Böylece…
Şu anda nabız yoklama düzeyinde kulis çalışması olarak yürütülen koalisyon arayışları için de resmen düğmeye basılacak. Çünkü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti kurma görevini parlamentodan birine verecek.
Konu…
Yani koalisyon hesapları ve getirdiği arayışlar bugüne kadar hep siyaset içinde konuşuldu. Oysa bu tür sıkıntılı konularda bilimsel yorum daha öne çıkıyor.
O nedenle…
Türkiye’nin tanıdığı ve görüşlerini önemsediği Siyaset Sosyoloğu Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay’ı aradık. Eksik olmasın; ne zaman görüşüne ihtiyaç duysak, Ali Yaşar Hoca kırmaz, atlar gazeteye kadar gelir. Bazen de televizyon ekranı ya da telefonun ucunda görüşlerini paylaşır.
“Hocam bu arayışlardan ne çıkar?” diye soruyu en doğal halinde yöneltince Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay da en açık şekilde cevap verdi:
“AK Parti dışındaki siyasi partilerin bu yaklaşımlarıyla koalisyonun kurulma olasılığı çok zayıf.”
Nedenini şöyle açıkladı:
“Koalisyona herkes kendi açısından yaklaşıyor. Herkes ‘Bizim kırmızı çizgilerimiz var’ deyip kendisi dışındaki bütün seçenekleri dışlayan bir tavır gösteriyor.”
Bu noktada…
“Bu durum, biraz da siyasi kültürümüzün özelliğinden geliyor” deyip şunu ekledi:
“Kazanan-kaybeden şeklindeki karşıtlığa çok fazla sıkıştırılmış bir kültür bu. Kazananın tümüyle kazandığı, kaybedenin de tümüyle kaybettiği gibi bir yaklaşım var.”
Ardından…
“Tartışmalara bakıyorum, yüzde 60 ve yüzde 40 bloğu gibi siyasi mantığı çok zorlayan yorumlar yapılıyor” dedi ve çarpıcı bir duruma işaret etti:
“Yüzde 60 denilen bloğu zaten AK Parti dışında seçime giren partilerin tümü oluşturuyor. Yani Meclis’e giren 3 parti bile değil. O nedenle kendi içinde bütünlük yok.”
Yorumu şu:
“Eğer kaybedenin makul bir kazanma ümidi varsa, demokrasiyi o sürdürür, yaşatır. Fakat futbol maçındaki gibi kazandık-kaybettik yaklaşımı demokrasiyi yıpratır. O zaman da sonuç çıkmaz.”
“Havandan su dövülürse seçim olur”
Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay koalisyon arayışlarını değerlendirirken çok da umutlu yaklaşım göstermedi:
“Siyasi partiler arasındaki görüşmelerde havanda su dövülebilir. Öyle olursa da yeniden seçim ihtimali belirebilir. İlk yaklaşımlar bunu gösteriyor.”
Bakışı şu:
“Birinci parti var, ama onun içinde olmadığı koalisyon arayışları görülüyor. Bir yandan CHP-MHP anlaşması dolaylı müzakerede bile olmuyor. Bu konuda en açık parti AK Parti.”
Kaygısı ise şu:
“Bloklaşma sonunda kutuplaşmayı getirir. Bu da olacak şey değil.”
Ali Yaşar Hoca’ya göre partiler şimdi tabanlarını buldu
Seçimin ortaya çıkardığı yeni siyasi tabloyu değerlendiren Siyaset Sosyoloğu Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, seçim sonuçlarına ilişkin bugüne kadar açıklanan görüşlerin tümünden daha farklı bir tespit ortaya koydu.
Söylediği şu:
“Bu seçimden çıkan en önemli sonuç, bana göre siyasi partilerin kendi tabanları üzerine yerleşmeleri oldu.”
