Diyarbakır’da, 6-7 Ekim 2014’te Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle gerçekleştirilen izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’un öldürülmesiyle ilgili 19’u tutuklu 41 kişinin yargılanmasına devam edildi.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine alınan davanın on beşinci duruşmasına, tutuklu sanıklar Mahsun Kurt, Mehmet Çağlar, Resul Savur, Abdurrahman Turan, Ahmet Turan, Ali Karakurt, Ali Güler, Hasan Uyanık, Abdurrahim Pamuk, Remzi Özşan, Sedat Çoban, Ahmet Taylan, Mecnun Akkoyun, Mehmet Şah Yüce, Erkan Balaban, Uğur Doğanay ile Ümit Doğanay ile şikayetçi aileler ve tarafların avukatları katıldı.
Olaya ilişkin yeni görüntüler olduğunu söyleyen tutuklu sanık Ali Güler, görüntülerin incelenmesinin talep ederek, “Olayla alakam yoktur, ben de katılan aileler gibi sanıkların belirlenmesini istiyorum. İki yıldır tutukluyum ve beraatımı istiyorum.” dedi.
Tercüman aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanıklardan Ahmet Turan, tanık ya da gizli tanıkların kendisini teşhis etmediğini öne sürerek, “Yusuf, beni tanımadan ismimi vermiştir. Daha önceki mahkeme başkanı beni sorduğunda kesinlikle orada olduğumu söylemiş ama beni burada tanımadı. Olayla alakam yoktur, mağdurum ve beraatımı istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Sedat Çoban da önceki beyanlarında belirttiği teşhislerle ilgili ilk beyanının yalan olduğunu savunarak, “Önceki beyanlarımda belirttiğim gibi benim teşhislerle ilgili ilk beyanlarım yalandır. O beyanımdan dolayı diğer sanıklar cezaevinde tutukludur. Vicdan azabı çekiyorum.” diye konuştu.
Davaya ilişkin yeni görüntüleri kendisinin de izlediğini belirten sanıklardan Abdurrahman Turan, “Yeni görüntüleri ben de izledim. O görüntülerin istenerek bilirkişiye gönderilmesini talep ediyorum. Olaylarla ilgim yok, maddi manevi zor duruma girdim. Hiçbir örgütle bağlantım yok, tahliyemi istiyorum.” dedi.
Tutuklu sanık Mecnun Akkoyun da savunmasında, “Türk devletini de adaletini de tanımıyorum. Bağımsız yargılamayacağınız için mahkemenizi de tanımıyorum. Türk devleti, bizim eş genel başkanlarımızı tutukladı.” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hüsamettin Okçu, Akkoyun’a konuşmasının savunması ile sınırlı olması konusunda ihtarda bulundu.
Sanık Akkoyun, savunmasıyla ilgili olmayan konuşması üzerine salondan çıkartıldı.
“Demirtaş, Yüksekdağ ve Kışanak da davaya dahil edilsin”
Maktullerden Ahmet Dakak’ın babası Öztekin Dakak, 6-7 Ekim 2014’teki olayların azmettiricisinin Selahattin Demirtaş olduğunu ileri sürerek, davaya katılması gerektiğini belirtti.
Maktullerden Yasin Börü’nün babası Fikret Börü de “Olaylara katılımı teşvik eden ve başka suçtan tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve her kim varsa hepsinden şikayetçiyim ve mahkemeye çıkarılmalarını istiyorum.” dedi.
Maktul Hasan Gökguz’un babası Mehmet Gökguz, “Olayın azmettiricisi olduğunu düşündüğüm Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ (HDP Eş Genel Başkanı), Gültan Kışanak (eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı) ve diğer azmettiricilerin belirlenerek davaya dahil edilmelerini istiyorum.” diye konuştu.
Maktul Hasan Gökguz’un annesi Mehitap Gökguz, “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer sanıklardan şikayetçiyim ve en ağır ceza almalarını talep ediyorum.” dedi.
Müşteki avukatlarından Hasan Boztaş, olaylara ilişkin görüntülerin temin edilerek incelenmesini, mazeret bildirmeyerek duruşmalara katılmayan sanık Ahmet Dikici hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti.
Haklarındaki yakalama kararı infaz edilmeyen firari sanıklar hakkında Adalet Bakanlığı ve Interpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkarılmasını talep eden avukat Boztaş, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını, tutuksuz sanıkların da tutuklanmasını istedi.
Bazı sanıkların dosya kapsamından çıkarak “olayı sulandırmaya” çalıştıklarını ileri süren müşteki avukatlarından Murat Sadak, “Sanıklar ‘Kürt’üm’ diyerek olayı siyasallaştırmaya çalışıyorlar. Başta Yasin Börü ve diğer öldürülenler olmak üzere çoğunluğun Kürt olduğunu hatırlatmak isterim. Olayın Türklük ya da Kürtlük ile alakası yoktur, vahşice bir katliam yaşanmıştır.” diye konuştu.
