7 Haziran’da ne oldu?
Kritik nokta yalnızca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkan seçtirilmemesi mi, yoksa daha başka şeyler mi var.
Komplo teorilerine elbette gerek yok, ama farklı pencerelerden bakmak da çok önemli.
Biz de…
Soruyu, hafta içinde kahve içimi konuğumuz olan Dr. Gürsel Dönmez’e sorduk.
Dönmez’i kamuoyu 7 Haziran seçiminde AK Parti Bursa 10. Sıra Adayı olarak tanıyor. Seçimden önce Dış Türkler Başkan Yardımcısı’ydı.
Aynı zamanda akademisyen olarak Avrupa’nın değişik üniversitelerinde konferanslar veriyor, Yeni Şafak’ta dış politika yazıları yazıyordu.
Bir sosyolog olarak Ermeni sorunu ile ilgili önemli araştırmaları var.
Seçimden sonra…
Başbakanlık Başdanışmanı olarak görev aldı. Ayrıca Başbakanlık Dış İlişkiler Başkanı olarak da sorumluluk üstlendi.
Sorumuza karşılık, “Türkiye’deki her bir seçim, artık Türkiye’nin kendi iç meselesi olmuyor” dedi ve çok farklı bir değerlendirme yaptı:
“Dünya haritasını alıp bir bakın. Belli merkezler arasında düz bir eksen var. Bu eksende ekstra bir gelişme sistemi sarsacağı için hepsi teyakkuza geçiyor. Türkiye’yi kendi başına bırakmak istemiyorlar.”
Devam etti:
“Medya analizlerinde ikili ilişki denklemlerine bakıyorlar. Oysa dünyaya bütün bakmak zorundayız. Her şey her şeyi ilgilendiriyor artık.”
Bakışı şu:
“Türkiye Edirne-Ardahan parantezine sığmıyor. Ekseni kendi lehimize bozma potansiyelimiz var. İşte buna müsaade etmiyorlar, oldu bittiye izin vermek istemiyorlar.”
Ardından…
Daha özel bir noktaya geldi ve terörün simgeleşmiş adresini sorguladı:
“PKK’nın beyin takımını Kandil’de aramak doğru değil. Avrupa’nın belli başlı şehirlerindeler.”
Şunu vurguladı:
“Kandil her yerde. Onun için Selahattin Demirtaş’a ‘Kandil’e git’ dediler, kalkıp Brüksel’e gitti. Çünkü doğru adres orası.”
Bu noktada…
Barınakların yerle bir edilmesiyle Kandil’in fiziki olarak yok edilebileceğini, ancak bunun terörü bitirmeyeceğini ifade edip daha çarpıcı bir yorum yaptı:
“Kandil yedi düvelin bugünkü yeni şekli. Çünkü, Ermeni meselesini kaşıyan ülkeler şimdi Kandil’in arkasında.”
Şu nokta önemli:
“Kandil’de Kürtlerle savaşmıyoruz. Kürtlerle hiçbir zaman savaşmadık. Türkiye’deki Türk-Kürt ve diğer etnik unsurlar omuz omuza duruyorlar. Şehit cenazesinde yan yana olabiliyorlar.”
Ardından…
Dış dünyanın bunu anlayamadığını ifade idip şunu söyledi:
“Yedi düvel Kandil’dir. Yarın başka yerde çıkabilir. Çanakkale’yi geçemeyenler şu anda Kandil’de. Ermeni meselesinde geldiler, Balkanlar’da geldiler, Çanakkale’de geldiler. Şimdi Kandil’de geliyorlar.”
“Badireyi atlatmaya çok yaklaştık”
Seçimlerden bu yana Türkiye artan terörün acısını çekiyor. Neler olduğunu anlamak için daha geniş düşünmek gerektiğini savunan Dr. Gürsel Dönmez bugüne şöyle bakıyor:
“Birkaç gündür çok üzücü olaylara şahit oluyoruz. Daha üzücüleri de olabilir. Yoğun bir dönüşüm döneminin tam ortasındayız.”
Yorumuysa şu:
“Virajı dönüp badireyi atlatmaya çok yaklaştık. Bunlar onun sancıları, dünya bize yaşatıyor.”
