A Milli Erkek Basketbol Takımımız, İsveç maçını 88-80 kazandıktan sonra aynı gün Hollanda finalleri garantilemiş Hırvatları yenince 1993’den bu yana oynanan tüm şampiyonalara aralıksız katılan Millilerimiz 2022 Avrupa Şampiyonası’na da gitmeye hak kazandı. Bu rüzgâr ile pazartesi akşamı da Hırvatları 84-78 yenerek hem itibar kazandık, hem de üzerimize karabasan gibi çöken ve bize hiç yakışmayan süreci hedefe ulaşarak tamamladık. Ancak bu durum bizim gerçekleri görmemize engel olmamalı, Hollanda ve İsveç gibi bizim seviyemizde olmayan takımları rahat geçmemiz gerek.
Peki, neden zorlandık? Grup maçları başladığında takımdaki oyuncular kendi takımlarında süre ve sorumluluk alamadıklarından kritik anlarda basit hatalar yapıyorlardı, zaten NBA’da forma giyen oyunculardan sınırlı ya da hiç katkı alınamıyorken, Euroleague maçlarının da çakışması sebebiyle istikrarlı bir kadro yapısı ve hazırlık yapılamadı. Bu durum diğer ülkeler içinde geçerli olsa da onların bu seviyede katkı alamadığı yıldız oyuncuları daha azdı. Bu üst üste gelen handikapların devamında Federasyon grupta kalan son 4 maç ve galibiyetimiz yokken koç değişikliğine gitti. Orhun Ene ve ekibi bu zor görevi üstlendi. Öncelikli olarak Beşiktaş takımında oynayan genç oyuncuların takımın politikaları gereği ligde sorumluluk alması ve müthiş performansları, pandemi sürecindeki ekonomik koşullar yüzünden diğer Türk oyucularının sürelerinin artması Milli Takımımıza da olumlu olarak yansıdı.
Bu sezonun en flaş oyuncusu Alperen önderliğinde, muazzam delici özelliği ile Şehmuz, yine skorer kimliği ile gözü kara Buğrahan, içeride savaşması ve skor katkısı ile öne çıkan Sertaç, tecrübesi ile takımın ağabeyi Melih, bu zamana kadar Türk vatandaşlığına geçme konusunda tüm spor branşları dâhil belki de en fazla katkı sağlayacak tercih olan Larkin, ABD de oynayan Cedi, Furkan ve Ömer Faruk’un yanında Metecan, Berk, Furkan Haltalı, Doğuş Özdemiroğlu, Berkan gibi oyuncular ve kadro havuzunda yer alan diğer arkadaşlarının verecekleri katkı ile sonunda yaş ortalaması düşük ama tecrübeli, bunların yanında çok sempatik ve yetenekli bir A Milli Takımımız oluştu. Bu yakalanan jenerasyon iyi yönetildiği sürece 10 yıl Milli Takım düzeyinde çok başarılı sonuçlar alacaktır. Yeter ki Federasyonumuz bazı kolaycı takımların isteklerine prim verip bu çocukların önünü kesecek kararlar almasın ve onlara desteğini hep sürdürsün.
Bu takımın oluşmasında kuşkusuz çok önemli katkılarıyla başta kulüplerimizi daha sonra organizasyonun sahibi federasyonumuz ile teknik ekip ve kadroda yer alan oyuncularımızı kutluyorum. Bir teşekkürde; grupta oynadığımız altı maçın beşini evimizde oynamamızı sağlayan başında bir Türk Başkan Turgay Demirel’in bulunduğu FIBA’ya gelmeli. Bu sempatik takım tüm Ülke tarafından benimsenirse önlerinin çok açık olduğunu, 2022 Avrupa şampiyonasında ilk 4 takım içinde olabileceğimizi tahmin ve umut ediyorum. Türk basketbolunun güzel günler bekliyor.
Tekrar görüşmek üzere…