Aynı dönemde Venezuela’ya ihracat yaklaşık olarak 91 milyon dolar, Venezuela’dan Türkiye’ye yapılan ithalat da 984 milyon dolar olarak kaydedildi.
Bu ticaret hacmi her ne kadar Türkiye’nin toplam ticaret hacminin kısıtlı bir oranını temsil etse de iki ülke arasında son 5 yıldaki toplam ticaret hacmini geride bırakan bir ivme görüldü.
Türkiye’nin 2017’de ihraç ettiği ürünler arasında, buğday unu, makarna, sabun, bebek bezi, hijyenik ürünler, ağız ve diş sağlığını korumaya mahsus müstahzarlar, işlenmiş mermer, Ayçiçek yağı, traş müstahzarları yer aldı.
Venezuela’dan ithal edilen ürünler arasında da kıymetli veya yarı kıymetli taşlar, kıymetli metaller, inciler, taklit mücevherler, metal paralar, mineral yakıtlar ve yağlarda bunların damıtılmasıyla elde edilen ürünler, mineral mumlar, demir ve çelik ürünler var.
Enflasyon yüzde 86 bini aştı
IMF verilerine göre daha önce ihracat gelirinin yüzde 96’sını petrolün oluşturduğu Venezuela’nın ekonomisi 2013-2017 yıllarında yüzde 30 küçüldü ama Türkiye’yle ilişkileri gelişti.
Venezuela’da bir bardak kahvenin fiyatı, geçtiğimiz aylarda 2 milyon bolivara çıktı. Enflasyonun yüzde 86 bini aştığı, asgari ücretin aylık 5 milyon bolivar olduğu ülkede bu rakamlar, asgari ücretle yaşayan bir Venezuela’nın maaşının tamamıyla ancak iki buçuk bardak kahve içebildiğini gösteriyor. Ya da kara borsada ancak bir ekmek alınabiliyor.
IMF, Venezuela’da 2018 sonunda enflasyon oranının yüzde 1 milyon olmasını öngörüyor. Venezuelalılar, ilaç ve gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor.
Ülkede elin sabuna değmesi lüks, et yemek ise birçok hane için imkânsız hale geldi. Yoksulluk oranı yüzde 90’a yaklaştı.
Geçen yıl her bir Venezuelalı ortalama 10 kg kaybetti, bankalar işlevsiz hale geldi ve ülkeden, başta Kolombiya olmak üzere komşu ülkelere milyonlarca kişi göç etti.
Devlet Başkanı Nicolas Maduro yönetiminde ülke, Güney Amerika’nın en güçlü ekonomisine sahipken, en yoksul ülkesi konumuna geriledi.
Türkiye ise ABD’nin yaptırımları altındaki Venezuela ile ticari ilişkileri geliştirme hedefinde.
Maduro, kendisine suikast girişiminde bulunduğunu söylediğinde, ilk kınama mesajlarından biri Türkiye’den geldi.
Aynı tarihlerde de Venezuela’nın Ekonomiden Sorumlu Devlet Başkanı Yardımcısı Tareck El Aissami, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşüyordu.
Son bir yıl içinde Devlet Başkanı Nicolas Maduro 4 kez Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. Maduro, 2016’da da Enerji Kongresi için İstanbul’a gitmiş ve “Türkiye’yi ziyaret eden ilk Venezuela lideri olduğunu” Twitter hesabından paylaşmıştı.
Nicolas Maduro, Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve başlama törenine katılmak için Türkiye’ye geldiği zaman iki ülke arasındaki ilişkilerin de gelişeceği yönünde açıklamalar geldi.
Altınlar Türkiye’de işleniyor
Venezuela Madencilik Bakanı Victor Cano, kamu maden şirketleriyle küçük maden işletmelerinin Venezuela’da çıkardıkları altının, yaptırımlar nedeniyle artık İsviçre’de değil Türkiye’de işlenip altın paraya çevrildiğini söyledi.
Venezuela’nın yer altı kaynakları zengin ancak altın işletme kapasitesine sahip değil. Bu nedenle yönünü Çin, Rusya ve Türkiye’ye çeviriyor.
