63. Hükümette Kültür ve Turizm Bakanı olan Topçu, Nevşehir Dernekler Federasyonunda düzenlenen toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın kendisine, Başdanışman olduğunu ilettiğini belirterek, “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına Sayın Cumhurbaşkanımız bizi lütfetmişler” dedi.
Topçu, “Milletin başı, yüzde 52 ile seçilmiş, demokrasi tarihimizde benzeri yok. Birileri zaten bunu bildiği için hazmedemiyor. Bizim demokrasi tarihimizde milletin doğrudan oyuyla ve bu kadar oranla seçilmiş bir başka cumhurun başı yok. Tabi böyle bir cumhurun başının bize, devlete, millete hizmette, kendi yanında bizim tecrübelerimizden istifade etmeyi uygun görmesi, bizim için şeref. Devlet bize görev verir, ‘başüstüne’ deriz” değerlendirmesinde bulundu.
Irak-Suriye meselesi, terör, başkanlık sistemi ve yeni anayasa konularına ilişkin açıklamalar da yapan YalçınTopçu, PKK terör örgütünün iki kutuplu olarak ele alınması ve buna göre mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, “İhanetin bir ucu içeride, bir ucu dışarıda” dedi.
“Başkanlık sistemi Türkiye için elzemdir ve şarttır”
Topçu, “Bölücü terör meselesi, Kürt, Türkmen savaşı değildir. 5 milyon hane birbirine kız almış, kız vermiş. Bin yıllık birlikteliğimizi koyalım bir tarafa, 5 milyon hane dayı olmuş, yeğen olmuş. Onun için bu savaşın adı Kürt, Türkmen savaşı değil. Bu savaşın adı bölücü terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti milletinin bir tamamının ve onun arkasındaki 72 düvele karşı verdiği savaştır. Yani hendeklerde sizin karşınızda 72 düvel var” diye konuştu.
“Başkanlık sistemi gelince ülke bölünecek” iddialarına değinen Topçu, milletin bu ülkeyi bölmeye çalışanların başına gök kubbeyi indireceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ne bölmesi? Bunu söylerken hiç mi sıkılmazsınız siz? Üniter birliği, yapıyı, muhafaza eden bir sistem olduğunu zaten bunu savunan en bir numara söylüyor. Bunlar terk edilir ve inşallah başkanlık sisteminin, dediğim gibi model ülkelerde nasıl olduğu bize göre bir başkanlığın nasıl olacağı tartışılır, bunlar konuşulur. Dünyanın geldiği konjonktürde, Türkiye’nin geldiği bu noktada üniter yapıyı muhafaza edecek, yasamayı, yürütmeyi yargıyı ayrı ayrı kendi alanlarında güçlü kılacak, bir başkanlık sistemi Türkiye için elzemdir ve şarttır. Yeni anayasa da bununla ilişkilidir.”