Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Yasama, yürütme ve yargı organlarının, üstün hukuka bağlı, özverili gayret ve çalışmaları demokratik hukuk devleti olma idealinin yolunu açacaktır. Türkiye’de artık ülkeyi kurtarma çağrısı yapılan kurum ve kişiler dönemi kapanmış, sorunların demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gereken bir süreç başlamıştır” dedi.
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Kadir Özkaya’nın yemin töreni, Yüksek Mahkemede yapıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Başbakan Yardımcıları Ali Babacan ve Bülent Arınç, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Abdullah Arslan, yüksek yargı organları üyeleri katıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, yeni üye Özkaya ile konukları kapıda karşıladı.
Törende konuşan Kılıç, Yüksek Mahkeme üyeliği görevini doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak sadece vicdanının emirlerine uyarak yerine getirme sözlerini içeren yemin yapılmasa bile belirtilen niteliklerin bir yargıç için olmazsa olmaz özellikler olduğunu ifade etti.
“Üstlenilen sorumluluk ağırdır ancak yapılan görevin olumlu niteliği, bu yükün ağırlığını hissettirmemektedir” diyen Kılıç, geçmişte raportör olarak Yüksek Mahkeme’ye ciddi katkılar sunan Özkaya’yı yeniden aralarında görmekten
duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Özkaya’ya başarı, sağlık ve esenlik diledi.
Hukukçu kimliğiyle yıllarca idari yargıda görev yapan Özkaya’nın tecrübesi, deneyimi ve adalet anlayışının şekillendirdiği özgür vicdanının, anayasa yargısına güç katacağına inandığını belirten Kılıç, “Anayasa Mahkemesi üyeleri, kendilerine emanet edilen temel hak ve özgürlüklerin evrensel yapısını bozmadan, öngörülen amaca uygun olarak yapacağı yorumlarıyla anayasal ilkelerin de güvencesi olmak durumundadır. Anayasa’da olmayanı yorum yoluyla eklemek ya da olanı gözardı etmek, yapılan yemini anlamsız kılacaktır” diye konuştu.
“Hak ve özgürlükler mahkemesi”
Anayasa Mahkemesi’nin yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen bir kurum olmaktan daha çok, bugün itibarıyla hak ve özgürlükler mahkemesi olmanın onurlu sürecini yaşadığına işaret eden Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
“2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle Mahkememizin görev alanına giren bireysel başvuru yolu çok kısa denilebilecek bir süre içinde, halkımızın umut kapısı olmuş, Mahkememizi de hak ve özgürlükler mahkemesine dönüştürmüştür. Esasen anayasa mahkemelerinin asli görevi de bireyin doğuştan ve sadece insan olmasından dolayı sahip olduğu hak ve özgürlüklerini korumaktır.
Demokratik hukuk devletinin kaderi de hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılarak etkin bir korumanın varlığına bağlıdır. Hak ve özgürlükler konusunda oluşmuş evrensel standartlar, artık bir dünya mirası haline gelmiş, din, mezhep ve ırk farkı gözetilmeden tüm insanlığın hizmetine sunulmuştur. Yargı organlarından beklenen tavır da özgürlük ekseninde yükselen uluslararası insan hakları uygulamalarını ulusal referansa dönüştürerek ülkemizin çağdaş dünyanın kenar mahallesi olmasına engel olmaktadır. Esasen evrenselleşen hak ve özgürlükleri derinleştirmek, tehditler karşısında savunmak, onurlu her insanın doğal görevi olması gerekmektedir. Farklılıkları ve çeşitliliği devlete yönelmiş potansiyel bir tehlike olarak nitelediğimiz takdirde özgürlük alanlarını genişletme imkanının ortadan kalkacağı kuşkusuzdur.”
Haşim Kılıç, “Kendi özgürlüğümüz ne kadar önemliyse başkalarının özgürlükleri de o kadar önemlidir” duyarlılığı ve bilincinin, toplumsal barışı sağlayacak yegane formül olduğunu vurgulayarak, “Hak ve özgürlükler mahkemesi olarak anayasa yargısı yoluyla hukukun üstünlüğü güçlendirildikçe, çok dayanıklı bir toplumsal barışın tesis edileceği açıktır” dedi.
