Olay Gazetesi Bursa

İş kazalarında birincil faktör: Üretim zorlaması ve kâr hırsı

Yakın zamanda üç büyük iş kazası ile bütün Türkiye sarsıldı.  İlkinde, 13 Mayıs 2014 günü Soma’daki maden faciasında 301 işçi yaşamını yitirdi. İkincisinde, İstanbul’da 6 Eylül 2014 günü yaşanan asansör faciası ile 10 inşaat işçisi 30. kattan düşüp betona çakıldılar. Bunlara… Salı günü Karaman’a bağlı Ermenek’teki kömür madenini su basması nedeniyle 18 kişinin yeraltında kalması […]

Yakın zamanda üç büyük iş kazası ile bütün Türkiye sarsıldı.  İlkinde, 13 Mayıs 2014 günü Soma’daki maden faciasında 301 işçi yaşamını yitirdi. İkincisinde, İstanbul’da 6 Eylül 2014 günü yaşanan asansör faciası ile 10 inşaat işçisi 30. kattan düşüp betona çakıldılar.
Bunlara…
Salı günü Karaman’a bağlı Ermenek’teki kömür madenini su basması nedeniyle 18 kişinin yeraltında kalması eklendi.
Üstelik…
Bu kazalar, Türkiye’nin ilk kez çalışma ve iş güvenliği yasasına sahip olduğu döneme rastladı. Toplum olarak, takdir-i ilahi anlayışıyla ortaya çıkan tevekkül yapımız var. Elbette ölümlerin hepsi Allah’tan, ama her şeyi kadere havale etmemek gerekiyor.
Nitekim…
Olay Televizyonu’ndaki Her Açıdan adlı programda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i 3 Ekim 2014 Cuma akşamı konuk ettiğimizde, gündemde Soma’daki maden ve İstanbul’daki asansör faciaları vardı.
“Türkiye iş kazalarından ucuz ölümler ülkesi mi oldu?” diye sorduğumuzda, Bakan Çelik çok önemli açıklamalar yapmıştı.
Özellikle de…
 
Bugün endişeyle sonucunu beklemeye devam ettiğimiz Ermenek Faciası ile aynı durumda olan Soma Faciası’nın nedenini açıklamıştı.
Demişti ki:
“Rödovans yoluyla özelleştirilen Soma kömür ocağında yapılan hesaplamalara göre 2017 yılında çıkacak olan kömür 15 milyon ton. Fakat bu kömür 2013 yılının sonunda çıkmış. Yani, 3 yıl sonra çıkarılması gereken kömür miktarı bu.”
Şu yorumu yapmıştı:
“Üretimi arttırmak, kâr hırsı adına bunu yaparsanız, o zaman orada yoğunluğu arttırmanız gerekir. Yerin 500 metre altından bahsediyoruz. Daha fazla üretim için önce işçi sayısını arttırmak zorundasınız.”
Şunu sormuştu:
“Peki ruhsatlandırma buna göre mi? O ocağa inen yol buna göre mi yapılmış? Şartlar elverişli mi? İşte, planlananın üzerinde çalışmanın getirdiği bir sorunla karşı karşıyayız.”
Adını da açık açık koymuştu:
“Oturup nerede yanlış var dememiz ve yanlışı bulmamız gerekiyor. Birinci kalem üretim zorlaması, kâr hırsıdır.”
Şu değerlendirmesi de dikkat çekiciydi:
“Kazanma diyen var mı? Hayır, yok. Ama kazanman gerektiği kadar kazanacaksın. 3 yıl sonra kazanacağınızı 3 yıl önceden kazanmaya çalışırsanız, toplumun, siyasetin, çalışanın önüne böyle bir fatura gelir.”
Tablo ortada…
Soma’daki üretim zorlaması ve kâr hırsı ile Ermenek’teki arasında hiçbir fark yok.
Çalışma yasaları çıkardık, ama görünen o ki önce üretimin denetlenmesi gerekiyor. Ne var ki, sorumluluk noktasındakiler olayın kahramanına dönüşüyor.
 
***
 
Bakan istifası sorunu çözer mi?
 
