Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Türkiye ve Rusya arasında siyasi diyaloğun hızla geliştiğini, bölgesel konularda ortak adımlar atıldığını vurgulayarak, “Doğal olarak başta Suriye geliyor. Bu anlamda iki ülke arasında çok sıkı koordinasyon var. Özellikle Astana süreci kapsamında çok güzel bir münasebet var.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 27 Temmuz’da güven mektubunu sunmasının ardından göreve başlayan Yerhov, aralarında AA Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu’nun da bulunduğu bazı basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcilerine ikili ilişkiler ve bölgesel konuları değerlendirdi.
Daha önce Fas, Mısır, İsrail ve Suriye’de görev yapan Büyükelçi Yerhov, Türkiye’de Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu olarak görev yaptığı 2009-2015 dönemine ilişkin “Görev yaptığım 6 yıl içinde mutlaka zor ve güzel dönemler olmuştur ama bu 6 sene hayatımın en mutlu yıllarındandı.” dedi.
Yerhov, önceki Büyükelçi Andrey Karlov’un silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin ardından Türkiye’ye atanmasına yönelik “Bu olay hem dışişleri bakanlığımız düzeyinde hem de ülke genelinde çok büyük bir üzüntüyle karşılandı. Türkiye Cumhuriyeti yetkili kurumlarından ve vatandaşlardan taziyeler geldi. Bunun sayısının çok olmasını takdir ettik. Merhum büyükelçimizin anısının ölümsüzleştirilmesi adına Türk yetkili kurumlarının almış olduğu kararları ve atmış olduğu adımları da takdir ediyoruz. Halen ciddi bir çalışma yürütülmekte. Hem büyükelçilik hem Rus yetkili kurumlarıyla birlikte hareket etmek suretiyle ileriye dönük bir takım planlar da var.” diye konuştu.
Karlov’un memleketiyle kardeş şehir projesi
Büyükelçiliğin bulunduğu “Karyağdı” sokağın adının “Andrey Karlov” sokağı yapıldığını hatırlatan Yerhov, her iki tarafın merhum büyükelçinin atalarının doğduğu Bryansk bölgesindeki Klintsi kenti ile Türkiye’de bir şehir arasında kardeşlik anlaşması yapılması için çalışmaları olduğunu söyledi.
Karlov’un öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada gelinen son noktayı da değerlendiren Yerhov, şunları kaydetti:
“Türk tarafınca yürütülen soruşturmanın devam ettiğini biliyoruz. Rusya’da soruşturmayı yürüten kurumların Türk muhataplarıyla yoğun bir temas içinde olduklarını çok net biliyoruz. Soruşturmanın tamamlanmasıyla birlikte mutlaka sonuçların kamuoyu ve Türk kamuoyu ile paylaşılacağından eminiz.
Türkiye’nin Rusya Federasyonu dış politikasına baktığımız zaman, benim bu göreve atanmış olmam gurur ve onur verici bir şeydir. Şu anda iki ülke arasındaki ilişkilerin mevcut durumu hem umut verici, diğer taraftan da daha yüksek bir seviyeye getirilmesi için ciddi bir çaba gerektirdiğinin göstergesidir. Şu anda en hızlı gelişen iki ülke arasındaki siyasi diyalogdur. Bizim üst düzey yönetimimiz arasındaki iletişimden bahsediyorum. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı arasındaki telefon görüşmeleri ciddi bir hız kazanmıştır son zamanlarda.”
Ticarette keşfedilmemiş potansiyel
Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi büyük projelerin varlığına dikkati çeken Yerhov, son birkaç yıl iki ülke arasındaki ticaret hacminin çeşitli nedenlerden dolayı azaldığını ancak ticari ilişkilerin genel anlamda geliştiğini vurguladı.
Yerhov, “Halen iki ülke arasındaki ticarette çok ciddi bir keşfedilmemiş potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Bir taraftan üzerinde iş birliği geliştirebileceğimiz yeni alanlar, yeni istikametler, branşlar mevcut. Henüz rezervleri keşfedilmemiş mevcut ticari münasebetler söz konusu. Bugüne kadar hiç gündeme gelmemiş branşlarda şu anda iki ülke arasında iş birliği potansiyeli konuşulmaya başlandı. Bu da umut vericidir.” diye konuştu.
