Yaşamını… Cavit Çağlar: Fırtınalı Bir Yaşamöyküsü adıyla Gazeteci Hulusi Turgut büyüğümüz kitaplaştırdı. 751 sayfalık kitap, yakın siyasi ve diplomatik tarihimize de ışık tutuyor.
Kitabın…
Yayınlandığı günden bu yana çeşitli televizyon kanallarına konuk olan Çağlar, katıldığı toplantılarda da anılarını paylaşıyor, röportajlar veriyor.
Son röportajı…
Örneğin…
Rus uçağının düşürülmesiyle yaşanan, Türkiye ve Rusya’yı savaşın eşiğine getiren krizin çözülmesinde çok önemli rol üstlenen Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar, bir başka krize ilişkin düşüncesini de ilk kez röportajda açıkladı.
Çamlıbel’in sorusu şu:
“Rusya ile Türkiye arasındaki en büyük diplomatik krizde başrol oynamış bir siyasetçi olarak S-400’ler konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye parasını verdi, getirdi ama kullanamıyor. Bu nedenle de ABD’nin türlü yaptırımına maruz kalıyor. Ne olacak sizce?”
Cevap net:
“Ben olsam S-400’leri satarım.”
Ardından…
“Müşterisi var, hazır” diyen Çağlar, sistemi Pakistan’ın, Hindistan’ın alabileceğini söylüyor. “Buna Putin izin verir mi?” sorusuna “Konuşacaksın” cevabı verip, yaşanan krize dikkat çekiyor:
“F-16’ları niye vermiyorlar? S-400 yüzünden vermiyorlar. Biz ikincisini, üçüncüsünü de alacaktık veya burada yapılacaktı. Yapamıyorsun. Burada bir çıkış yolu bulacaksın.”
Şu yolu gösteriyor:
“Rusya’yla çok iyi diyaloğumuz var. Yapılacak olan şey, en kısa zamanda oturup anlaşmak. ‘Ben NATO ülkesiyim, Kurallara göre bunu NATO’ya karşı kullanamıyoruz. Sağol, teşekkür ederiz. Ben kullanamıyorum. Bunu elden çıkarmam lazım’ diyeceğiz. Anlaşılır bunda da.”
Bu noktada…
“Böyle bir karar verilse, Putin’i ikna etmek için yeni rol üstlenmek ister misiniz?” diye soran Çamlıbel’e şu cevabı veriyor:
“Ben değil, devlet yapacak onu. Bu, tamamen devleti yönetenlerin yapacağı bir şey. Ben vatandaş Cavit Çağlar olarak ‘Bundan kurtulalım’ diyorum.”
Ardından…
“Bunu yaparsan F-16’ları da alırsın, F-35’leri de” deyip gerekçeyi söylüyor:
“Amerika’yla uzlaşmamız lazım. Amerika, ‘Bunu istemiyorum arkadaş’ diyor. NATO’dan çıkamayız. Diyalogla bu işi çözeriz. Rusya bu konularda bizi mazur görür.”
Röportajda… Karabağ’ın işgaliyle Ermenistan sınır kapısının kapatılmasını anımsatan Gazeteci Cansu Çamlıbel’e, Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar şu cevabı veriyor:
“Ermenistan sınır kapısının kapatılması kararını Bakanlar Kurulu benim önerimle aldı.”
Şunu vurguluyor:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Asya açılımı aslında Turgut Özal’la başladı, ama Süleyman Demirel dönemi bir milattır. Biz uçurduk Orta Asya ile ilişkileri.”
Başkanlık uymadı, parlamenter sisteme dönüş şansını Tayyip Bey kullanır
T24’teki röportajda… Gazeteci Cansu Çamlıbel güncel siyasetteki gelişmeleri anımsatıp Cavit Çağlar’a şunu soruyor:
“Türkiye siyasetinde yakın dönemde parlamenter sisteme dönüşle ilgili ciddi pazarlık yaşanacağını düşünüyor musunuz?”
Bu soruya…
“Fransa’daki yarı başkanlık gibi olmalı. Cumhurbaşkanı’nın bazı yetki ve yaptırımları olmalı, yetkilerin hepsi Başbakan’da olmamalı. Parlamenter sistemin millet iradesini daha çok yerine getireceğini düşünüyorum.”
Şunun altını çiziyor:
“Tayyip Bey 22 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Çok şey gördü, büyük tecrübe sahibi.”
Ardından…
“Tayyip Bey doğru bir yerde şu anda. Muhalefetle diyalog kurması çok önemli. Beraber çıkış yolu bulacaklar” deyip şunu da ekliyor:
“Başkanlık sistemi tam yürümüyor. Oturmadı Türkiye’ye.”
Enflasyon dizginlenemezse yeni yılda seçim olur!
Gerçek olan şu…
Vatandaşın geçim sıkıntısı siyaseti de, seçimi de etkiliyor.
Deneyimli siyasetçi, Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar da soru üzerine Gazeteci Cansu Çamlıbel’e şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Şu an Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi.
Enflasyonu 5-6 ay içinde dizginleyemezlerse bir yıla kalmaz erken seçim olur.
Yaza da kalmaz, yeni yılda seçim olur.”
Çağlar anlattı: Amerika, Fener Rum Patriği için Türk kimliği istedi
“İkinci dünya Savaşı bitince, İstanbul’daki Fener Rum Patriği Maksimus’un Rusya yanlısı olduğu dedikodusu yayılıyor. 1 Kasım 1948’de yapılan patrik seçiminde ikisi Türkiye Rumlarından 3 aday vardı.”
İşte…
O seçimin üçüncü adayı olan New York Metropolü Athenagoras’ı kimsenin tanımadığını, fakat sandıktan çıktığını anımsatıp devam ediyor:
“Athenagoras 26 Ocak 1949’da ABD Başkanı Truman’ın uçağıyla geldiğinde İhsan Sabri Çağlayangil Emniyet Genel Müdür Yardımcısı. Genel Müdür çağırıp ‘İçişleri Bakanlığı’na gidip Genel Sekreter’in söylediklerini aynen yapacaksın, Bakanı’mızın emri’ diyor.”
O gün…
New York Metropoliti Athenagoras için Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı gerektiği söyleniyor. Türk uyruğu olup olmadığı, Türkçe bilip bilmediğini soran Çağlayangil’e de, “Bu iş olacak” dendiğini aktarıyor.
Bunun da…
“Patrikhane’nin Rusya’nın etkisine girmesini istemeyen Amerika’nın talebi” olduğunu ekliyor.
Gazeteci Cansu Çamlıbel… Röportaj sırasında, İhsan Sabri Çağlayangil’le ilişkilerini sorunca Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar şunları söylüyor:
“İhsan Sabri Bey sinirleri alınmış bir insandı.
Hep çözüm odaklıydı.
Hiç unutmadığım sözlerinden biri, ‘Meseleleri mesele etmezsen mesele kalmaz’ sözüdür.
Bu sözü Demirel de kullanmıştır, ama asıl İhsan Sabri Bey’indir.”