Olmadı, yine olmadı… Bu kaçıncı turnuva kaçırdığımız saymakla bitmez. Bu yetenekli jenerasyonu heba etmeye devam ediyoruz. Zayıf ülkelere karşı zafer naraları atarak bir şey yaptık zannederken, eli yüzü biraz düzgün 3 vasat NBA oyuncusu, (maç anlatanların NBA yıldızları dediği, bunlar yıldız görmemişler her alde, o zaman Petrovic, Nowitzki, Gasol, Doncic, Jokic’e ne dememiz lazım, bu tam bir akıl tutulması.) 2 Real Madrid rol adamı ve en azından sahada olan 1 devşirmeleri ile son yıllarda hiçbir kayda değer başarısı olmayan, dünya sıralamasında bizden 9 basamak aşağıda görünen Hırvatlar dersimizi verdi ve seneye yazın bizi Olimpiyatları TV’den izlemeye yollayıverdiler.
Federasyon’un asli görevi sahaya en iyi takımı çıkarmaktır ama bizde nerde, 2 devşirmemizi getiremezsen, (lig bittiğinde her ikisi de sakat değildi ne oldu tatilde mi? sakatlandı bunlar.) Demek ki yanlış oyuncu seçimi yapılmış, bu oyuncular Türk statüsünde olduğu için bol sıfırlı kontratları alıp buraya gelmiyorlarsa ağır bir yaptırımın olmalı. Ya da buraya gelecek, oynamak isteyen oyuncuları devşirmelisin. Zaten olay Kanada’dan başlamıştı; Tarihinde ilk defa Olimpiyat’a direkt gitmeye bu kadar yaklaşmışsın zayıf, yaşlı Yunan ve Çek takımını acemice hatalar ile geçemiyorsun, takımın başkomutanı, yani Federasyon başkanın orada değil, başta psikolojik olarak eksi başlıyorsun. Neden orada değil? Çok övünülen bilmem kaç tane NBA maçı oynamış bir eski oyuncu bu turnuvada başkan olarak psikolojik olarak avantaj değil midir? Bunu bile göremeyecek kadar bombayız, kolayı varken buralarda tırmalarsın. Örnek hiç uzak değil, dünya 1 numarası kadınları, müthiş yükselme gösteren erkekleri ile Voleybol Federasyonu başkanı ve yönetiminin takımları ile nasıl bütünleştiğini, nasıl her turnuvada yanlarında olduğunu göremiyorsanız, acil olarak rica edin hızlandırılmış bir kurs versinler. Bu işlerin nasıl yapıldığını en iyisinden öğrenmiş olursunuz.
Maça gelirsek bu tip bir maçta ne yapmamız gerekiyorsa tam tersini yaparak başladık. Evinde oynadığın bir final maçında oyuna sert mi başlarsın, topa mı basarsın ama oyunu 20 farka çıkartmamalısın. Oyunun içinde kalacaksın ki maç sonu saha ve seyirci avantajın ortaya çıksın. Adamlar en doğru atışı bulana kadar seni pas manyağı yaparken, sen ilk topu atarsan, hiç savunma yapmazsan kazanman mucize olur. Hiç iyi bir maç hazırlığı yapılmamış, sadece Alperen ve birazda Ömer Faruk ile bu işlerin olmayacağı belli. Maçlar zorlaştıkça karşı takımın kalitesi arttıkça işlerin sıkıntıya gireceğini yazmıştım. Zayıf takımlara iyi görünen oyuncularımız burda maalesef sahadan silindiler (Kenan 0 sayı, 0 asist, Okben 0 sayı) Şehmuz ve Furkan’ın çabalarına da yazık oldu.
Diğer yandan bu işte bi terslik yok mu? Bir düşünelim; Avrupa’nın en iyi 2 liginden biriyiz diyip duruyorsunuz ama bir Olimpiyat’a bile gidemiyoruz. Bıraktım madalyayı, dereceyi orada olamıyoruz bile. Eurolig’de büyük yatırım yapan, 2. kupa da final oynayan takımlarımız olan bir lige sahip Olimpiyat’a gidemeyen başka bir ülke var mı? Bu ne büyük çelişki, bu çocuklar bu turnuvaları kaçırdıkça diğer basketbol ülkeleri ile nasıl mücadele etmelerini bekliyorsunuz. Sıralamada altımızda olan Hırvatlar’a bu kadar aciz kalıyoruz artık gerisini düşünün. Yabancı çöplüğü ligimize bakın zamanında yapılan tek doğru bir iş bile olmadığına bakın. Artık başınızı kuma gömmeyin, çıkın bu başarısızlığın sorumluluğunu üstlenin. En azından bunu yapın, sonuçta Olimpiyat elemesinin “elemesini” geçemeyen bir Milli Takımımız var. Vay basketbolumuzun haline.