Bir çok NBA rekoru kıran, dünyadaki en büyük basketbolculardan biri olan Michael Jordan nasıl efsane oldu: Jordan 17 Şubat 1963’te Brooklyn, New York’ta dünyaya geldi. O dönemdeki Amerika‘da pek çok çocuk gibi hayali basketbol değil beyzboldu! Daha 7 yaşındayken beyzbol takımıyla eyalet şampiyonu oldu.Gelecekte bir efsane olacağını bilmeden Emsley Laney Lisesi’nde spor dünyasına ilk adımını attı fakat onu esas kariyeri olan basketbola yani efsane olmaya yönlendiren ise ağabeyi Larry idi. Daha sonra babası evlerinin arka bahçesine potalar dikmesiyle bu spora ilgisi başladı. Liseye başladığında takıma girmek için çok çabaladı. Ancak ilk elemelerde giremedi. Tüm yıl takıma girmek için çalışmasına rağmen çelimsiz ve kısa boylu olduğunu söyledikleri için takıma alınmadığına üzülen küçük Jordan bir gün eve geldiğinde annesi üzgün olduğunu fark etti. Annesinin “Yavrum, önemli olan, takıma giremeyecek kadar küçük olman değil; içindeki basketbolcunun ne kadar büyük olduğu” sözleri onu çok etkiledi. Her gün düzenli olarak basketbol sahasında rekabet ederek her kazandığı maçta, rakiplerini her yendiğinde kendine olan güveni arttı. Adeta onu takıma kabul etmemelerine sert bir cevap gibi hırsı ve azmiyle tüm yazı idman yaparak ve boyunu uzatmak için çalışmalar yaparak geçirdi. Lisedeki oyunculuğu boyunca 25 sayı ortalama ile oynayıp takımını şampiyon yaptı. Buradaki performansı Amerika’nın en iyi liselilerinden oluşan “the McDonald’s All-American Team” takımına katılmasının kapılarını açtı. Notları yüzünden çoğu üniversiteye kabul edilmeyen Jordan, North Carolina Üniversitesi’nin basketbol bursunu kazanması ile kariyerinde çok büyük bir adım attı.
Azmini burada da sergileyerek koçları tarafından güneyin en çok gelecek vaat eden oyun kurucularından biri olarak gösterildi. Bu üniversitede yılın en iyi birinci sınıf oyuncusu ve iki kez de yılın kolej basketbolcusu ödüllerini kazandı. 1982’de takımının şampiyon olmasını sağladı.
Sonraki sene Jordan’a hakemlerin sürekli ‘hatalı yürüme’ çalmasından usanan üniversite yönetimi yavaş çekim görüntülerini hakemlere izletti. Jordan’ın hatalı yürümediği ancak gözlerin onun hızını yakalayamadığını gösterdi. Jordan burada kurtardığı onca maç ve üstün performansı ona geleceğe dair önemli sinyaller veriyordu. Okulunu bitirmeden NBA’e katılma kararı alan Jordan, 1984 yılında efsaneliğe doğru en büyük adımını Chicago Bulls takımına seçilerek attı.
İşte bu süreç Jordan’ın çalışkan, azimli ve yeteneklerini geliştirme çabasını içerisinde olan bir sporcu olarak efsaneliğe doğru nasıl yol aldığının bir göstergesi, o genç ve bu spora seven sporcular için tam bir rol model.
Haftaya görüşmek üzere…