Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlendiği basın toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin “Yeni anayasa konusunda bu hafta parti liderleriyle görüşmeleriniz başlayacak. Nasıl bir yol izleyeceksiniz bu konuda? Ayrıca önceki gün yapılan yazılı açıklamayla HDP yönetimiyle görüşme olmayacağını duyurmuştunuz. Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?” şeklindeki sorusu üzerine Başbakan Davutoğlu, geçen cumartesi, 2011 yılında yeni anayasa çalışmalarına katılmış bütün kurmaylarıyla bir araya geldiğini aktardı.
Davutoğlu, bu toplantıyla da tüm müktesebatı, 2007-2011 anayasa süreçlerinde yöntem ve muhteva olarak yapılanları dinlediğini vurgulayarak, “Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye giderken herhangi bir ön yargımız yok. Zihnimde bir yöntem var, bu istişarelerden sonra şekillenmiş olan. Geçmişte iki yöntem 2007 sonrasında AK Parti’nin kendi çalışması olarak parti mutfağında hazırlayıp sunması yöntemi var. 2011’den sonra da uzlaşma komisyonu olarak, bütün partilerin katıldığı önü açık bir yöntem denendi. İkisinde de istediğimiz neticeyi alamadık. Şimdi bu tecrübelerden de bir istifade, önümüzde de ciddi bir istikrar dönemi var, dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Bahçeli’yle hiçbir ön yargı taşımayan bir istişarede bulunacağız” diye konuştu.
“Başkanlık sistemi”
Davutoğlu, anayasanın şekli, kurumsal formu itibarıyla doğru olan modelin Başkanlık sistemi olduğunu belirterek, bunu daha önce dile getirdiklerini söyledi.
Bunu tartışırken kimsenin konjonktürel bakmasını tavsiye etmediğini dile getiren Davutoğlu, “Yani bu dönemde siyasiler olarak hepimiz geçiciyiz. Öyle bir anayasa yapalım ki öyle bir hükümet modeli ortaya koyalım ki 50 sene sonra bizim torunlarımız onu idare ederken de rahat etsinler. Ama yok kişiselleştirirsek, ‘şöyle olursa ben karşı çıkarım, böyle olursa doğru olmaz’ diyerek yapacağımız konjonktürel analizlerin hepsi bizden sonraki nesiller için sıkıntı doğurur. Benim niyetim, hedefim bu görüşmelerde tamamıyla özgürlükçü, katılımcı, güçler ayrılığı persibine dayalı, çağdaş bir anayasanın yazılabileceği inancını taşıyorum” şeklinde konuştu.
“HDP’yle niye görüşülmüyor”
Bunun sadece hükümetin görevi olmadığını ve konuyu sadece bir AK Parti meselesi olarak görmediklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Peki o zaman HDP ile niye görüşülmüyor? Ben seçim sonrasında hiçbir ayrım, ön yargı gözetmeden herkesle görüşeceğimizi ifade ettim ve buna sadık kalarak da randevu talebinde bulunurken, bir ayrım gözetmeden randevu talebinde bulundum. Ama randevu talebimden sonra hadi öncekileri diyebiliriz ki bir siyasi polemiktir ya da alışkanlıklarıdır, maalesef eskiden beri terörü mazur görüyorlardı, hadi onların dünya görüşü bu diyelim. Ama randevu talebinden sonra aynı tutumu sürdürmeleri, sürdürmelerinin ötesinde hakaretamiz şekilde birkaç gün sonra kendilerini ziyaret edecek bir misafire saygısızlık, diğer siyasi şeyleri bir kenara dahi koysak, saygısızlık ifade eden, tahrif ifade eden açıklamalardan sonra onları muhatap almam, şahsi olarak da bulunduğum makam olarak da doğru değildir.”
“Türkiye’nin bütünlüğünü kimseyle tartışmam”
Anayasayı herkesle tartışacağını ama Türkiye’nin bütünlüğünü, dirliğini, bütünlüğünü kimseyle tartışmayacağını belirten Davutoğlu, “Her şeyi konuşur ama hendek ve barikatları kaldırmak için canını ortaya koyan, oradaki çocukların okula gidebilmesi için kanını döken Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam. Bu niyet meselesi. Niyetleri sahih değil, ne konuşacağız o zaman?” dedi.
Davutoğlu, bir film senaryosu çevirmediklerini, Türkiye’nin ateş çemberinin ortasında olduğunu, yüzlerce asker ve polisin şehit verildiğini vurgulayarak, “Yok çay içecekmişiz de kaçak çaymış da…. Gitsinler çaylarını kimle içeceklerse içsinler, isterse Kandil’e gitsin çayını içsin bu filmin senaristi” diye konuştu.