Olay Gazetesi Bursa

Dünya pazarında tanınmak için yöresel ürünler önemli!

Yıllar öncesinin “Dünya kocaman bir köy” deyişi günümüzde artık bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bir yandan iletişim olanaklarının gelişmesi, internetin her alanda en hızlı bilgilendirmeyi sağlaması coğrafyaları bir birine yakınlaştırdı, bir yandan ulaşım kolaylıkları artık her yeri yakın hale getirdi. Öyle olunca… Bilgilenmenin kolay hale geldiği dünya pazarında tanıtım öne çıktı. Üstelik yalnızca coğrafya değil, […]

Yıllar öncesinin “Dünya kocaman bir köy” deyişi günümüzde artık bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bir yandan iletişim olanaklarının gelişmesi, internetin her alanda en hızlı bilgilendirmeyi sağlaması coğrafyaları bir birine yakınlaştırdı, bir yandan ulaşım kolaylıkları artık her yeri yakın hale getirdi.

Öyle olunca…

Bilgilenmenin kolay hale geldiği dünya pazarında tanıtım öne çıktı. Üstelik yalnızca coğrafya değil, o coğrafyanın özellikleri daha önemli hale geldi.

İşte…

Böyle bir ortamda yöresel ürünler tanıtım da giderek önem kazandı.

Zaten…

Son dönemde yöresel ürünlerin dünya çapında tanınmasını sağlayacak coğrafi işaret uygulaması da böyle başladı. Coğrafi işaret tescili alan ürünler hem daha çok tanınıyor, hem de ekonomik değeri artıyor.

Çünkü…

Uluslararası alanda geçerli kriterler coğrafi işaretle sağlanmış oluyor.

Türk Patent Enstitüsü tarafından yürütülen coğrafi işaretler kapsamında şu ana kadar Türkiye’de 321 ürün tescil edildi. Bu 321 üründen 6’sı Bursa’nın yöresel ürünlerine ait.

Tescil alan ilk Bursa ürünü, 3 Mayıs 2001’de onaylanan Gemlik Atı oldu. Harp Okulu ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı için Gemlik Askeri Hara’da yetiştirilen atlar Gemlik Atı olarak literatüre girdi.

Onu…

8 Ağustos 2002’de onaylanan İnegöl Köfte izledi ve bu özel lezzet hak ettiği yeri aldı. 27 Aralık 2004’te de İznik Çinisi coğrafi işaret olarak tescillendi.

Sonrasında…

2014 yılı içinde Bursa Bıçağı, Gedelek Turşusu ve Karacabey Soğanı’nın tescil aldıklarını görüyoruz.

Bu yöresel ürünlerden Gedelek Turşusu ile Karacabey Soğanı için dün Ankara’da tescil belgesi teslim töreni vardı.

Türk Patent Enstitüsü’ndeki törende belgeler Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik ile Türk Patent Enstitüsü Başkanı Habip Asan tarafından başvuran kurumlara teslim edildi.

Törende…

Gedelek Turşusu’nun başvuru sahibi olarak Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ergün Efendioğlu belgeyi teslim alırken, Karacabey Soğanı için başvuru yapan Karacabey Ticaret Borsası törene katılmadığı için tescil belgesi AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’e verildi.

Bursa’nın şeftalisi, kara inciri ve kestanesi de coğrafi işaret tescili bekliyor.

Yaşam hızı ve alışkanlıklar değişti, yemek sektörü en kritik sektör oldu

 

Her şey hızla değişiyor… Düne kadar büyük fabrikalar dışında çalışanlar için yemek veren firma yoktu ve evden sefertası ile işe gidilirdi.

Artık öyle değil.

Fabrikalar çalışanlarında her vardiyaya yemek veriyor. Üstelik, artık işyerleri de yemek firmalarıyla anlaşıp öğün yemeği çıkarıyor. Çünkü çalışanların yemeğe gitmeleri kayıp süre görülüyor.

İşte…

Giderek büyüyen yemek sektörünün kritik işlevini, konunun gerçek uzmanı konumunda olan Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Lale Yıldız’la konuştuk.

Şuna dikkat çekti:

“Son 15 yılda kamu kurumlarından askeri kışlalara, hastanelerden okullara, fabrikalardan işyerlerine geniş bir alanda hazır yemek sektörü günde 20 milyon kişiye hizmet veriyor.”

