Yaşamamış olsak inanılacak gibi değil… Mart ayı başına kadar bambaşka bir gündemimiz vardı, bambaşka konuları konuşup tartışıyorduk. Bireyler olarak da, yaşama dair bambaşka hedefler ve bambaşka beklentiler içindeydik.
Gelin görün ki…
Gözle görülmeyen bir virüs her şeyi değiştirdi ve bambaşka bir dünyanın içinde bulduk kendimizi. Neredeyse dünyanın dönüşünü değiştirecek kadar etkili oldu.
Hedefleri, beklentileri kenara bıraktık, günlük yaşamdan vazgeçip evlere kapandık. Tek hedefimiz hayatta kalmak oldu. Fabrikalar durdu, işyerleri kapandı. Toplum sabır gösterdi ve büyük oranda da kurallara uydu.
Gerçi…
Başlangıç aşamasında “Türkiye’de virüsün İtalya’dan hızlı yayıldığını” iddia edip “en yıkıcı etkiyi yaşayacağımızı” düşünenler vardı, ama sağlık altyapısı ve Sağlık Bakanlığı’nın dirayetle uyguladığı önlemlerle Türkiye bu süreci çok başarılı yönetince umulanlar da, beklenenler de olmadı.
Kısacası…
Sağlık açısından en kritik dönemi çok başarılı atlattık ve hayatta kalma sürecini geride bıraktık.
Şimdi yeni bir dönem başlıyor ve normalleşme takvimi adım adım uygulamaya geçiyor. Bu yeni süreç ayakta kalma döneminin başlangıcı olarak çok kritik.
Çünkü…
Kapanan işyerleri, çalışmasına izin verilmeyen sektörler, duran fabrikalar nedeniyle pek çok kişi işsiz kaldı. Dükkanını aylarca açamamak esnafı ve çalışanlarını etkiledi, insanlar ekonomik anlamda geriledi.
Ortada ağır bir ekonomik hasar manzarası var. Hasarın ne boyutlarda olduğunu da önümüzdeki günlerde hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Görünen o ki…
Salgının başlangıcıyla birlikte yeterliliği tartışılsa da ekonomik destek ve nefes paketleriyle vatandaşa destek olan hükümet, yeni süreç için de adımlar atıyor.
3 büyük kamu bankasının ortak açıklamayla duyurdukları yeni kredi paketi bugüne kadarki en cazip fırsatlar getiriyor. Bu kredileri ayakta kalmak ve günlük yaşam normalleşirken ekonomik hasarı en aza indirmek çabası kabul ediyor ve olumlu görüyoruz.
Dünyayı şaşırtan hayatta kalma mücadelesini kazanan toplum olarak, Avrupa ülkelerinden daha çabuk toparlanacağımız ve ayakta kalma mücadelesini de kazanacağımız inancını taşıyoruz.
El ele neler başarmadık ki…
Belediyeler de alkışı hak etti
Zor bir süreç yaşadık… Önce, hayatta kalma aşamasında sağlık çalışanlarının insanüstü çabası elbette çok önemli.
Bunun yanında…
Toplumun fedakarlık yaptığı bu süreçte geleneksel dayanışma anlayışımız öne çıkarken belediyeler ve başta kara gün dostu Kızılay olmak üzere sosyal yardım kuruluşları ellerini taşın altına koyup vatandaşın yanında oldular.
Özellikle…
Tüm belediyelerin sorumluluk alanlarındaki vatandaşlara yardım ulaştırma ve sıkıntıyı paylaşma duyarlılığı yürekten alkışı hak ediyor.
Salgının yol açtığı kriz Türkiye için ihracatta büyük fırsat getirebilir
Son dönem… Otomotiv öne çıksa da, Bursa sanayisi için lokomotif sektör olan tekstil salgının yol açtığı krizden çok etkilendi. Fabrikaların durması, işyerlerinin kapanması kadar, ürünün elde kalması da önemli sorun oldu.
Çünkü…
Yine de…
Tekstil için önümüzde umutlu bir süreç var. Bu umut, Avrupa merkezli dünya devi firmaların “yeni ürünleri en yakından karşılama” anlayışından kaynaklanıyor.
Bu da…
Uzakdoğu’ya sipariş veren ve üretim yaptıran büyük firmaların Avrupa’ya en yakın üretim merkezi olan Türkiye pazarına yönelmeleri anlamına geliyor.
Yani…
Salgının yol açtığı kriz Türkiye için önümüzdeki dönem büyük bir ihracat fırsatı haline gelebilir.
Prof. Dr. Ersin Kuşdil’e TUBİTAK desteği
Kuşku yok ki… Koronavirüsle mücadelenin önemi kadar, kriz sonrasında ortaya çıkacak salgının sosyal, beşeri ve ekonomik etkileri de çok önemli.
Salgının toplum psikolojisine etkilerini belirleyip çözüme yönelik çalışmalar yapmak üzere kısa adı TÜBİTAK olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu tarafından çalışma başlatıldı.
İşte…
Bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Ersin Kuşdil’in hazırladığı proje desteklenmeye değer bulundu.
Bursa’nın en yeni spor kompleksi… Kapılarını açacağı günü bekliyor
Ankara Yolu üzerinde, Otosansit’in hemen yanında, adına aldığı unutulmaz şampiyon gibi görkemli dev bir spor kompleksi var: Naim Süleymanoğlu Spor Kompleksi.
Hafta içinde…
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Yıldırım Belediyesi tarafından kente kazandırılan, Yıldırım Belediyespor işletmeciliğiyle Bursa’ya sunulan dev tesiste spor yapmak da, spor karşılaşmaları izlemek de büyük keyif olacak.
2 bin 500 kişilik tribünleri yanında sporcuları merdiven altından kurtaran aydınlık güreş, boks, jimnastik gibi antrenman salonları ve yüzme havuzuyla muhteşem bir spor tesisi olmuş.
Ayrıca…
Gençlerin üniversiteye hazırlanabilecekleri, sanatsal çalışmalar yapabilecekleri salonlar da anlam katmış.
Tam önündeki Bursaray İstasyonu da ulaşımı kolaylaştıracak.
Panoramada lavanta kokulu güzellik
Dışı da…
Kentin geçmişiyle doğru orantılı olarak Bursa’yı sembolize eden bitki yapısıyla adeta botanik bahçesi gibi oldu.
Geçtiğimiz haftalarda Bursa’ya özgü bir ağaç türü olan ve renkli ç,çekleriyle huzur saçan Erguvan fidanları dikilen Panorama 1326 Fetih Müzesi’nin çevresi şu günlerde lavanta bahçesi gibi oldu.