Oran, yazılı açıklamasında, yıllar önce siyasete girerken tek bir hedefle yola çıktığını, onun da “lider sultasına dayalı mevcut siyaset sistemini yıkıp, katılımcı, çoğulcu ve evrensel demokrasi ilkelerine dayalı yeni bir siyaset anlayışı hakim kılmak” olduğunu belirtti.
Geçen yıllar içinde bu temel ilke doğrultusunda mücadelesini sürdürdüğünü aktaran Oran, 7 Haziran ve ardından gerçekleşen 1 Kasım genel seçimlerinde CHP’nin yaşadığı büyük başarısızlığa da ilkesel gerekçelerle tavır aldığını ifade etti.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kendi ifadesi olan “başarının tek ölçüsü iktidar olmaktır” sözüne uygun hareket etmesini ve başarısızlığıyla yüzleşmesini talep ettiğini vurgulayan Oran, “Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun da eski tip siyasetin parçası olduğunu üzülerek gördüm. Gerçeklerle yüzleşmek, özeleştiri yapmak, parti tabanının değişim taleplerini karşılamak yerine Sayın Kılıçdaroğlu bahaneler uydurmayı, kulaklarını tıkamayı, parti içinde iktidar olmak için hukuksuzluk yapmayı tercih etti” değerlendirmesinde bulundu.
Oran, Kılıçdaroğlu’nun bu tavrın işaretlerini Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP tabanına rağmen tek başına aday gösterdiğinde de ortaya koyduğunu savunarak, şöyle devam etti:
“Ama daha kötüsü Sayın Kılıçdaroğlu’nun parti tabanına olan yaklaşımıydı. ‘Tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz’ derken, muhtemelen CHP’lileri en zayıf noktasından yakaladığını düşünüyordu. İşte tüm sorunların ana sebebi de bu sözde gizli. ‘Tıpış tıpış oy vereceksiniz’ diyerek ‘CHP’lileri, CHP sevgisiyle’ vuracağını gösterdi. O günden beri Sayın Kılıçdaroğlu, bütün ömrünü CHP’ye adamış olan herkesi CHP sevgisiyle korkutuyor. İlk Genel Başkanımız, efsane liderimiz Atatürk, 1930’larda dahi ‘Bu millet bağımsızlığı olmadan yaşayamaz ve yaşamayacaktır’ demesine karşın, bugün artık partiyi ‘tıpış tıpış’ yönetmek isteyen bir Genel Başkana ulaştık.”
“İmza verenler fişlendi”
Olağanüstü kurultayın toplanması için imza çalışması yaparken de pek çok hukuksuzlukla karşılaştıklarını ifade eden Oran, imza verenlerin fişlendiğini öne sürdü.
Oran, Kılıçdaroğlu’nun, kaybettiği 6 seçime rağmen öz eleştiri yapmadığına vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapmadığı öz eleştiriyi ben yapıyorum; şartlar ne olursa olsun olağanüstü kurultay için gerekli 600 imzayı bulabilmeliydim, bulamadım. Şartlar ne olursa olsun, yaşanan seçim başarısızlığının hesabını sorabilmeliydim, soramadım. Bugün, Sayın Kılıçdaroğlu ile aynı noktaya düşmek istemiyorum. O sürekli ve her şeye rağmen Genel Başkan olmak için uğraşırken, ben de sürekli ve her şeye rağmen ‘genel başkan adayı’ olmak için kendi ilkelerimle çelişmek istemiyorum. CHP’nin 35. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığa aday değilim. Bu kararımla Sayın Kılıçdaroğlu’nu onaylamıyorum tam aksine onun antidemokratik tutumunu tarih önünde mahkum ediyorum. Ayrıca kurultayda PM üyeliği için de aday olmayacağım. Ancak bu bir vazgeçiş kararı değildir. Bu karar, öz eleştiri yapmak, daha derin bir nefes almak ve haklı olduğum mücadelede daha büyük bir adım atmak için kısa bir moladır. Sade bir CHP üyesi olarak yine il il, ilçe ilçe, belde belde dolaşacağım. ‘Nerelerde hata yapıldı, CHP’yi nasıl iktidara taşırız’ diye yol arkadaşlarımla beraber çalışmaya devam edeceğim.”