Siyaset hem iyi polemik üretme, hem uzlaşma sanatı. Siyasi partiler özellikle son dönemin polemik yönünden çok sert bir seçimden daha yeni çıktılar.
Seçimde…
Tek parti iktidarı çıksaydı, polemikler bugün de sürüyor olabilirdi. Fakat, sandık sonuçları koalisyon hükümeti ortaya çıkardı.
O nedenle…
Partiler seçim sathında söyledikleri, meydanlarda girdikleri polemiklerden hızla uzaklaşıp yeni duruma adapte olmaya ve formül üretmeye çalışıyorlar.
İşte…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle gerçekleşen Erdoğan-Deniz Baykal görüşmesi tam da bu aşamada geldi.
Dün sabahın sürpriz gelişmesini, CHP’nin Ankara’da önemli görevler üstlenmiş deneyimli bir siyasetçisiyle konuştuk. Şöyle düşünüyor:
“En yaşlı milletvekili olarak Sayın Deniz Baykal meclis açılışında geçici başkanlık yapacağı için görüşme gerekçesi sağlam. Tansiyonu da düşürdü.”
Şunun altını çizdi:
“Sayın Cumhurbaşkanı söylese çok tartışılacak bazı şeyler Sayın Baykal’ın ağzından kamuoyuna duyuruldu.”
Örnek verdi:
“Örneğin, Cumhurbaşkanı her türlü koalisyon modeline açık olduğunu kendi söyleyemezdi, Sayın Baykal’ın ağzından duyuldu. Her partiye eşit olduğu mesajı da böyle.”
Şunu da özellikle vurguladı:
“Hepsi bir yana… Cumhurbaşkanı sert polemiklere girdiği CHP’yle dolaylı da olsa kontak kurmuş oldu, kamuoyuna bu yolla mesajlar gönderdi.”
Bu görüşmenin ardından…
Hükümeti kurma görevinin bu hafta Ahmet Davutoğlu’na verilmesi beklenirken AK Parti’nin etkili isimlerinden biriyle de gelişmeleri konuştuk.
O da şöyle bakıyor:
“Millet AK Parti’ye tek başına iktidar vermedi, ama hükümet görevi verdi. Azınlık hükümeti sağlıklı bir yöntem değil, o bakımdan iyi bir koalisyon gerekiyor. AK Parti de bunun bilincinde.”
Yani…
“Ben koalisyonun kurulacağına inanıyorum. Kiminle, nasıl olacağı konusunda çeşitli formüller var, onu da önümüzdeki günlerde görürüz.”
Şuna da dikkat çekti:
“HDP sözcülerini dinliyorum… Cumhurbaşkanı-Baykal görüşmesine tepki gösteriyorlar. Demek ki doğru adım atıldı.”
Seçim sandığı bürokrasiyi rahatlattı mı?
Bursa siyasetinin önemli isimlerinden biriyle dün sohbet ederken çarpıcı bir noktayı işaret etti:
“Seçime kadar bazı daire müdürleri ve bürokratlar muhalefet partilerini pek dikkate almazlar, görüşme gereği duymazlardı.”
Şunu söyledi:
“Seçimden yeni hükümet çıkınca, bürokrasinin üstündeki baskı da kalktı ki, bazı daire müdürleri muhalefet gördükleri partileri arıyorlar.”
Tamam, siyaset uzlaşma sanatı ama şu bir gerçek ki, bürokrasi de öngörü yeteneği gerektiriyor.
MHP’nin yaklaşımı: En uygunu AK Parti’li bir hükümet!
İşte…
Bu toplantının hemen bitiminde MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’la konuştuk ve gelişmelerin ne yöne gittiğini öğrenmek istedik.
Söze…
“Görünen o ki, Türkiye’yi koalisyon bekliyor” diyerek başladı ve şunu söyledi:
“Koalisyonu oluşturacak ana omurga yüzde 40.87 oy ve 258 milletvekiliyle Adalet ve Kalkınma Partisi olmalı. Ana çatı için başka formül aranmamalı.”
Ardından…
“AKP’nin oluşturacağı bir koalisyon hükümeti nasıl olur, onu süreç başladığında göreceğiz” dedikten sonra önemli bir uyarı yaptı:
“O mümkün olmazsa, azınlık hükümeti de muhtemel. Ancak, 258 milletvekili olan AKP’nin 18 milletvekili ihtiyacını geçmişte gördüğümüz farklı yöntemlerle telafi etme yoluna giderse, yanlış olur.”
Sonra da bilinen MHP görüşünü tekrarladı:
“AKP-HDP kombini mümkün. Zaten geçmişten bu yana ilişkileri var. Olmuyorsa CHP koalisyonu olabilir. Kaldı ki CHP kapıyı aralamış gözüküyor. Erken seçimdense koalisyonda sorumluluk üstlenebileceğini açıkladı.”
Peki…
MHP’nin pozisyonu ne? Örneğin, AK Parti ile koalisyona nasıl bakıyor?
Şu cevabı verdi:
“Açılım denen bu yıkım sürecinin ülkeyi felakete götürdüğüne inanıyoruz. AKP eğer MHP ile koalisyon yapmayı düşünürse, öncelikle bu sürecin askıya alınması, yolsuzluklarla mücadele konusundaki hassasiyetimizin dikkate alınması, cumhurbaşkanının anayasal çerçeveye çekilmesi gerekir.”
Son sözü de şu oldu:
“Bunlar olduktan sonra tabi görüşürüz, kabul edildiği takdirde tabi ki koalisyon kurarız. Ama olmazsa olmazlarımız göz ardı edilmemeli.”
CHP’den de koalisyon için öneriler geldi: AK Parti-MHP
En önemlisi…
Adında Milli olan iki bakanlıkta görev yaptı. Yani, hem Milli Eğitim hem de Milli Savunma bakanlığı yapan tek kişi oldu. Anavatan Partisi’nde ve son olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyasi deneyimlerini paylaşarak milletvekili oldu.
Dün…
Ankara’daki arayışları sorunca, “AKP iktidarın bir ucundan tutunmak istiyor, bırakmak istemiyor” diyerek söze başlayıp şu değerlendirmeyi yaptı:
“AKP-HDP ile bir araya gelebilir. Ancak HDP’nin AKP değirmenine su taşıması, gidilecek ilk seçimde oylarını yüzde 5-6’lara inmesine yol açar.”
Önerisi şu:
“AKP ile MHP birlikte hükümeti oluşturabilirler, HDP de dışarıdan onlara destek verebilir. Fakat bu kez de HDP desteği MHP için intihar olur.”
Gelinen noktayı ise şöyle görüyor:
“Her parti vaatleri ve verdiği sözler doğrultusunda oy aldı. Fakat Türkiye için başkanlık sistemi bitti.”