Cano, anlaşmanın Venezuela Merkez Bankası ile Türkiye arasında imzalandığını ve yasa dışı bir durum olmadığını, altının ithalatı ve ihracatında uluslararası yönetmeliklere, taşımacılık kurallarına uyulduğunu ifade etti.
Aynı ziyarette Maduro Türkiye’ye Venezuela’nın kripto parası “Petro” ile dış ticaret teklifinde bulundu.
Nakit para bulmanın imkânsız hale geldiği Venezuela’nın lideri Maduro, “Kripto paramızın teminatı ülkemizde petrokimya alanındaki kaynaklarımızdan oluşuyor. Bir finansal araç olarak dış ticaret ve yatırım alanlarında kullanılabiliyor. Böyle bir yeni para birimi Türkiye’ye de fayda sağlayacak ve ekonomik ilişkilerimiz daha da gelişecek” dedi.
İki ülke arasındaki yakınlaşma geçen sene Ekim ayındaki ziyarete dayanıyor.
Maduro’nun Ekim 2017’de yaptığı ilk resmi ziyarette iki ülke arasında bir dizi anlaşmanın temeli atıldı: Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşması, Güvenlik İşbirliği Anlaşması, Hava Ulaştırma Anlaşması, Tarım Alanında İşbirliğine ilişkin Mutabakat Zaptı, Turizm İşbirliği Programı, Sivil Havacılık Alanında Mutabakat Zaptı.
DEİK: Barter ticareti yapılmalı
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Venezuela İş Konseyi Başkanı Selim Bora, zengin petrol rezervine sahip olan Venezuela’nın Türk firmaları için önemli fırsatlar barındırdığı görüşünde:
“Venezuela’da kullanılmayan çok geniş tarım arazileri mevcuttur. Söz konusu araziler hem hayvancılık için uygundur hem de Venezuela’da Dünya’nın en iyi kakao bitkisi yetişmektedir. İki ülke arasında petrol ve petrol türevi ürünlerin karşılığında mal ve hizmet takası olarak, özellikle hizmet ve inşaat sektörü gibi somut şeyler konulursa riskin azalacağı öngörülmektedir.”
Selim Bora, ihracatın artırılmasının önündeki en büyük sıkıntının döviz olduğunu ifade ediyor ve Venezuela hükümetinin öne sürdüğü kripto para “Petro”nun da henüz piyasada işlem görmemesiyle, dövize erişim ve ithalatın finansmanının çözümüne yönelik “barter ticaretini geliştirmek için mekanizmalar oluşturulması” gerektiğini söylüyor.
Bora, iki ülke arasındaki üst düzey görüşmeler kapsamında temel ürünlerde bu sürecinin başlatıldığını belirtip “Barter ticaretinin şirket düzeyinde de işlemesi hedeflenmelidir” dedi ve Sovyetler Birliği dönemine şu sözlerle atıfta bulundu:
“Firmalarımız geçmişte Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası dövizin olmadığı piyasalarda nasıl “barter” modeli ile ticaret yapabildiyse veya aynı şekilde krizlerden fırsat yaratabilme noktasında farklı modelleri geliştirebildiyse, bu anlayışla farklı ülke ve coğrafyalarda da arayışlarını sürdürmeye devam etmektedir.
“İçinde bulunduğu tüm zorluklara rağmen kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Venezuela da Türk Firmaları için aslında fırsatlar barındıran bir ülkedir zira Venezuela da olan pek çok yeraltı kaynağı Türkiye de yoktur ve şekilde Türk firmalarının üretim, sanayi, taahhüt ve servis sektöründe geldiği konum da Venezuela da bulunmaktadır. Uluslararası rekabetin azaldığı şu dönemde Türk firmaları için Venezuela önemli bir pazardır.”
MÜSİAD Venezuela: Suçlu olan kapitalizm
Türkiye’den Venezuela’da faaliyet gösterecek şirketlere destek amaçlı olarak MÜSİAD da bu yıl Şubat ayında başkent Caracas’ta şube açtı.
MÜSİAD Venezuela’nın başkanı 24 yıldır ülkede yaşayan ve tekstille ilgilenen Hayri Küçükyavuz.
