İstanbul’da 2012 yılında boşanan çift, mal paylaşımı konusunda anlaşmazlığa düştü.
Boşandığı eşine dava açan kadın, evliyken aldıkları ev için, kendisine düğün ve nişanda takılan 25 bin lira değerindeki ziynet eşyasının da kullanıldığını savunarak, bunların karşılığının o günkü değerinden yasal faiziyle kendisine ödenmesini istedi.
Davalı koca ise ziynet eşyasının “hayal ürünü” olduğunu, ev alınırken ödedikleri 76 bin liranın 30 bin liralık kısmının piyangodan çıkan parayla karşılandığını, piyangonun da kişisel malı olduğunu savundu.
“Piyangodan çıkan paranın kullanıldığına ilişkin delil yok”
Mahkeme, piyangodan para çıktığına ilişkin davalının iddiasından başka delil olmadığı gerekçesiyle davacı kadının ziynete yönelik talebinin 5 bin 680 lirasını değer artış payı ve 37 bin 390 lirasını ise katılma alacağı olarak kabul ederek toplam 43 bin liranın kadına verilmesine hükmetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını onadı ancak mahkemenin piyangodan para çıktığına ilişkin davalının iddiasından başka delil olmadığı yönündeki gerekçesini yerinde bulmadı.
Davalı kocanın, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nden aldığı belgeyi ibraz ettiği, ayrıca bazı tanıkların davaya konu evin alımında piyango biletine isabet eden ikramiyenin de kullanıldığını söylediği vurgulanan kararda, Milli Piyango biletine çıkan ikramiyenin edinilmiş mal sayılıp sayılamayacağı konusunda yasada açıklık bulunmadığı belirtildi.
Şans oyunları ve yarışma programlarından kazanılan ikramiyelerin hangi mal grubuna ait olacağı konusunda Türk doktrininde görüş ayrılıkları bulunduğu ifade edilen kararda, kazanılan ikramiyeyi kişisel mal kabul edenlerle ortak mal kabul eden hukukçuların görüşlerine yer verildi.
Kararda, bu malların hangi mal grubuna ait olduğunun belirlenebilmesinin bu oyunlara katılmak için ödenen paranın çıkan ikramiyenin karşılığı olarak kabul edilip edilemeyeceği ya da ikramiyenin ikame değer olarak sayılıp sayılamayacağı hususlarındaki değerlendirmeye veya ispata bağlı olduğu bildirildi.
Milli Piyango bileti satın almak için verilen meblağın kazanılan ikramiyeye göre çok düşük de olsa sonuçta bir karşılık olduğu belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Burada önemli olan ekonomik karşılık değil, hukuki karşılıktır. Yani, bir malın ivazlı sayılabilmesi için, edimler arasında ekonomik anlamda bir dengenin olması zorunlu olmayıp, hukuki anlamda bir karşılık ilişkisinin olması yeterlidir. Evlilik eğer bir hayat ortaklığı, bir kader birliği olarak görülüyorsa iyi günde, kötü günde, yoksullukta, zenginlikte sonuç itibarıyla kaynağı şans olsa bile bir karşılık varsa ve o karşılık edinilmiş mallardan sağlanmışsa bu, edinilmiş mal sayılmalıdır. Karşılıklı fedakarlık, sevgi ve saygı üzerine kurulu evlilik birliğinin amacı gereği de piyango biletinin alımı için harcanan para edinilmiş maldan karşılanmışsa çıkan ve onun yerine geçen ikame değer sayılan paranın da edinilmiş mal sayılması gerekir.”
Şans oyunları için verilen karşılığın hangi mal grubundan karşılandığını ispatlamanın zor olduğu ancak aksi kanıtlanmadığı takdirde bedelinin edinilmiş maldan karşılandığının kabul edilmesi gerektiği vurgulanan kararda, şunlar kaydedildi:
“Eşlerin mevcut ekonomik durumu açısından önemli sayılabilecek veya yatırım olarak değerlendirilebilecek harcamalar dışında yapılan günlük harcamaların edinilmiş mal grubundan yapıldığının kabulü hayatın olağan akışına uygundur. Örneğin, ev, araba veya şirket hissesi alımında kişisel mal grubuna ait değerlerin de kullanılması hayatın olağan akışına uyun düşmektedir. Bu açıklamalardan hareketle bedel karşılığı oynanan şans oyunlarından kazanılan ikramiyeler edinilmiş mal grubuna dahildir. Yeter ki katılım bedelinin kişisel mallardan sağlandığı açıkça ispatlanmış olmasın.”