Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti kurma görevini AK Parti Genel Başkanı olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’na vermesinin üzerinden 25 gün geçti.
Anayasa’ya göre, hükümetin 45 gün içinde kurulması gerekiyor. Sonrasında Cumhurbaşkanı’nın TBMM Başkanı ile görüşerek yeniden seçim kararı alma yetkisi var.
O süreçte de…
Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin yer alacakları bir seçim hükümeti kurulması gerekiyor.
İşte…
Bu sürecin başlaması için 20 gün kaldı. Bir anlamda siyasi partilerin koalisyon hükümeti kurabilmeleri için önlerinde yalnızca 20 günleri var.
Böyle bir ortamda AK Parti ve CHP heyetleri dördüncü kez bir araya geldiler.
İşin ilginç yanı şu:
İki parti koalisyon görüşmesi için buluşmadan önce kulise “görüşmenin tıkandığı” yayıldı. Bundan da şu anlaşılıyor:
İki tarafta da görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağı, dördüncü buluşma daha başlamadan hemen hemen belliydi.
Zaten…
Hem CHP Sözcüsü Haluk Koç’un, hem de AK Parti heyetine başkanlık eden Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in açıklamalarında hafif umutsuzluk izleri vardı.
İki sözcü de…
Son kararı parti genel merkezlerindeki yetkili kurulların vereceğini söylerken, görüşme masasında satranç pozisyonu görüntüsü verdiler.
Çünkü…
İki parti de masadan kalkan olmak istemiyor.
Oysa…
Dün yaptığımız görüşmelerde Ankara’nın artık yeni bir sürece hazırlandığı izlenimi edindik.
O da şu:
Ankara kulisleri yarından itibaren, yani 3 Ağustos Pazartesi gününden itibaren AK Parti ile MHP arasında görüşmelerin başlamasını bekliyor.
Aslında…
Adı konmamış arka kapı diplomasisi ile görüşmeler gayriresmi sürüyor. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başkanlığında bir heyetin MHP ile görüştüğüne Başbakan Ahmet Davutoğlu hafta içinde özel bir vurgu yaptı. Fakat bir partiyle görüşmeler bitmeden diğeriyle başlamak doğru bulunmadığı için resmi olarak dile getirilemiyor.
Yine…
31 Temmuz Cuma günü MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın değerlendirmelerine bu sütunlarda yer verdik:
“En makulü AKP’nin CHP ile koalisyon kurması… Fakat olmazsa ve AKP bize gelirse, bir daha konuşuruz.”
İşte…
Biraz da bu tablo nedeniyle Ankara kulisleri önümüzdeki hafta için ikinci adımın sonucunu bile konuşmaya başladı:
MHP koalisyona girmeyecek. Fakat HDP’nin de yer alacağı seçim hükümetini engellemek için AK Parti azınlık hükümetine destek verecek.
Bunun da tek bir şartı var:
Azınlık hükümeti, seçim hükümeti olacak.
Dün itibariyle Ankara’da konuşulanlar bunlardı.
Bu da siyasi komplo teorisi: Kandil de mi Demirtaş’a karşı?
Geçen yıl… HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olduğunda kimse siyasi çıkış yapacağını beklemiyordu. Enerjisi, gençliği, esprili yaklaşımıyla sempati topladı. Aldığı oylar da HDP’ye barajı aşma umudu verdi.
Sonrasında…
Kobane olayları sırasındaki açıklamaları o sempatiyi sarstı. Fakat 7 Haziran sürecinde Yunanistan’ndaki Aleksis Çipras’a benzetilirken, medyadaki sempatik imajıyla yeniden çıkış yaptı. Batı’daki metropol kentlerin seçmenini etkiledi.
Şimdilerde…
Selahattin Demirtaş büyük bir sıkıntı içinde. Çünkü terör öncelikle onun sorunu haline geldi.
PKK’ya silah bırakma çağrısı yapar gibi, ama teröre net tepki gösteremiyor. Varlığının temel kaynağı Kandil’e karşı sıkışıp kaldı, tutarsızlık sergilemeye başladı.
Galiba…
Kandil ve İmralı ona karşı. Bölge ve Türkiye siyasetinde söz sahibi olabilecek yeni bir lider istenmediği için de terör tırmandırılıyor olabilir.
Çünkü…
Terörü başlatan Kandil, oy verenleri hızla uzaklaştırarak HDP’nin önünü kapatıyor. Demirtaş’sız yeni parti kurulursa hiç şaşırmamak gerekir.
1 gram altın uğruna Orhaneli’nin içme suyu tehdit altında!
Çünkü…
Orhaneli’ne bağlı Akalan ve Söğüt köylerinde iki ayrı sahada altın ve gümüş çıkarılması için ruhsat verildi.
Aslında…
Dağ yöresinden altın ve gümüş çıkarılması, Afrika kadar olmasa da bölgede altın rezervi potansiyeli olması insanın hoşuna bile gidiyor.
Ne var ki…
Mermer ve taş ocaklarının kirlettiği sular nedeniyle eşi görülmemiş bir çevre mücadelesi verip kamuoyu desteğiyle bundan zaferle çıkan Başköy örneği ortadayken, yöreyi daha büyük bir tehlike bekliyor.
Çünkü…
Altın kimyasallarla çıkarılan bir maden. Yoğun su kullanımı gerektiriyor. O kimyasalların karıştığı atık sular da dereler ve göletlere bırakılıyor.
Üstelik…
Yalnızca altın çıkarılması için izin verilen Akalan ve Söğüt köyleri değil, Orhaneli ilçesinin su kaynakları büyük bir tehdit altında.
O nedenle…
Kozağacı’nda, Başköy’de büyük çevre direnişi gösteren dağ yöresini şimdilerde altına karşı büyük bir mücadele bekliyor.
Ancak…
Bu kez dağ yöresi için bir avantaj var. O avantaj da, hiç kuşku yok ki yörenin iki milletvekilinin olması.
Nitekim…
Geçmiş mücadelelerde Dağ-Der Genel Başkanı olarak gövdesini taşın altına koyan, Kozağacı’na karşı çıktığı için iktidar müdahalesi ile başkanlığı kaybeden CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın ilk harekete geçen oldu.
Akalan ve Söğüt köylerinde vatandaşlarla gece yarısı olsa bile görüşen Aydın, sorunu Meclis’e taşıyacağı sözünü verirken köylülerden de “birlik olmalarını” istedi.
Fakat…
Bu sorun yalnızca iki köyle sınırlı değil. Orhaneli’nin de 1 gram altın için içme suyunun feda edilmesine karşı çıkması bu mücadelede çok önemli.
Bodrum artık Arapşükrü ile buram buram Bursa kokuyor
Kıvanç Değişmez’in Yalıkavak’ta açtığı ve Güzin Değişmez’in de şarkılarıyla renk kattığı Arapşükrü Bodrum aynı zamanda Bodrum’a giden Bursalılar için hasret giderme yeri haline geldi.
Arapşükrü ile Bodrum artık buram buram Bursa kokuyor.