“Örnek mahkemeler arasında”
Anayasa Mahkemesi’nin 23 Eylül 2012’den bakmaya başlanan bireysel başvuru davalarının sonuçları incelendiğinde, Yüksek Mahkemenin etkin denetim yapan bir kuruluş olma özelliğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da kabul edildiğini söyleyen Kılıç, artık AİHM’nin Anayasa Mahkemesine yapılacak bireysel başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvuruları geri çevirdiğini anımsattı.
Kılıç, bireysel başvurunun, AİHM’e gitmeden Anayasa Mahkemesine başvurarak iddia edilen hak ihlallerinin mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin hedefe ulaşıldığını dile getirerek, anayasa hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşme Kuralları arasındaki uyumlulaştırma sürecinin, verilen kararlarla ortaya çıktıkça AİHM’e başvuru ihtiyacının minimum seviyeye ineceğine inandığını söyledi.
Haşim Kılıç, Bireysel başvuru alınmasından bu yana geçen sürede, Avrupa Konseyinin desteğiyle yürütülen “Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi” kapsamında yapılan konferansta, Yüksek Mahkemenin, bireysel başvuruda verdiği kararlar dolayısıyla ciddi övgü aldığını, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru yolunu etkin bir biçimde uygulayan örnek mahkemeler arasında gösterildiğini anlattı.
Kılıç, konferanstaki temsilcilerin, Anayasa Mahkemesinin özellikle uzun tutukluluk, adil yargılanma, ifade özgürlüğü ve mülkiyet hakkı gibi konularda verdiği kararlara dikkat çektiğini, bireysel başvuru yolunu hayata geçirmek isteyen bazı ülkelerin de kendilerinden uzman desteği ve yardım istediğini aktardı.
“Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Projesi” kapsamında Antalya’da yapılan konferansta da Anayasa Mahkemesince karara bağlanmasına rağmen, AİHM’e taşınan bazı dosyalarda Yüksek Mahkemenin aldığı kararların AİHM tarafından da oldukça isabetli bulunduğunun belirtildiğini söyleyen Kılıç, Anayasa Mahkemesinin yerel gerçekler ile evrensel standartları örtüştürmekteki kararlı iradesinin etkisinin tüm bu olumlu gelişmeleri doğurduğunu kaydetti.
“Özgürlük alanlarını genişletti”
Haşim Kılıç, hukuk devleti anlayışı ve demokratik değerlerle beslenen ve insan onurunu yüceltme idealine hizmet eden Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru yolunda hak ve özgürlüklerin etkin korunması ilkesini benimsediğini ve özgürlük alanlarını genişlettiğini belirtti.
Kılıç, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verilen kararlarla bir yandan vatandaşların özgürlük alanlarını genişletirken, diğer yandan da hakların teminatı olma konusunda da güçlü bir irade ortaya koyduğunu anlattı.
Olumlu sonuçlara rağmen, artan iş yüküne de dikkat çekmek gerektiğini vurgulayan Kılıç “İş yükü sorununun asıl kaynağı, yargı sisteminde bir bütün olarak yaşanan uzun yargılama ve uzun tutukluluk gibi kronik yapısal sorunların çözülememiş olmasıdır. İstatistiki veriler de bu sorunu doğrulamaktadır” diye konuştu.
33 bin 569 başvuru
Bireysel başvurunun başladığı 23 Eylü 2012’den 29 Ocak 2015’e kadar mahkemeye toplam 33 bin 569 başvuru yapıldığını bildiren Kılıç, 2012’de bin 342, 2013’te 9 bin 897, 2014’te 20 bin 578 ve 2015 yılında ise şu ana kadar bin 752 bireysel başvuru yapıldığını kaydetti.
Kılıç, 16 bin 606 dava dosyasının karara bağlandığını, mahkeme önünde halen derdest dosya sayısının 16 bin 952 olduğunu ifade etti.
Yapılan başvuruların önemli çoğunluğunun adil yargılanma hakkı, uzun yargılama şikayetleri ve mülkiyet hakkına ilişkin davalardan oluştuğuna işaret eden Kılıç, şöyle devam etti:
“Bireysel başvuru davalarında verilen ihlal kararlarının yüzde 82 oranında adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin olduğu açıkça görülmektedir. Bu sonucun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının niteliği ile aynı olduğunu söyleyebiliriz. Adil yargılanma hakkı kapsamında verilen iptal davalarının, en çok davaların makul sürede bitirilememesi konusunda olduğu ortaya çıkmıştır.”
