Siyaseti… En üst düzeyde, rahmetli Süleyman Demirel’le birlikte yaptı. 1991’deki DYP-SHP koalisyonunun hem kurucusu, hem iki numaralı ismiydi.
Son dönem…
Siyaseti izlemekle yetinse de, devlet ihtiyaç duyduğunda tüm olanaklarını ve ilişkilerini seferber edip elinden gelen her şeyi yapıyor.
Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar, zaman zaman deneyimleri ışığında siyaset gözlemlerini paylaşıyor.
Son olarak…
Gazete Duvar’da Can Bursalı’ya verdiği röportajda, 14 Mayıs seçimi öncesi siyasi durum gözlemlerini aktardı, seçim sonrasını yorumladı.
“Bana göre 14 Mayıs’ta yapılacak seçimle birlikte Türkiye yeni bir yol haritası çizecek. Cumhur İttifakı mı, Millet İttifakı mı kazanır bunu bilemem. Bunun kararını verecek olan Türk milleti.”
Seçim öncesi siyasetin gidişatını şöyle yorumluyor:
“6 parti yan yana geliyor, tek vaat olarak ‘Erdoğan’ı indireceğiz’ demeleri yanlış. Ne hizmet sunacaksın? Ne hazırlığın var? Onu anlatmaları lazım.”
Devam ediyor:
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçeceğiz diyorlar. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı yeni bir sistemle idare ediyor. Türkiye buna alışık değil. Bunun meyvelerini ileride lehte-aleyhte göreceğiz. Bu sistem yararlı mı değil mi halk kararını verecek. O karardan sonra konuşmaya başlanması lazım bana göre.”
Arzusu şu:
“Ben şu anda deprem gibi bir felaketten sonra bile muhalefet ile iktidarın yan yana gelememesinden rahatsızım. Ben olsam çağrı yapıp bu ortamdan birlikte çıkmaya çalışırdım.”
Ardından…
Gördüğü siyaset tablosunu şöyle yorumluyor:
“Hangi taraf kazanırsa kazansın bu değişim olacak. Türkiye, eskisi gibi olmayacak seçimden sonra.”
Şu sözleri de erken uyarı gibi:
“Hangisi gelirse gelsin, dünyaya uyacak. İster Millet İttifakı kazansın, ister Cumhur ittifakı… Atmaları gereken adımları atmazlarsa Türkiye bir yıl sonra bir daha seçime gider.”
“Deprem tellallığı yapmamak lazım”
Asıl gündem deprem… Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar düşüncesini şöyle aktarıyor:
Bu noktada…
“Deprem tellallığı yapmamak lazım” deyip deprem tartışmalarına değiniyor:
“Depremden sonra iktidarı tenkit edeceksin tabii. Muhalefeti edemezsin. Mesela Kızılay’ın yapmış olduğu çadır ve gıda satışı kabul edilemez.”
Çağlar seçim sonrası yol haritası için uyardı: Kürt meselesi halledilmeli
14 Mayıs seçiminin… Pek çok yönden geçmiş seçimlerden farklılıkları var.
Nitekim…
“Batıdan kopmamamız lazım, orası bizim gerçek yönümüz. Ama Rusya’yı da incitmememiz lazım. Amerika ile NATO müttefiki olarak ilişkileri iyi götürmek lazım. Ben iyi niyetler besliyorum.”
Yanı sıra…
“Seçimden sonra birlikteliğin sağlanıp ilk iş olarak Türkiye’nin Güneydoğu meselesini, Kürt meselesini halletmesi lazım” deyip çözüm yolunu gösteriyor:
“Tabii ki çözümün adresi parlamento. Orada oturulacak, konuşulacak. HDP çıkıp PKK’yı lanetleyecek. Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin meclisi. Atatürk’ü de yok saymayacaklar. O, laik cumhuriyeti kuran insan. Laik cumhuriyet hep yaşayacak.”
Çözüm yolunu Çağlar gösterdi: Kan akmayacak
“Kürtler her şey olabiliyor, yasal engel yok. Kandil’e bir çağrı yapacaklar, bu iş bitmiştir diyecekler. Silahlar bırakılacak. Kan dökülmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti tanınacak, bitti, bu kadar.”
Şunu anımsatıyor:
“TRT’nin Kürtçe televizyonları var. Sen ana lisanını konuş, ama bu Meclis’te olmaz.”
Can Bursalı sordu, Cavit Çağlar cevapladı: Kılıçdaroğlu’ndan kaygım var
Gündem seçim… Gazete Duvar’da Can Bursalı röportajında Kemal Kılıçdaroğlu’nu sorunca Cavit Çağlar da şu cevabı veriyor:
Düşüncesi şu:
“CHP’nin, İYİ Parti’nin ciddi oranda oyu var, ama ittifak içinde bazı partilerin oyu yüzde 0,5 veya yüzde 1. Eşit temsil olmaması lazım. Milletvekilliğinde nasıl kontenjan vereceksin, ahengi nasıl sağlayacaksın? İşi zor.”
Siyasetin bu gününe bakışı şu:
“İYİ Parti merkeze çekti kendini. Türkiye’nin noksanı merkez bir yapının olmamasıydı. Tayyip Bey merkeze gelemedi. Bir yanı Milli Görüş’te kaldı. ANAP, Doğru Yol ve MHP’den kopanlar İYİ Parti’de birleşti şu anda.”
Siyasete dönüp dönmeyeceği sorusuna da net cevap veriyor:
“Çok teklif var ama dönmem.”
Cavit Çağlar: Erdoğan’ın dik duruşunu seviyorum
“Çok ihanete uğradı. Birini başbakan, birini ekonomi ve dışişleri bakanı yaptı, ama onlar ihanet etti. Ben Süleyman Bey’le başlayıp Süleyman Bey’le bitirdim. Tayyip Bey de teklif yaptı, kabul etmedim. Ben Tayyip Bey’in dik duruşunu seviyorum, verdiği sözü yerine getiren birisi. Kemal Bey’in ne yapacağını bilmiyorum.”