Olay Gazetesi Bursa

Uzmanlar inatçı insanların daha uzun ve mutlu yaşadığını saptadı!

Yeni bir araştırmaya göre pozitif olmak kadar inatçı olmak da insan ömrünü uzatıyor.

Araştırmacılar, 90 ile 101 yaşları arasındaki İtalyan bir ekibin zihinsel ve fiziksel sağlık düzeylerini inceledi ve aralarında çok sayıda ortak psikolojik özellik bulunduğunu keşfetti.

Araştırma ‘International Psychogeriatrics’de yayınlandı ve katılımcıların daha genç aile üyeleriyle karşılaştırıldığında zihinsel olarak daha fazla refaha sahip oldukları sonucuna vardı. Araştırmacılar bunun onların ömürlerini uzattığını öne sürdüler.

California San Diego Üniversitesi’nden ve La Sapienza Üniversitesi’nden araştırmacılar güney İtalya’nın uzak köylerinde yaşayan 29 katılımcıyı inceledi.

Bir dizi görüşme ve test yoluyla katılımcıların zihinsel ve fiziksel sağlığını değerlendirdiler.

Karşılaştırma amacıyla, bilim insanları aynı zamanda yaşlı yakınlarının karakterlerini ve yaşam biçimlerini tanımlamaları istenen gençlerin, aile üyeleri için de aynı testleri uyguladılar.


 

Yaşlı katılımcılar yalnız pozitif olmalarıyla değil, aynı zamanda birçok inatçı kişilik özelliklerini paylaştılar. Bilim adamları inatçı olmalarının faydasının diğer insanların ne düşündüklerini daha az umursadıkları olduğunu saptadı ve bu yüzden daha kaygısız bir hayata sahip olduklarını ileri sürdü.

Yaşlı katılımcılar arasında bir diğer ortak özellik, kırsal bir kesimde yaşam sürme tutkusuydu.


 

Bu çalışmanın baş yazarı ve UC San Diego’daki psikiyatri ve sinir bilimleri profesörü Dilip V. Jeste’nin söylediği gibi:

“Yaşlı yetişkinler üzerinde çok sayıda çalışma yapılmış, ancak zihinsel sağlık ya da kişiliklerinden ziyade genetik üzerine odaklanıyorlar. Çalışmamızda ortaya çıkan ana temalar daha sağlıklı bir zihne sahip olmanın ön koşulları gibi görünüyor. Bunlar pozitiflik, iş ahlakı, inanç ve aile, din, toprak ile güçlü bir bağ.”

İnsan yaşlandıkça genelde daha inatçı, daha kendini dinleyen, kendine bakan, yaşlanmayı kabul etmeden cesurca kararlarının arkasında duran biri haline geliyor. Bakıldığı zaman bu aslında gençken, dinamikken hayattan zevk almamız için yapmamız gereken şeyler gibi görünüyor.

Yaşlanmak beraberinde ölüm korkusunu da getiriyor. Bu korku, insana yaşlanmayı kabul ettirmeyen bir düşünce ve bununla birlikte birçok yaşlı da daha genç kalmanın yollarını arıyor.

Yaşlı insanlar bu dönemde gençken kendilerini yıpratan düşünceler ve hayat tarzından kaçınmaya başlıyorlar. Kendi istedikleri gibi hayatlarını yaşamayı seçiyorlar ve kimsenin kendileri hakkında ne düşündüğünü umursamadan kendi yollarında ilerlemeyi seçiyorlar. Yani hayatlarının kıymetini daha iyi anlıyorlar.

Gençken bunu anlamak zor olsa bile birçok insan birkaç dakikalığına 60 yaşında olduğunu hayal ettiğinde, şuan dert ettiği şeyler için ileride pişman olacağını düşünüyor.

Uzmanlar da yaşlıların yaşam felsefesini uygulayarak, daha mutlu ve uzun bir yaşam sürebileceğimizi iddia ediyor.