60 yıllık dava…
Yapılan bireysel başvurulardan iki örnek veren Kılıç, bir kadastro davasında yargılamanın 60 yılı aşmış olması nedeniyle, 58 yıldır devam eden bir başka kadastro davasında da uzun yargılama sebebiyle adil yargılanma hakkının ihlaline karar verdiklerini hatırlattı.
Adalet Bakanlığı bünyesinde AİHM’e yapılan başvurularla ilgili insan hakları tazminat komisyonu kurulduğunu da anımsatan Kılıç, böylelikle AİHM’e yapılan başvurularda ciddi azalma sağlandığını kaydetti.
Kılıç, “Çok önemli ve isabetli gördüğümüz bu çözüm yolunun Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular için de öngörülmesi acil ihtiyacımızdır. Bu konuda Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüşmelerimiz devam etmekte olup gerekli düzenlemenin yapılabilmesine ilişkin umudumuzu sürdürmekteyiz” diye konuştu. Mahkemenin artan iş yükü karşısında yapılacak bu düzenlemenin çok ciddi bir rahatlık sağlayacağını söyleyen Kılıç, “Bireysel başvuru konusunda artan iş yükü için en önemli yolunun yargı sistemindeki yapısal sorunların giderilmesine bağlı olduğunu bir kez daha belirtmek isterim” dedi.
İptal ve itiraz davaları
Mahkemedeki iptal ve itiraz davaları hakkında da bilgi veren Kılıç, 2014 yılı öncesine ait bekleyen iptal ve itiraz davası bulunmadığını bildirdi. Kılıç, geçen yıl 199 iptal ve itiraz davası açıldığını, bunun 162’sinin sonuçlandırıldığını anlattı.
2014 yılının son aylarında açılan davalardan 33’ünün zorunlu olarak 2015’e devrettiğini belirten Kılıç, iptal ve itiraz davalarının geciktirilmesine ilişkin bir sorunun yaşanmadığını söyledi.
Kılıç, 17 ülkenin anayasa mahkemesiyle işbirliği protokolleri imzaladıklarının altını çizerek, Avrupa Anayasa Mahkemeleri Birliğine üyeliğin yanında Asya Anayasa Mahkemeleri Birliğinin kurucu üyesi olduklarını, Dünya Anayasa Mahkemesi Birliğine de katılım sağlandığını anlattı.
Başkan Kılıç, “Uzun yıllar başkanlığı yürüttüğüm Anayasa Mahkemesinin kısaca özetlediğim bu çalışmaları ve geldiği noktayı emekliliğine çok kısa günler kalmış bir başkan olarak ifade etme sorumluluğumu anlayışla karşılamanızı dilerim” dedi. Kılıç, başkanvekilleri, üyeler, raportörler ve diğer mensupların özverili gayretlerinin de her türlü tekdirin üzerinde olduğunu söyleyen Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde yürüdüğümüz sürece sorunlardan korkmanın yılmanın anlamsızlığı açıktır. Her şeye rağmen geleceği umutla baktığımız ifade etmek istiyorum. Yasama, yürütme ve yargı organlarının, üstün hukuka bağlı, özverili gayret ve çalışmaları demokratik hukuk devleti olma idealinin yolunu açacaktır. Türkiye’de artık ülkeyi kurtarma çağrısı yapılan kurum ve kişiler dönemi kapanmış, sorunların demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gereken bir süreç başlamıştır. Bu süreçte hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, adalet, temel hak ve özgürlüklerin kutsallığı, hoşgörü temelinde yükselen toplumsal barış, insani ve ahlaki değerler merkeze yerleştirilerek sorunların çözümü bu ilkeler üzerinden inşa edilmelidir. Büyük devlet olma ideali, bu toprakların insanı için bir tercihten ziyade kaderi haline gelmiştir. Miras aldığımız tarih ve içinde yaşadığımız coğrafya, bizi bu bölgede hem de dünyada kurucu aktör olmaya zorluyor. Bu görevi yerine getirirken, medeniyetleri çatıştırarak değil, barıştırırak yol almak zorundayız. Bu rolün içeriğinde sevgi, barış ve insanlık sorununu korumanın olması gerektiğine yürekten inanıyoruz.”
Kılıç’ın konuşmasının ardından yeni üye Özkaya yemin etti, Kılıç Özkaya’ya kisvesini giydirdi.
Törenin ardından Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ile bazı konukları makamında konuk etti.