Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, avukat Ercan Ezgin’in Charlie Hebdo dergisinin piyasaya çıkan sayısında, kapağında Hz. Muhammed’i tasvir ettiği öne sürülen karikatürün bazı internet sitelerinde yer alan bölümüne erişiminin engellenmesi yönündeki talebini değerlendirdi. Mahkeme kararında, derginin kapağında yer alan karikatürü yayımlayan bazı internet sitelerinin ilgili bölümüne erişimin engellenmesine karar verdi.
‘Bir insanın dini inancı, korunması gereken bir değerdir’
Kararda, herkesin ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğu belirtilerek, şöyle denildi:
“Asıl olan, ifade özgürlüğünü korunması olup; ifade hürriyeti diğer kişi hak ve hürriyetleri ile sınırlamaya tabidir. Bu kapsamda ifade özgürlüğü, bu hakkı kullanan bir kişinin bir başkasına istediğini söyleyebilmesine imkan tanımaz. Bazen ifade hürriyeti başkalarının kişilik hakları ile çatışabilir. Hukuk düzeninin çatışan iki değeri kişilik hakkı ile ifade özgürlüğünü aynı anda koruması mümkün değildir. Gerek kişilik hakkı gerekse ifade özgürlüğü tek başlarına hukuk düzenince koruma altına alınmıştır. Birinin diğerine üstün tutulması belirli bir olayda, belirli şartlar altında gerçekleşir. Yani hangisinin diğerine karşı daha çok korunacağı somut olayın şartlarına göre belirlenecektir. Bu bağlamda, ifade özgürlüğü kamuoyunu aydınlatmanın ötesine geçer ve kullanılan araç da amaca uygun olmazsa, kişinin dini değerlerinin, şeref ve haysiyetinin korunması değeri ifade özgürlüğünden üstün tutulacaktır.”
Kişilik hakkı ihlal edilen kişinin 4721 sayılı TMK’nın 23, 24 ve 25. maddeleri ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 134. maddesi ve 23 Mayıs 2007’te yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 4,5,6 ve 9. maddelerinde kanun gereği koruma altına alındığına vurgu yapılan kararda, “Dini değerlere ve peygamberlere yönelik hakaret içerikli söz, yazı ve yayınlar yapanlar hakkında TCK’nın 125/3, (b)-(c), m. 130/1 ve 216/3. maddeleri uygulanabilecektir. Dini değerlerin ve peygamberin aşağılanmasına yönelik söz, yazı, resim karikatür ve yayınların o dine inananlara hakaret olarak kabulü mümkündür. Çünkü bir insanın dini inancı, onun ayrılmaz bir parçası, onuru, şerefi ve saygınlığı, yani kişilik hakları kapsamında korunması gereken bir değerdir” ifadesi kullanıldı.
Herkesin birbirinin inancına ve beraberinde dini değerlerine saygı göstermesi gerektiği kaydedilen kararda, şu değerlendirmede bulunuldu:
“Bir kimseye gerek doğrudan doğruya, gerekse o kimsenin kendi üzerine alınmasına yol açacak şekilde inandığı din üzerinden aşağılanması, hakaret edilmesi suç sayılmalıdır. Kişinin ve toplumun inandığı bir dinin peygamberi, tartışmasız bir şekilde o din için vazgeçilmez ve saygı gösterilmesi gereken önemli bir değerdir. Herkesin birbirinin inancına ve beraberinde dini değerlerine saygı göstermesi gerekir. ‘Laiklik’ ilkesi de bunu gerektirir. Aynı şekilde, vefat eden bir kişinin hatırasının ve saygınlığının da korunması gerekir. Bu suçların işlenmesinde kimin aşağılandığı noktasında isim açıkça belirtilmemiş veya hakaret içeren sözlerin muhatabının kim olduğu üstü kapalı şekilde geçiştirilmiş olsa bile eğer söylenen söz ve yayınların niteliğinde, kullanıldığı yerde ve kime yönelik bulunduğunda duraksamaya yer bırakmayacak şekilde bir tespit yapılmakta ise bu durumda dini değeri aşağılama veya hakaret suçlarının gerçekleştiği kabul edilir.”
İnternet yayıncılığının çok geliştiği, “İfade hürriyeti” adı altında internet üzerinde hakaret içeren söz, yazı, fotoğraf ve yorumlara yer verildiği aktarılan kararda, “Tüm bunların da ‘ifade hürriyeti’ kapsamında değerlendirilmeyeceği, demokratik hukuk toplumunda her hak ve hürriyetin kullanımı bir başkasının hak ve hürriyetinin korunması amacıyla kanunla sınırlandığı, önemli olan hak ve hürriyetin kullanımının özünü zedelememek ve sınırlama konusunda keyfi davranmamak olduğudur” denildi.
İfade hürriyetinin korunması gereken bazı hukuki yararlar nedeniyle kısıtlanabildiği kaydedilen kararda, şu görüşlere yer verildi:
“İnternet yayıncılığıyla kişisel haklarına yönelik saldırı olduğunu düşünen kişilerin 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un ‘erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi’ başlıklı 8. maddesinde sayılan suçlardan birinin varlığını tespit ettiği durumda, siteye erişimin engellenmesi için yasal yola başvurabilecektir. 5651 sayılı kanunun 8. maddesinde sayılan suçlardan birinin işlendiği iddiasının bulunmaması durumunda ilgili kişi, bu defa siteye erişimin engellenmesinin sağlanması amacıyla değil hukuka aykırı içerik taşıyan yayının siteden kaldırılması için aynı kanunun 9. maddesi uyarınca doğrudan Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilecektir. Dini değerleri aşağılama veya hakaret gibi suçlar 5651 sayılı kanunun 8. maddesi kapmasına girmediğinden bu maddede öngörülen siteye erişimin engellenmesi yolu değil hukuka içeriğe erişimin engellenmesini düzenleyen 9. madde uygulanabilecek olup talep dilekçesinde belirtilen sitelerde yer alan haber içeriğinin, kişilik haklarının ihlal edici nitelik taşıdığı anlaşıldığından talebin kabulüne, URL bilgisi ile erişimine ulaşılan talep konusu internet ortamında yapılan yayın içeriği talep edenin kişilik haklarını ihlal edici nitelik taşıdığı anlaşıldığından yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili içeriğine erişimin engellenmesine karar verilmiştir.”