Hayri Küçükyavuz özellikle maden alanında Venezuela hükümetinin Türk iş insanlarına teşvikte bulunduğunu söylüyor:
“Burada hükümet Türk işadamlarına ‘Size altın madenini vereyim, tesisi kurun, çıkardığınız madenin yüzde 70’i sizin olsun, yüzde 30’unu da devlete hibe edin’ diyor. Bu anlaşmayı yapmak için gelen birkaç şirket var.”
Küçükyavuz, ülkedeki yoksulluktan da “kapitalizmi” sorumlu tutuyor:
“Kapitalizm ve sosyalist sistem birbirine savaş açmış. Venezuela’daki durum o. Piyasadaki fiyatları kontrol ettikleri için kıtlık oluyor. İlaç fiyatlarında uzlaşamıyorlar, bu devlet istediği fiyattan vermek istiyor o yüzden oluyor.”
Latin Amerika uzmanı Çelik Wiltse: Türkiye insani yardımda bulunmalı
South Dakota State Universite görevli Latin Amerika uzmanı Doç Dr. Evren Çelik Wiltse da ülkedeki insani krize dikkat çekiyor ve iki ülke yakınlaşmasını buna bağlıyor.
“Venezuela’nın bize yakınlaşma çabalarının en önemli motivasyonu, bu acil ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak” diyen Çelik Wiltse, Hugo Chavez’in hayatını kaybetmesiyle başlayan sürece ilişkin şunları söylüyor:
“Chavez’in ölümünden sonra ülke çok kötü bir sürece girdi. Her bir Venezuelalı ortalama 5 kg kaybetmiş durumda. Açlık, bebeklerin mamasızlığı, gıda, ilaç sıkıntısı hiç bu kadar kötü olmamıştı.”
“Türkiye’nin elinde AFAD, TİKA gibi insani yardım konusunda önemli kurumları var. Doğrudan nakdi değil, yardımı ayni yapma imkanı, sahada dağıtma imkanı var. Türkiye’nin Venezuela’ya en doğru yaklaşımı insanı yardım olur. Yerinde, ihtiyacı olanlara dağıtarak insanları bir miktar rahatlatabilir.”
Çelik Wiltse, Venezuela’nın Chavez sonrası bu hale gelmesinin en önemli sebeplerinden biri olarak da, Maduro’nun iktidara geliş sürecini gösteriyor.
Chavez, 2013’te hayatını kaybettikten sonra yerine geçmesi için Maduro’yu işaret etmişti.
Çelik Wiltse, “Chavez, Latin Amerika’da belli bir müttefik grubu oluşturabimişti. Maduro, Chavez’in parmakla gösterdiği yeni liderdi ama kendisinin meşruiyeti yok. Devlet mekanizmalarını ele geçirerek sürekli, az sayıda katılımın olduğu, yüzde 50’nin bile katılmadığı seçimlerde meşruiyet sağlamaya çalıştı. Böylece Venezuela da müttefiklerini kaybetti” diye konuşuyor.
Latin Amerika uzmanı Wiltse, Türkiye’nin Venezuela’yla ilişkileri geliştirme çabası ve yatırım taşıma amacının da “riskli” olduğu görüşünde:
“Türkiye’den çok romantik bir bakış var. Gidelim, kalkındıralım, bina yapalım, diye. Ama Bunu yapacak bir ortam yok. Kurumsal yapısı güçlü olmayan piyasalarda risk çok yüksek. Çok olağandışı bir durum yaşanıyor.”
Türkiye, ABD’nin yaptırımlarıyla yönünü yeni müttefik arayışına çevirmişken, Çin, Rusya ve İran arasına petrol zengini Venezuela’yı da koyuyor.
İş dünyası, asgari ücretle yalnızca iki buçuk bardak kahve alınabilen Venezuela’yla kurulacak ticari ilişkilerin uzun vadede faydasının görüleceği görüşünde.
DEİK Türkiye-Venezuela İş Konseyi Başkanı Selim Bora ise “Bu kadar zengin bir ülkede çoğunluğun beklentisi durumun mutlaka düzeleceği şeklinde” diyor ve ekliyor:
“Bunun zamanını kestirmek mümkün olmamakla birlikte ülkeyi terk etmeyip varlığını korumaya çalışan şirket ve ülkeler bugünü düşünerek değil yarına göre hesap yapıyor.”