Bu pazarın büyüklüğünün 6.5 milyar Dolar’ı bulduğunu vurgulayıp ekledi:

“Hazır yemek sektörü başta gıda mühendisleri olmak üzere, diyetisyenler, aşçılar, servis elemanları gibi çeşitli meslek gruplarında 400 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor.”

Ardından…

“Yaşam hızımızın ve alışkanlıklarımızın değişmesiyle beraber catering sektörü pazar payını büyütmeye devam edecek” deyip şunun altını çizdi:

“Öğünlük, raf ömrü çok kısa olan ve doğru işlem yapılmadığında bozulup sağlık riski oluşturmaya çok müsait olan sektörde, gıda mühendisi varlığı çok önemli. Çünkü güvence.”

 

Avrupa Şampiyonu olup herkesi ağlatan ‘ampute kahramanlar’ geliyor

 

O ne büyük mücadeleydi… Kuruluşunda rahmetli Hadi Türkmen’in nasıl çaba gösterdiğini bildiğimiz Ampute Milli Futbol Takımı 9 Ekim 2017 günü finalde İngiltere’yi yenip Avrupa Şampiyonu olduğunda ekran başında hepimizin tüyleri diken diken olmuş, gururla gözyaşı dökmüştük.

Kimi gazi, kimi engelli o kahramanlar şimdi Dünya Şampiyonu olup bir zafer daha yazmak için çalışıyorlar. Bir yandan da ülkedeki ampute futbolu için farkındalık oluşturma misyonuyla hareket ediyorlar.

İşte…

Bu farkındalık için de Bursa Ampute Gücü Kulübü Başkanı Faruk Kuzu’nun davetlisi olarak 2 Mart Cuma günü, yani yarın Bursa’ya geliyorlar.

Şampiyon olurken yaşattıkları gururla hepimizi ağlatan ampute kahramanlar yarın saat 15.00’te teknik direktörleriyle Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşide Bursalıların karşısına çıkacaklar.

Ampute 1. Ligi’nde şampiyonluğa oynayan ve Süper Lig’e çıkmak için gün sayan Bursa Ampute Gücü Başkanı Faruk Kuzu programı gönüllü destekçi Kemal Ak ile birlikte anlatırken heyecanlıydı.

“Ben biliyorum, Bursalılar bu kahramanları yalnız bırakmayacaklar” dedi ve herkesi davet etti.

 

Sahaya teşekkür, ama lokali de bekliyorlar

 

Bursa Ampute Gücü Başkanı Faruk Kuzu sohbet ederken kimi gazi, kimi engelli olan ampute futbolcuları kahve köşelerinden kurtarıp spor yaptırmayı amaçladıklarını söyledi.

Mihraplı’daki Hüdavendigar Parkı’nda çalışıp maç yaptıklarını söylerken de “Büyükşehir Belediyemiz bu sahayı bize tahsis etti, çok teşekkür ediyoruz” deyip ekledi:

“Bize sözü verilen, fakat ihaleye çıktığını öğrenince üzüldüğümüz lokale de kavuşup daha fazla engelliye spor yaptırmak istiyoruz.”

 

Felsefe öğrencisi Sema’nın katilleri 2 bin 555 gündür aramızda dolaşıyor

 

Sema Karakoca’yı anımsadınız mı? 15 Şubat 2011 günü Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğrencisi olan genç kızın doğum günüydü. Ertesi gün, yani 16 Şubat 2011’de ortadan kayboldu. 01 Mart 2011’de Sema’nın cesedi bacakları kesilmiş, göğsü yarılmış olarak bulundu.

7 yıl sonra, Bursa Felsefe Kulübü Başkanı Diş Hekimi Gürkan Kaya işte bu cinayeti anımsattı. Dedi ki:

“Sema Karakoca’nın kaybolmasının üzerinden 2 bin 555 gün geçmesine karşın katili ya da katillerine henüz ulaşılamadı. Ne yazık ki bugüne kadar olayın aydınlatılamaması kamu vicdanını zedeliyor.”

Ardından…

Olaya felsefe penceresinden yorum getirdi:

“Her şey önce insan zihninde düşünce olarak başlar. Şiddet de önce insan zihninde düşünce olarak başlar. Şiddete önce insan zihninde bir düşünce olarak son verilmeli.”

Şunu da ekledi:

“Şiddeti önlemek için günlük yaşamda felsefeye daha çok yer vermeliyiz. Sağlıklı toplumlar sağlıklı düşüncelerle inşa edilir.”