Günlerdir… Sağlık dünyasından uzmanlarla konuşuyoruz. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüse karşı neler yapılabileceğine ilişkin, hepsinin birbirinden önemli önerilerini ve uyarılarını dinliyoruz.
Öncelikle…
Türkiye’nin bu tehlikeyi ilk fark eden ülke olmasını ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın hemen harekete geçmesini önemsiyorlar. Haftalardır halkı uyarmak için çırpınmasını takdir edip, alınan önlemleri de önemli buluyorlar.
Ancak…
Önlemlerin ve sağlık uygulamalarının Bursa ayağında hepsinin birleştiği bir nokta var:
“Dünya böylesine büyük bir virüs saldırısı yaşıyor… Hasta sayısı ve can kaybı her dakika artıyor… Vaka sayısı bugün için Türkiye ortalamasının çok altında olsa bile Bursa da büyük bir risk altında. Fakat Bursa sahip olduğu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden yararlanmıyor.”
“Koronavirüs için PCR adı verilen testler Bursa’da yalnızca Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda yapılıyor. Orası da daha yeni kuruldu ve sistem tam oturmadığı için hızlı olamıyor. O nedenle 4 günden önce sonuç çıkmıyor.”
Önerdikleri de şu:
“Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin dört dörtlük mikrobiyoloji laboratuvarı boş duruyor. Sağlık Bakanlığı mutlaka buradan yararlanmalı.”
Ardından…
“Herkes elbette iyi niyetle ve fedakarca çalışıyor, ama Bursa’ya yalnızca Halk Sağlığı Laboratuvarı yetmez. Allah korusun, hiç arzu etmiyoruz ama ileride vaka satısı artarsa hiç yetmez” diyorlar ve önerilerine şunu ekliyorlar:
“Halk Sağlığı Laboratuvarı yanında Tıp Fakültesi ve laboratuvarı da acilen devreye alınmalı. Yanı sıra Şehir Hastanesi ile Yüksek İhtisas’a da acilen laboratuvar kurulmalı, böylece Bursa’da 4 laboratuvar olmalı”
İşte…
Günlerdir konuştuğumuz ve çoğunluğu hastane yöneticisi olan doktorlardan dinlediklerimiz bunlar.
O nedenle…
Sağlık Bakanlığı’nın bu yoğunluk içinde gözden kaçırmış olabileceğini düşünerek, bu sütunlardan Bursa Valisi Yakup Canbolat’a bu önerileri duyurmak istiyoruz.
Yetkinin Valilere verildiği bu süreçte, Bursa için erken müdahaleye gerek var. Duyarlılığını bildiğimiz Vali Canbolat bunu sağlayabilir.
Mudanya’nın en sakin hafta sonu
Kızılay Mudanya Temsilcisi Mustafa Bayrak’ın gönderdiği fotoğraflar bu alışılmamış sakinliği gözler önüne seriyor.
Ancak…
Bu sakinlikte polisin aldığı uyarıcı önlemleri de bir gerçek olarak görüntüye yansıyor.
En doğru adım: Bursa’nın İstanbul’la ulaşımını tümüyle kesmek!
Ne var ki…
Bugün durum bambaşka. Ortada hızla yayılan bir koronavirüs var ve bunu da insanlar oradan oraya taşıyorlar.
İstanbul’a ise hem yurtiçinden ve yurtdışından gelen trafiği çok fazla. Bu da virüsün etkisini arttıran bir unsur. O virüsü ise İstanbul’dan ayrılanlar gittikleri kentlere taşıyorlar.
Bu nedenle…
Şehirlerarası otobüs seferlerinin durdurulması, BUDO ve İDO’nun İstanbul-Bursa arasında deniz ulaşımına ara vermesi son derece önemli kararlar.
Yine de…
Türkiye ortalamasının altında vaka sayısı olduğu açıklanan Bursa’yı korumak amacıyla daha izole hale getirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da İstanbul’la her türlü ulaşımın tümüyle kesilmesinden geçiyor.
Hem de, hiç zaman kaybetmeden.
Dağlılara çağrı var: Köye gitmeyin!
Bu süreçte…
Yaşlıları korumak amacıyla Dağ-Der’in eski genel başkanlarından Yüksel Acar önemli bir çağrı yaptı.
Dedi ki:
“Şehirde yaşayıp çalışmadıkları dönemde kendilerini virüsten uzak tutacakları düşüncesiyle sığınak gördükleri Dağ yöresindeki köylerine giden hemşerilerime sesleniyorum: Evinizde kalın, köye gitmeyin, virüsü şehirden korumasız yaşlılarımıza taşımayın.”
Sarıbal’dan çiftçiler için ekonomik kalkan paketine 4 kritik öneri
Ticaretin kesilmesi, esnafın işyerlerini kapatması nedeniyle bitme korkusu yaşaması, sanayide üretimin durması ve buna dayalı işsizlik riski doğması ilk anda sayılabilecek sorunlar.
Süreç nedeniyle pazaryerleri boş kalınca, virüsün yol açtığı olumsuzluklardan tarımsal üretim de etkilendi.
Bu kapsamda…
CHP Bursa Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal da ekonomik destek kalkanı paketine yenilik olarak çiftçiler için önemli öneriler getirdi.
Çiftçi kökenli olan Sarıbal önerilerini 4 maddede sıraladı:
Bir…
“Çiftçi borçları yeniden yapılandırılmalı.”
İki…
“Girdiler konusunda çiftçi desteklenmeli.”
Üç…
“Ürün alımı garantisi verilmeli ve taban fiyatı ürün ekimlerinden önce açıklanmalı.”
Dört…
“Çiftçiyi üretimde tutmak için ürettiğine de alım garantisi verilmeli.”
Türkiye’nin ilk kadın çiftçisine anma
İnegöllü olan Ayşe Şekibe İnsel aynı zamanda Türkiye’nin ilk kadın çiftçisi olarak tanınıyor. İnegöl’de tarımın gelişmesine öncülük etti, modern tarım için mücadele verdikten sonra 29 Mart 1970’de yaşama gözlerini yumdu.
Dün İnsel’in ölüm yıldönümüydü ve TBMM’de AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Selim Yağcı’nın oluşturduğu 100 Yıllık Vefa hareketi tarafından anıldı.