Soma’da maden faciası olduğunda. İstanbul’da asansör düştüğünde yeterli denetim yapılmadığı için bu faciaların yaşandığını düşünen kimileri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in istifasını istediler.
Ermenek’teki kömür ocağı ölüm kuyusu haline dönüşünce de tekrarlandı.
Çelik ise, 3 Ekim 2014 günü Olay Televizyonu’nda konuk ettiğimizde istifası ile ilgili şunu söylemişti:
“Keşke bu işler öyle çözülse… O zaman Bakanların hepsi istifa eder, yeni Bakan arkadaşlar gelir. Ama bu mesele Bakan olarak devam etmek meselesi değil. Konunun özünü iyi algılamak gerek.”
 
***
 
İş kazalarında rekor 3 sektörde: İnşaat, maden, taşıma
 
Dikkat çeken şu: Türkiye’de iş kazaları adeta toplu katliam gibi sonuçlanıyor.
Bu durumu…
Olay Televizyonu’nda 3 Ekim akşamı yayınlanan Her Açıdan programında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le de konuştuk.
Programda…
Önce iş kazası istatistikleri verdi:
“Dünyada her yıl bir Makedonya, bir Kuveyt kadar insan çalışırken hayatını kaybediyor. Her yıl 2 milyon 300 bin kişi çalışırken ölüyor. Her yıl bir ülke yok oluyor. Bu çok büyük bir rakam.”
Şuna dikkat çekti:
“Gelişmiş ülkeler bu konuda çözümler bulmuşlar. 15 Avrupa ülkesinde, 100 bin işçide 1-2 işçi iş kazasından hayatını kaybediyor. 27 Avrupa ülkesinde ise 100 bin işçide ortalama 4 işçi hayatını kaybediyor.”
Bizdeki tabloyu da verdi:
“Türkiye’de 2002’de 100 bin işçide 16 işçi hayatını kaybederken, 2012 yılında 100 bin işçide 6 kişi hayatını kaybetme noktasına geldi. Çalışan sayısı artarken, iş kazasında ölen sayısı 16’dan 6’ya indi.”
Üzüntüsü şu:
“Tam Avrupa Birliği ortalamasına yaklaşmaya gidiyorduk ki, Soma ve İstanbul faciaları oldu.”
Bu noktada…
Türkiye’nin ilk kez 2012 yılında iş sağlığı güvenliği yasası sahibi olduğunu anımsattı. Yasayla gelen sistemin oturtulup başarıya ulaşma aşamasında kazaların meydana gelmesinden üzgün.
İşaret ettiği nokta ise önemli:
“İş kazalarının en yüksek olduğu 3 sektör var: İnşaat, maden, taşıma. Bu 3 sektörde farkındalığı arttırmak için denetimler, teftişler, yapılması gereken ne varsa hepsini devreye soktuk.”
 
***
 
3 Bakan kamp kurdu, devlet oradaydı
 
Karaman’a bağlı Ermenek’te kömür ocağını su bastığı için 18 madencinin yeraltında mahsur kaldığı haberi gelir gelmez 3 Bakan hemen bölgeye gitti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,  Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan ilk andan itibaren Ermenek’te maden ocağında adeta kamp kurdular.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gitmesiyle de, devlet varlığını gösterdi.
Gerçi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “faciadan sonra değil, önce gidilmeli” eleştirisi önemli, ama ilk kez devletin tam kadro facia yerinde olduğu görüldü.
 
***
 
Bilenser’den “üreten kent” kitabı: Prusia’dan Bursa’ya
  
 
Erdoğan Bilenser pek çok kişi için 1999-2004 dönemi Büyükşehir Belediye Başkanı’dır, ama bu kentle bütünleşen isimlerden biridir.
Bursa’nın ilk reklam şirketini kurdu, dergiler yayınladı. Busiad Genel Sekreteri olarak sanayici-işadamı dünyasında sorumluluk üstlendi.
Şimdi de…
Bursa için bilgi birikimini, araştırmalarını kitaplaştırdı. Kaleme aldığı Prusia’dan Bursa’ya- 8.500 Yıldır Üreten Kentkitabını Yapı Kredi Yayınları bastı.
Kitabın tanıtımı 4 Kasım’da Merinos’ta.