Düşüncesini şöyle açtı:
“Toplumun yapısal unsurları farklı partilerdeydiler. Örneğin Aleviler, Kürtler gibi sosyolojik unsurlar başka partilerde temsil ediliyorlardı. Şimdi bir partide toplandılar.”
Şunu ekledi:
“Toplandıkları parti HDP oldu ve barajı aştı.”
Üzerinde durduğu şu:
“HDP bu seçimde yüzde 13 oy aldı. Fakat emanet oylar gerçeğini kabul etmelerinde olduğu gibi, gerçek tabanı yüzde 10 ya da 11. Oyların bir kısmının CHP’den gittiği biliniyor.”
Sözün burasında…
Yine farklı bir siyaset sosylolojisi değerlendirmesi yaptı:
“Aslında, CHP bile bile lades dedi. Bir partinin barajı aşması için böyle bir imkan sağlamanın uygun olacağını düşündü ve kendinden oy gitmesine ses çıkarmadı. Bu bir demokratik tutum.”
Devam etti:
“Hiçbir siyasi parti, demokratik yarış içindeyken kendinden oy kapabilecek partiyi böyle desteklemez. CHP bunu yaptı.”
Düşüncesi şu:
“CHP bir anlamda parlamenter sistem içinde bir partiye temsil imkanı tanıdı. Bu da demokrasinin yerleşmesi ve gelişmesi açısından olumlu.”
Şunu ekledi:
“CHP’nin yaptığı olumlu, ama gerisi HDP’nin sorumluluğu.”
Ardından…
Türkiye’de sosyal demokrat oyların zaten yüzde 30’lar civarında olduğunu, ancak HDP’ye giden oylar nedeniyle CHP’nin gerilediğini, AK Parti’nin 13 yıllık bir iktidarın yol açtığı olumsuzluklara karşın aldığı yüzde 41 oyun çok önemli olduğunu, MHP’nin de kendi tabanına ulaştığını vurgulayıp şu yorumu yaptı:
“Bu seçimle birlikte Türkiye’deki siyasi partilerin şablonları oluştu ve her parti kendi tabanına oturdu. Bundan sonraki seçimlerde işte bu taban ve siyasal şablona göre birbirleriyle yarışacaklar.”
Ankara’da devlet, Isparta’da millet uğurladı, anısı bizde kaldı
Isparta İslamköy’de çoban olarak atıldığı yaşamda , cumhuriyet rejiminin en büyük özelliği sayesinde 7 kez Başbakanlık koltuğuna oturan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i halk büyük bir sevgiyle ebediyete uğurladı.
Demirel için Ankara’da devlet uğurlaması yapıldı, ama halk da Kocatepe Camii’ini doldurarak sahip çıktığını gösterdi. Isparta’da ise tam anlamıyla millet uğurlaması oldu.
Bu arada…
2 kez darbe, 1 kez de muhtıra gördüğü askerlerin omuzlarında son yolculuğuna çıkması da cenaze törenini daha anlamlı hale getirdi.
Olay Televizyonu’nun özel yayınında Olay TV Haber Müdürü Esat Kaplan’ın sorusu üzerine anlatmıştık.
Demirel’in fotoğrafını ilk kez 1977 Adalet Partisi Bursa İl Kongresi’nde çektik. Sayısız mitingini izledik Bursa ve Ankara’da basın toplantılarına katıldık.
İlk röportajımızı yasaklı olduğu dönemde yaptık.
1983 ya da 1984 yılının yağmurlu bir yaz sabahı, Kurşunlu’da Cavit Çağlar’ın evinde, o zaman çalıştığımız Hakimiyet Gazetesi adına mesajlarını aldık, ama adını Bir Bilen olarak yazabildik.
Sonra 2 kez Başbakanlık’ta, 1 kez de Çankaya Köşkü’nde sohbetlerinde bulunduk. Başbakanlık’ta armağan ettiği ve kadranında imzası olan saat bizim için en değerli anı olarak kaldı.