İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Bugüne kadar 102 bin Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık veren, savaş mağdurları için 40 milyar dolar yardım yapan Türkiye’nin Suriyelileri sınır dışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir.” değerlendirmesinde bulundu.
Altun, “Foreign Policy” dergisi için, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikasını anlatan bir makale kaleme aldı.
Altun, Foreign Policy sitesinde Kareem Chehayeb ve Sarah Hunaidi imzasıyla yayımlanan haberde Türkiye’nin Suriyeli sığınmacıları “koruma sorumluluğundan kurtulmaya çalıştığı” ve Suriyelileri sınır dışı ettiği iddialarına yer verildiğini hatırlattı.
Söz konusu haberde, Hişam Mustafa Steif el Muhammed isimli Suriyeli sığınmacının sınır dışı edildikten sonra Türkiye’ye yasa dışı yollardan geri dönmeye çalışırken bir “Türk keskin nişancısı” tarafından öldürüldüğü iddiasının da bulunduğunu belirten Altun, bunların kamuoyunu yanlış yönlendirdiğini vurguladı.
Altun, ilgili makalede Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik yaklaşımının “sınır dışı etme politikası” olarak nitelendirildiğini ve bazı kişilerle ilgili mesnetsiz iddialar ortaya atıldığını ifade ederek Türkiye’nin, Suriyeli sığınmacıların sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya olduğu ithamını reddettiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin 2011 yılından itibaren yerlerinden edilen Suriyeliler için açık kapı politikasını benimsediğine dikkati çeken Altun, “Ülkemiz, yaklaşık 3,6 milyon sığınmacıya kapılarını açmıştır. Aynı dönemde Ürdün 1,4 milyon, Amerika Birleşik Devletleri ise sadece 18 bin kişi kabul etmiştir. Ülkemize gelen sığınmacılar, kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabilmektedir. Bu hizmetlerin sunulabilmesi amacıyla tüm sığınmacıların kayıtlı oldukları illerde ikamet etmeleri kuralı getirilmiştir.” ifadelerini kullandı.
Altun, bazı Suriyeli sığınmacıların yetkili mercilere bilgi vermeksizin başka illere taşınmaları üzerine 2017 yılının başında kayıtların güncellenmesi ve sığınmacıların ülke geneline daha dengeli biçimde dağıtılması için çalışma başlatıldığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu çalışma kapsamında İstanbul Valiliği, yaklaşık 1 milyon sığınmacının il sınırları içinde yaşadığını ancak bunların yarısının diğer illerde kayıtlı olduğunu hatırlatarak bu şahısların kayıtlı oldukları yerlere 20 Ağustos’a kadar dönmeleri gerektiğini duyurmuştur. Bu süre son olarak 30 Ekim’e kadar uzatılmıştır. Atılan adım, kamu hizmetlerinin sığınmacılara kesintisiz olarak sunulabilmesi ve Türkiye’nin Suriye krizine verdiği olağanüstü tepkiyi mümkün kılan yerleşmiş kuralların uygulanması amaçlarına matuftur.”
“Türkiye’nin Suriyelileri sınır dışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir”
Türkiye’nin savaş mağdurları için 40 milyar dolar yardım yaptığını hatırlatan Altun, “Bugüne kadar 102 bin Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık veren, savaş mağdurları için 40 milyar dolar yardım yapan Türkiye’nin Suriyelileri sınır dışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir. Zaten böyle bir uygulama, ulusal mevzuatımıza ve uluslararası hukuka aykırıdır. Tam aksine açık kapı politikamızı uygulamayı sürdürüyoruz. Bu itibarla 2019 yılında yaklaşık 70 bin yeni sığınmacı kaydı oluşturulmuştur.” ifadelerine yer verdi.
Altun, bu gerçek ve verilerin, Chehayeb ve Hunaidi tarafından Hişam Mustafa Steif el Muhammed’le ilgili ortaya atılan iddiaları çürüttüğünün altını çizerek, makalesini şöyle sürdürdü:
“Muhammed, mayıs ayında yazarların iddia ettiği gibi kimliği olmadığından değil, bir terör soruşturması kapsamında gözaltına alınmış, uluslararası hukuka göre bir yıla kadar tutulabileceği bir merkeze gönderilmiştir. Birkaç hafta sonra Suriye’ye dönmek istediğini ifade etmiştir. Bu tür durumlarda şahsın ülkesine gönüllü olarak dönmek istediğine dair Türkçe ve Arapça bir form doldurması gerekmektedir. İlgili form, Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşmiş Milletler yetkililerince de imzalanır. Türkiye, geri göndermeme ilkesine saygı duymaktadır ve duymaya devam edecektir.
Muhammed’in iddia edildiği gibi bir Türk keskin nişancısı tarafından öldürüldüğü bağımsız olarak teyit edilememektedir. Türkiye’nin elinde Chehayeb ve Hunaidi’nin yaşandığını iddia ettiği olaya dair hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Yazıda tasvir edilen olay, Türkiye’nin sınır güvenlik politikasıyla örtüşmemektedir.”
“Türkiye, sığınmacılara yardım etme konusunda kararlı adımlar attı”
Altun, haberde adı geçen Hani Hilal’in ise 4 Temmuz’da Türkiye’den Suriye’ye kaçak olarak geçmeye çalıştırken yakalandığını belirterek, şunları kaydetti:
“Hani Hilal yakalandıktan altı gün sonra ülkesine gönüllü olarak dönme talebinde bulunmuştur. Haberde bu durumdan bahsedilmemektedir. Kısıtlı imkanlarına rağmen Suriyeli sığınmacılara yardım etme konusunda kararlı adımlar atan Türkiye’ye yönelik son iddialar, uluslararası toplumun asıl meselelere odaklanamadığını ortaya koymaktadır. Yabancı hükümetler ve insan hakları kuruluşları, hiçbir kusuru olmayan taraflara suç atmaya çalışacaklarına Suriye krizinin siyasi çözümü ve düzensiz göçün temelinde yatan meselelerin ortadan kaldırılması için uluslararası iş birliğini desteklemelidir.”