Ailelere özellikle ilkokulu başlayacak çocuklarda oluşabilecek okul fobisi konusunda sabırlı olmalarını öneren Aktaş, ders çalışma konusunda da ailelerden beklentilerini çocuğun düzeyine göre belirlemelerini önerdi.
Kreş ve anaokulu eğitimi alan çocuklar için okula uyumun çok daha kolay olduğunu fakat ilkokul döneminin çocuğun hayatın gerçek beklenti ve kuralları ile karşılaştığı dönem olduğu için zorlanıldığını belirten Denizli Devlet Hastanesi çocuk psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Aktaş Terzioğlu, çocuğun kuralları olan bir ortama geçişte zorluklarla karşılaşabileceğini söyledi. Çocuklardaki okul kaygısında yüzde 5’lik bir oranın uzman desteği gerektirdiğini belirten Dr. Aktaş, şöyle devam etti:
“Okullar açıldığında bazı çocuklar okula gitmek istemeyecek bazı çocuklar anneleri de onlarla kalsın isteyecek, ağlayacaklardır. Okul korkusu ya da ayrılma kaygısı olarak tanımladığımız bu durum ders başarısını etkileyen bir sorundur. Özellikle de çocuğun tüm gereksinimlerini karşılayan aşırı kaygılı, bağımsızlığını desteklemeyen ebeveyn tutumlarında, okula gitme gibi bir ayrılık hem ebeveynde hem de çocukta bir kaygı doğurmaktadır. Okula gitmek istememe ve okuldan kaçma, okul korkusu dışında psikoz, depresyon, davranış bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu olan çocuklarda da görülebilmektedir, bu nedenle ayırıcı tanı önemlidir.”
Dr. Merve Aktaş Terzioğlu, bazı çocukların takvim yaşı tutmasına rağmen nörolojik ve ruhsal olarak okula başlamaya hazır olmayabileceğini, bazı çocukların ise, ruhsal ve fiziksel olarak hazır olmalarına karşın, evde hiç kural ve sınır konulmaması nedeni ile okulda uyum sorunları ile karşılaşabileceklerini hatırlattı. Dr. Terzioğlu, bunun yanı sıra çocukta yazı yazma isteksizliği, harfleri ters yazma, harf karıştırma, okuma yazmayı öğrenmekte gecikme gibi yakınmalar gözlenebileceğini vurguladı.
‘AİLENİN GÖREVİ UYGUN ORTAMI HAZIRLAMAK, KARARLI OLMAK’
Çocuk psikiyatri uzmanı Dr. Merve Aktaş Terzioğlu, ebeveynler ile çocuk arasındaki gerginlik nedeninin sıklıkla ders çalışmadan kaynaklandığını vurgulayarak, ailelere çocuğun kapasitesinin üzerinde beklenti oluşturmamaları önerisinde bulundu. Terzioğlu, şöyle konuştu:
“Ailelere göre çocuklar yeterince ders çalışmazken, çocuklar ise ailelerinin kendilerini anlamadıklarından yakınır. Bu noktada ders çalışmasını engelleyecek bir durum olup olmadığına bakılmalıdır. Dikkat eksikliği, öğrenme bozuklukları, akran sorunları, depresyon ve anksiyete bozukluğu, davranım sorunları gözden kaçmamalıdır. Bazen de ailenin beklentisi çocuğun kapasitesinin ve yeteneklerinin üstünde olabilir, bu durumda ise beklentileri çocuğun düzeyine göre ayarlamak gerekmektedir. Ebeveyn kendi tutumlarını gözden geçirmelidir. Ailenin görevi uygun ortamı hazırlamak, kararlı olmak ve çocuğu kontrol etmektir. Ebeveynler hiçbir zaman ders çalışma ve ödev yapma konularında tüm sorumluluğu üzerine almamalıdırlar. Eğer çocuk yerine bu görev üstlenilirse, çocuğa göre ders çalışmak ailesi için yapması gereken bir sorumluluk gibi algılanmaktadır. Bu durumda sıklıkla çocuk ders çalışmayı aileye karşı kullanmaya başlamaktadır. Evde her birey üzerine düşeni yapar, sorunlar zamanında uygun yollar ile çözülürse ders çalışmak evde kabus olmaktan çıkar.”