Dünya iki önemli değişim yaşadı
Dr. Gürsel Dönmez sohbetimiz sırasında dünyanın iki büyük değişim yaşadığını söyledi. Bunlardan biri klasik enerji yerine atom enerjisi değişimi olarak dikkat çekiyor.
“Atom enerjisi denkleminin bozulması lazım” diyen Dönmez bir noktaya daha dikkat çekti:
“İletişim devriminin tam göbeğindeyiz. İletişim kalıplarının değişmesi her şeyi değiştirdi. Olgular değişince algılar değişiyor. Neyin ne olduğunu anlamak mümkün değil.”
Düşüncesi şu:
“Bizim kadar ‘Ne olacak bu memleketin hali?’ diye dertlenip düşünen toplum hiç yok. Herkes genel başkan potansiyeli taşıyor. Bu daha ileri gidecek.”
Dönmez: Türkiye hem oyun kurucu, hem oyun bozucu
Türkiye’deki seçimlerin artık yalnızca Türkiye’yi ilgilendirmediğini ve atılan her adımın pek çok merkezi ilgilendirdiğini savunan Başbakanlık Başdanışmanı ve Başbakanlık Dış İlişkiler Başkanı Dr. Gürsel Dönmez önemli bir noktaya vurgu yaptı.
Dedi ki:
“Yaşadığımız yüzyılın en pahalı kaynağı ne petrol, ne de altın. En pahalı kaynak insan kaynağı. Bazı Avrupa ülkeleri nüfus olarak kendilerini yenileme eşiğinin altına düştü. Biz genç nüfus potansiyelimizle güçlüyüz.”
Sıkıntının en fazla 3-5 ayda atlatılacağını kaydeden Dönmez, dışarıdan izlenen bir Türkiye ile yaşananlar arasında şu bağlantıyı kurdu:
“İsteseler de istemeseler de Türkiye 10-15 yıl sonra daha farklı bir yerde olacak. Denklemin yansımasını bugünlerde şehit cenazeleriyle görüyoruz.”
Ardından…
“Geçiş sürecindeyiz. Mümkün olduğunca hasar almadan atlatmak gerekiyor” dedi ve akademisyen kimliğiyle neler yapılabileceğini söyledi:
“Yapılacak şey, devlet aklı devreye girmeli.”
Sonra da…
İlgisizmiş gibi görünen, ama hedef olarak Türkiye’yi ilgilendiren iki yoruma dikkat çekti:
“İyi bir İngiliz istihbaratçı olduğu söylenen ve Kurtuluş Savaşı sırasında bu topraklarda bulunan Arnold Toynbee, ‘Osmanlı durdurulmuş bir medeniyettir’ der. Ben de bu görüşe aynen katılıyorum.”
Şunu da ekledi:
“Onunla aynı ayarda olan Samuel Hungtinton ise medeniyetler çatışmasını proje olarak ortaya koydu. Maalesef gerçek oldu.”
Bu noktada…
“Türkiye burada hem oyun kurucu, hem oyun bozucu” tespitini yaptı ve karşı hamleye işaret etti:
“Medeniyetler çatışması projesine karşı Türkiye de medeniyetler ittifakı projesini yürürlüğe koydu ve böylece süreci durdurdu.”
Yorumu şu:
“Dünya şunu gördü: Türkler günlük tepki de veriyorlar, kendi projelerini de uyguluyorlar. Dünya bunu anladı.”
“Sükûnetin korunması çok önemli”
Akademisyen olarak sosyolog unvanı bulunan Dr. Gürsel Dönmez, içinde bulunduğumuz süreçte yaşananlarla mücadele noktasında şuna dikkat çekti:
“Bu memleket bir yere varacak, ancak sabretmek lazım. Devlet adamları bu sabrı gösteriyorlar. Günlük siyasi mücadelelerde gereği yapılıyor, ama devlet aklı uygulamasında herkes sabırlı.”
Dileğiyse şu:
“Devlet kademelerinde panik hiç olmadı. Üst siyasiler ve orta düzey bürokratlar bunu fark ediyorlar. Sükûnetin korunması çok önemli ve devamı gerekir.”