Suriye konusunda sıkı koordinasyon
İki ülke arasında bölgesel ve küresel konularla ilgili görüşme ve ortak atılan adımlara dikkati çeken Yerhov, “Doğal olarak başta Suriye geliyor. Bu anlamda iki ülke arasında çok sıkı koordinasyon var. Özellikle Astana süreci kapsamında çok güzel bir münasebet var. Astana sürecinin temel hedefi, Suriye’nin bazı bölgelerinde çatışmasızlık ortamının yaratılması. İşlerimizin gidişatının iyi olması aslında çabalarımızın daha da aktif hale gelmesi için sadece bir sebeptir.” ifadelerini kullandı.
Suriye’ye ilişkin son gelişmeleri değerlendiren Yerhov, “Suriye’nin kuzeyinde şu anda durumun çok hassas olduğunu, son zamanlardaki gelişmelerin ışığında hassas bir hale geldiğini biliyoruz. Bu durumun hassasiyeti özellikle Türkiye ve Rusya arasındaki iş birliğini daha da yakınlaştırma yönünde gitmemiz gerektiğini gösterir. Emin olabilirsiniz, şu anda diyalog süreci işliyor.” diye konuştu.
Yerhov, Cenevre’de Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yürütülen müzakerelerin son turuna değinerek, “Zorla yürütülen bir süreçti. Onlarca faktörle baltalanmış bir süreç olarak algılayabiliriz. Tarafların birbirine ilettiği taleplerin çok sert ve katı olmasından kaynaklanmıştı bir nevi.” dedi.
Cenevre süreci kapsamında olumlu kazanımlar da elde edildiğine işaret eden Yerhov, “En azından taraflar birbiriyle görüşmeye başlamış durumdaydı. Sürecin devam etmesi gerekli. En azından temennimiz eylül ayında devam etmesi yönünde.” ifadesini kullandı.
Yerhov, Astana sürecine ilişkin de “Malumuz, çatışmanın durdurulduğu bölgelere anında insani yardım ulaştırabiliyorsunuz, gıda maddeleri, tıbbi malzemeler, ilaçlar ve halka lazım olan temel ihtiyaçları olan kalemleri ulaştırma fırsatınız doğuyor. Hedef güzel ve o hedefe ulaşması için atılan adımlar uğraşmaya değer.” değerlendirmesinde bulundu.
Astana sürecinin hiçbir şekilde Cenevre süreciyle çakışmadığını vurgulayan Yerhov, şunları kaydetti:
“Bu nedenle her iki sürece olumlu bir katkı sağlayabilecek kurum ve kuruluşlar veya oluşum mutlaka bu süreç içinde yer almalıdır. Suriye’de 180 derecelik bir değişim neden yaşanmadı diye sorarsanız, zor bir durum, zor bir ortam. ‘Küçük küçük adımlarla yürümek’ diye bir yöntem var. O mantık üzerinden yürümek daha doğru olur diye düşünüyoruz.
Suriye’de barışın tesisinin benim için duygusal bir yönü mevcut çünkü üç sene boyunca Suriye’de görev yaptım ve oraya, daha önce ziyaret etmiş olduğum bölgelere, barışın gelmesi gerçekten benim için özel bir durum.”
S-400 hava savunma sistemi alımı
Yerhov, Rusya’dan hava savunma füze sistemi S-400’lerin alınmasına yönelik çalışmalarla ilgili soru üzerine, şu yanıtı verdi:
“Bu soru, buraya gelmeden önce cevap vermeyeceğimi bildiğim bir soru. Cevap vermek istemediğim bir soru. Hassas olmasından dolayı hem Türk hem de Rus basınında çok ince teferruatlarıyla tartışılıyor. Hem Washington hem de Brüksel’de bu konuda çok büyük bir uğultu var. Rusya internetine bakarsanız çok değişik yorumlara denk gelirsiniz. Şu anda içinde bulunduğum konum itibarıyla sarf edeceğim her kelime doğru ya da farklı algılanabilir, bir yere saptırılabilir ya da suistimal edilebilir. Teklifim, bu konuyu bir müddet geçtikten sonra tekrar ayrı bir şekilde konuşalım.”