Davanın müdahillerinden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı, sanıkların cezalandırılmasını talep etti.
Cumhuriyet savcısı Ayhan Çelik, dosya görüntüleri istenilerek dosyaya konulmasını talep ederek, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesini istedi.
Ara karar
Beyanların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, müzakereye çekildi ve sonrasında ara kararları açıkladı.
Buna göre, dava ile ilgili yeni görüntüler için talepte bulunulmasına, tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına, yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanmalarının devamına ve sanık avukatlarının talep ettiği bilirkişilerin kabulüne, eksik hususlarının giderilmesine karar verildi.
Duruşmayı, AK Parti İstanbul Milletvekil Ravza Kavakçı Kan ile HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz da izledi.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları basın açıklaması
Duruşma öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan AK Parti Genel Merkezi Kadın Kolları üyeleri adına açıklamayı Seçim İşleri Başkanı Zeynep Gül Yılmaz yaptı.
Börü ve arkadaşlarının öldürülmesindeki amacın “Türkiye’nin birlik ortamını bozmak’ olduğunu belirten Yılmaz, “Yıllardan beri aynı zihniyet anaların ciğerlerini dağlamış, feryatları duymazdan gelmiştir.” dedi.
Olayların ve yaşanan ölümlerin sorumlularının HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Bu olayların ve katliamların asıl suçlusu, bu insanları provoke ederek, süresiz eylem çağrısı yaparak, organize bir şekilde sokağa döken HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’dır. 6-8 Ekim olaylarını başlatan çağrı, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın başkanlığında toplanan HDP Parti Meclisi tarafından yapılmıştır.”
HDP’nin terör örgütü PKK ile arasına sınır koyamadığını bildiren Yılmaz, Demirtaş ve Yüksekdağ’ı PKK sözcülüğü yapmakla suçladı. Yılmaz, şunları kaydetti:
“Kamuoyunda ve özellikle seçimler sırasında, sürekli olarak barış, kardeşlik, demokrasi ve insan haklarından bahseden, kendileri gibi düşünmeyen herkesi faşistlikle suçlayan HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın, terör örgütünün çığırtkanlığını yapmaktan başka bir tavırları kamuoyuna yansımamıştır.
Gerek sosyal medyadan yazılı, gerekse medya ve meydanlarda şifahi olarak, terör örgütü PKK’nın sözcülüğünü yapmışlardır. Bu olayların arifesinde de halkı sokağa çıkmaya çağırmaları bu katliamlara sebep olmuş, başta yaşama hakkı olmak üzere, insanların tüm haklarını elinden almıştır. Yeni Yasin Börü vakalarının yaşanmaması için azmettiriciler hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılarak, hak ettikleri cezalara çarptırılmaları gerekmektedir.”
İddianame
İddianamede Yusuf Er, Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’un 7 Ekim 2014’te, Diyarbakır’da terör örgütü PKK/KCK mensuplarınca, “DEAŞ üyesi oldukları” iddiasıyla saldırıya uğradığı belirtiliyor.
Maktuller ile olayda yaralanan Er’in, saldırı üzerine Bağlar semtinde bir daireye sığındıkları, eylemi gerçekleştiren grubun binanın çevresini sardığı ve bu kişileri aramaya başladığı aktarılan iddianamede, eylemcilerin, Er ile maktullerin 5 numaralı dairede olduğunu anlamaları üzerine bir kişinin mutfak balkonundan daireye girdiği ve içeridekilere silahla ateş etmeye başladığı kaydediliyor.
Silahlı kişinin kapıyı açarak, grubun diğer üyelerini de eve aldığı, eylemcilerin ikametgaha sığınanları linç ederek, ateşli ve delici silahlarla yaralayıp üçüncü kattaki camdan aşağı attıkları, birini de sürükleyerek binadan dışarı çıkardıkları anlatılan iddianamede, aşağı atılan ve can çekişen maktullere sopa, taş ve tekmeyle saldırıya devam edildiği aktarılıyor.
Olayda Er dışındakilerin öldüğü, ikametgahın tuvaletine sığınan ve bir süre fark edilmeyen Er’in daha sonra bulunduğu, darbedilerek ve kesici aletle yaralanarak buradan çıkarıldığı ancak Er’in, sanıkların elinden kaçmayı başardığı ve 500 metre kadar gittikten sonra bayıldığı da iddianamede yer alıyor.
Sanıkların, dört maktulü “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan dörder, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan birer olmak üzere, beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.
İddianamede sanıkların, Er’in yaralanmasına ilişkin de ayrıca cezalandırılmaları talep ediliyor.
Birleşen davalar
Olaylara ilişkin yaşı 18’den küçük, suça sürüklenen 7 çocuk hakkında Diyarbakır’da açılan ve daha sonra Ankara’ya gönderilen davalar da Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmişti.
Kararın ardından dosyada sanık sayısı 41’e yükselmişti.