Dinlerken biraz geriye doğru gittik… Gazeteciliğe 20 Mayıs 1977’de Bursa Marmara gazetesinde çırak olarak başladık. 2 ay sonra spor muhabiriolduk.
O dönem…
Bursaspor Asbaşkanı olan Cavit Çağlar’ı hafta başlarında Aksoylar fabrikasından telefonla arar, değerlendirme alırdık.
Karşısında…
Henüz 18 yaşında ve çıraklık aşamasında genç bir gazeteci olmasına karşın hiç telefonumuza çıkmamazlık etmedi, büyük bir ciddiyetle açıklama yaptı.
41 yıldır tanıdığımız, 28 yıldır yanında çalıştığımız Cavit Çağlar’ı bugüne kadar siyasetçi, Bakan, Bursaspor Başkanı, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi, işadamı, sanayici gibi kimlikleriyle çok izledik, konuşmalarını dinledik.
Fakat…
Kendisini anlattığı Ankara’daki Atılım Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’nin organize ettiği Girişimcilik Eğitim Seminerleri’nin Girişim Gelişim Değişim Konferansı’nda Cavit Çağlar’ı dinlerken çok etkilendik.
Her zaman olduğu gibi, gençlere değer veren yaklaşımı ve yaşamından kesitlerle deneyimlerini paylaşan bir Cavit Çağlar izlerken, kendi yaşadıklarımız gözümüzün önünden geldi geçti.
Gençler de…
Eşi Nursel Çağlar ve büyük kızı Yeşim Hattat’la salona gelen Çağlar da her zamanki doğallığı, içtenliği, gençliğe saygısıyla bu ilgiyi karşılıksız bırakmadı.
Bazen yaşadıklarını, bazen hatalarını açık yüreklilikle dile getirdi, bazen cesur kararları nasıl aldığını anlattı. Bunları yaparken de üniversiteli gençlere altın mesajlar verdi, hedefler gösterdi.
Örneğin…
“Suriyelileri görünce içim kan ağlıyor” deyip ekledi:
“Ailem Meriç’ten kayıkla Türkiye’ye geçti. Bizi misafirhanede karantinaya aldılar. Batı Trakya’daki Gümülcine kasabasından gelip Türkiye’nin ikinci adamı oldum.”
İş yaşamındaki Cavit Çağlar’ı anlatırken yine her zamanki içtenliğiyle “İyi bir gaz pedalıydım, rahmetli Dayım Şükrü Şankaya da beni kırmadan zaman zaman hafif fren yaptırıyordu” dedi.
Sonra…
“Hayatımın uğuru eşim, bana 3 evlat verdi, görünmez kahramandır” deyip gençlere ailenin önemini anlattı.
Yaşadığı cezaevi sürecini de açık yüreklilikle anlattıktan sonra uyarısın yaptı:
“Her şeye hazırlıklı olacaksınız.”
Gençlere hedefi de gösterdi:
“Emekli olmayı hiç düşünmedim. Hiç pes etmedim. Siz de asla pes etmeyin. İnandığınız konuda sonuna kadar ısrar edin. “
Şunları da ekledi:
“Üniversite okuyamadım, yabancı dil öğrenemedim ama başarılı oldum. Siz yabancı dili mutlaka öğrenin. Hatta 2-3 dil öğrenin. Daima girişimci olmaya bakın, büyük düşünmeye alışın.”
Askerlikten 7 ay erken terhisin öyküsü
Atılım Üniversitesi’ndeki konferansta Cavit Çağlar’ın askerlikten erken terhis öyküsün ilk kez dinledik.
Albay’ın postası olarak sivil giyimliymiş. Ankara Orduevi’ne eşi Mevhibe İnönü ile gelen rahmetli İsmet İnönü çıkışta paltosunu tutan Çağlar’a bahşiş uzatmış.
“Alamam, ben askerim” cevabı veren Çağlar’ı dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural yanına çağırıp tebrik etmiş.
Bir süre sonra yeniden karşılaştıklarında “Terhisine ne kadar var?” diye soran Cemal Paşa 7 ay olduğunu öğrenince de birer aylık 7 izin kağıdı hazırlanması emri vermiş ve şunu tembih etmiş:
“Git, iş yaşamına 7 ay erken başla.”
Üniversiteli gençlerle buluşmasında Çağlar ‘2 hatasını ‘da anlattı
Ankara’daki Atılım Üniversitesi öğrencileriyle buluşmasına “Hayatta en çok istediğim şey üniversite mezunu olmaktı, ama o günün şartları mahrum bıraktı” diye başlayan Cavit Çağlar yakında Bursa’ya ilk özel üniversite yi kazandıracağını açıkladı.
Sonra da…
Başarıları yanında, iş ve siyaset yaşamında yaptığı hataları da büyük bir içtenlikle anlattı.
Örneğin…
İş yaşamını anlatırken “Banka sahibi olmam hataydı. O günkü iktidar fazla parlamamızı engellemek için bankaya el koydu. Hapis yattım, hakkımda açılan 500’den fazla davanın hepsinden beraat ettim.”
Siyasetteki hatayı da şöyle dile getirdi:
“İktidar dönemimizde başı örtülü kızlar üniversiteye giremiyorlardı. O günkü YÖK yönetimi bu konuda katıydı. Biz de iktidar olarak destek verdik, hataydı.”
Bu içten itiraf soru olarak da önüne geldiğinde şu cevabı verdi:
“28 Şubat konusunda o günün şartlarına bakmak lazım. Biz hata yaptık, hatadan dönmek de erdemdir.”
“Siyasetçiliği içimden atamıyorum”
Konuşmasında “Bende pes etmek yok” diyen Cavit Çağlar, bir noktada daha açık yüreklilikle düşündüğünü söyledi:
“Siyasetçiliği içimden atamıyorum.”
Ardından…
Rusya ile ilişkilerin normalleşmesindeki arabuluculuğuna kısaca değinirken “Cumhurbaşkanımızın iradesi olmasaydı bu iş olmazdı, biz yalnızca görevimizi yerine getirdik.”
Bu süreçte Rusya’nın özür ve tazminat şartını anımsatıp “Türkiye ne özür diledi, ne düşen uçağa tazminat ödedi” dedi.