Taizhou – ÇİN
Türk coğrafyası geniş bir alanı kaplıyor. Rahmetli Süleyman Demirel bu geniş alanı tanımlarken Adriyatik’ten Çin Denizi’ne” derdi.
Nitekim…
Bu geniş coğrafyadaki Türklerin bir bölümü Çin sınırları içindeki Uygur’da yaşıyorlar.
Ne var ki…
İşte…
Çin yönetiminin hassas bölge kabul ettiği Uygur Özerk Bölgesi ve Sincanlı çocuklarla Taizhou’daki üçüncü günümüzde karşılaşmak tam bir sürpriz oldu.
Aslında…
Sürpriz, Çin Uluslararası Radyosu Türkçe Servisi’nin organize ettiği, Çin Büyükelçiliği’nin aracılık ettiği, Çin Komünist Partisi’nin de ilgiyle izleyip destek verdiği, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün de aracılık ettiği Bursa, İstanbul ve Ankara’dan bir grup gazetecinin Çin ziyaretinde programa Taizhou 1. Lisesi ziyaretinin eklenmesiyle ortaya çıktı.
Çünkü…
Bu okulda, Çinli daha doğrusu Taizholu öğrencilerle birlikte Sincan’dan gelen Uygur Türkü çocuklar da özel sınıfta yatılı olarak lise eğitimi görüyorlar.
Bu amaçla…
İlk yılı hazırlık olmak üzere 4 yıllık bir eğitim planlaması yapılmış. Bizler de okulu ziyaret sırasında hassas bölge Sincanlı Türk çocuklarıyla sohbet etme fırsatı bulduk. Bazıları Türkçe bilen çocukların gözlerindeki ışıltıyı gördük.
Taizhou 1. Lisesi Müdür Yardımcısı ve Sincan Özel Sınıfı Sorumlusu olan Xu Tianlong’un verdiği bilgilere göre, 2012 yılında açılan özel sınıfta 12 etnik gruptan öğrenciler lise eğitimi alıyor.
Bütçesini Taizhou Beledşyesi’nin karşıladığı özel sınıftaki 628 öğrencini 213’ü Uygur, 109’u Han, 76’sı Kazak olmak üzere çeşitli etnik bölgelerden.
Geçen yıl mezun olan 118 Uygur çocuktan 109’u üniversiteye girmiş. Yine geçen yıl en başarılı 100 öğrenci arasında Sincanlı 3 Türk çocuğu da yer almış.
Müdür Yardımcısı Tianlong, çocukların trenle 3 gün uzaklıktaki Sincan yerine neden Taizhou’ya geldikleri sorusuna, “Kendi istekleriyle sınava giriyorlar ve kazandıkları için geliyorlar” cevabını verdi.
Taizhou tercihi için de öncelikle kaliteli eğitim verdiklerini vurguladı ve “deniz kenarı olması yanında başta ekonomi olmak üzere koşulların iyi olmasını” gösterdi.
Sincanlı Medine öğretmen olmak istiyor
Türkçe konuşuyor. Sohbet ederken gözleri pırıl pırıldı. Türkiye’de yalnızca “İstanbul’un çok güzel bir yer olduğunu” duymuş, bir gün İstanbul’u görmek hayaliyle yaşıyor. Bursa’yı ilk kez duydu.
Ama adını taşıdığı şehrin anlamını biliyor. Okulundan memnun, dersleri de çok başarılı.
İstanbul’u görmek kadar bir hayali daha var. Öğretmen olup çocuklar yetiştirmek.
Otomobil devi Volvo’yu alan Çinli Geely küresel düşünüyor
Nitekim…
Gittiğimiz her yerde, teknolojiye dayalı kaliteli üretim anlatıldı.
Bununla birlikte…
Otomobildeki Çinli araç algısını ortadan kaldırmaya yönelik en büyük hamle dünya devi Volvo’yu satın almak olmuş.
İsveç’te doğan dünya markası Volvo 1999’da Amerikan otomotiv devi Ford’a satılmış. Onlardan da 2010’da Çin’in yeni markası Geely satın alıp sahibi olmuş.
Volvo’dan Çin’in iki önemli çıkarı var.
Birincisi…
Otomotivde güvenilen bir markayla birlikte teknoloji sahibi olmuş. Yani Türkiye’nin ortaklıklarla elde ettiği teknolojiye Çin satın alarak ulaşmış.
İkincisi…
Volvo referansıyla Geely’i dünya pazarına sunabilmek için koz elde edilmiş.
Nitekim…
Taizhou’nun Dönüşümlü Ekonomi Toplanma Bölgesi’ndeki Geely tesislerine yaptığımız ziyarette; biri bu yıl sonu, diğeri önümüzdeki yıl yollara çıkacak iki yeni modelin çalışmalarını öğrendik.
Bu modellerle Geely dünya pazarında güçlü bir yer tutmayı hedefliyor.
Taizhou’daki yöneticilerle yaptığımız görüşmelerde de şu dikkatimizi çekti:
Çin’in dünya markası yapmak istediği Geely’nin Taizhou’da olmasından gururlanıyorlar.
Yollarda şaşırtan “kopya” modeller
Aslında… Çin’in tek otomobil markası Geely değil, bilinen 4-5 marka daha var.
Ne var ki…
Önce Shanghai, sonra Taizhou caddelerinde Batı’nın ve Amerika’nın çok tercih ettiği bazı otomobil markalarına ait en çok satan modellerinin bire bir benzerlerini gördük.
Hele çok tanınan bir jip markası var ki, bire bir kopyası olan araçlar Çin yollarında geziyor. Bu da Çin’in kendi iç piyasasına yönelik bir strateji olsa gerek.
Bu arada…
Yollarda Batı’nın çok satan markalarının sayısı Çinli araçlardan fazla.
Denizden çıkan her canlının Çin’de ayrı bir yemeği ve değeri var
Oradaki tezgahlarda gördük ki, denizden çıkan tüm canlılar Çinliler için önem taşıyor. Çünkü her şeyin yemeğini yapıyorlar.
Öyle ki…
Bizim sahillerimizde çocukların topladığı, ya da genç kızların kolye yaptığı deniz minaresi türünden küçük kabuklular bile kaynatılıp yeniyor.
Bunlar, zaten çok geniş ve çok kültürlü olan Çin mutfağını farklı kılmakla birlikte, balık konusunda çok zengin oldukları da bir gerçek.