Kaan, mevcut ekonomik sistemin bütün piyasa aktörleri üzerinde ‘faizsiz bir ekonomi mümkün değil’ algısı oluşturduğunu vurguladı. ”Ancak biliyoruz ki faiz olmazsa olmaz bir koşul değil” ifadelerini kullanan Kaan şöyle devam etti: ”Kendi firmam olarak da söyleyeyim; ilk 500 firmanın içindeyiz ama biz krediyle çalışmıyoruz. Bugün piyasadaki tüm aktörler ‘Kredisiz bir hayat düşünülemez ve kredisiz büyüme olmaz’ tarzında yaklaşım içinde. Faizle dönen bir ekonomide rant ekonomisi vardır. Faizin olduğu bir sistemde her zaman sömürü vardır. Faizsiz bir ekonomide ise kar ekonomisi söz konusudur ve siz kar odaklı işlem yapmak durumundasınızdır. Yani ranttan ziyade karı hedefleyerek çalışmalısınız. Bu nedenle de kendinize bir öz kaynak ekonomisi tesis etmek durumundasınız. Bizim genel felsefemiz şu; bireyin kalkınmasından ziyade toplumun kalkınmasını önemseriz. Bizim savunduğumuz sistem üretimden sağlanan gelirin yani karın adil bir şekilde bölüşümünü ifade eder.”
YATIRIM DIŞI FAZLA ESASI
Kaan, maliye politikasındaki ‘faiz dışı fazla’ algısının da yine faizi beslediğini savunarak, bunun ‘yatırım dışı fazla’ esasına çevrilmesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye’nin nüfusunun her yıl ortalama 1 milyon 200 bin arttığını ancak hala asgari stok seviyesinin bile belli olmadığını anlatan Kaan, ”Üretim yeterli olmadığı takdirde enflasyon oluyor. Fazla üretim olduğu zaman enflasyon olmaz, fiyatlar aşağıda kalır. Enflasyonun yüksek olması faizi de besliyor. Onun için diyoruz ki ‘yatırım dışı fazla’ esasına geçelim” görüşlerini aktardı. MÜSİAD olarak bu konuyla ilgili ‘ticari inovasyon’ diye yeni bir başlık açtıklarının altını çizen Kaan, burada sermaye piyasasına yatırım fonlarından başlayarak aynı zamanda üretim ekonomisini de besleyecek yeni modeller önereceklerini ifade etti. Kaan, ”Kar odaklı ve üretimi besleyen faizsiz çözüm ve faizsiz modellerin nasıl oluşturulabileceğinin çalışmalarını yapıyoruz. Önümüzdeki süreçte yeni bir alternatif model ortaya koyacağız” dedi.