygun özelliklere sahip GM’lerin artması ve doğru yönetim modelleri olması dileğiyle bu zor görevi yapanlara kolaylıklar diliyorum.