DİLEK ATLI
İlk basımı 2007 yılında “Tin Kovuğu” adıyla gerçekleşen Berat Alanyalı imzalı öykü kitabı, küçük dokunuşlar ve isim değişikliğiyle Bilgi Yayınevi’nden çıkarak, yeniden raflardaki yerini aldı. “Bozkır Gecesinde Bir Tren” adlı öyküsüyle aynı adı taşıyan yenilenmiş kitap, öykü severlere yazınsal lezzetler sunuyor. Alanyalı, kitabın içeriğiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Bozkır Gecesinde Bir Tren adlı kitabınızda yayımlanan öykülerin bu kitapta bir araya gelme hikâyesini aktarır mısınız?
Öyküye belli bir bilinç ve disiplin içinde yoğunlaşma fırsatını 2005’te buldum. Yıllardır yazıp biriktirdiklerime yenileri eklendi. Öykü yolculuğumun ilk verimlerini bir araya getiren bu kitabın ilk basımı 2007’de Tin Kovuğu adıyla gerçekleşti. Kitabımı okuyup düşüncelerini dile getiren sevgili Ayla Kutlu’yla mektuplaşmaya başlamıştık. Bir ara iletişimimiz koptu. 2011’de bir dergide yayımlanan ‘Lekenler, Patenler’ adlı öyküm, bizi yeniden buluşturdu. Öyküyü çok beğenmişti ve görüşmediğimiz yıllarda neler yazdığımı merak ediyordu. Bilgi Yayınevi’yle bağım böylece kuruldu. 2012’de Ömrün Yazı, 2015’te Keşiş Örümceği yayımlandı. Bu yıl da yayınevim, baskısı çoktan tükenmiş olan ilk kitabımın yeniden basımını gerçekleştirerek beni çok sevindirdi. On yıl aradan sonra bir dosta kavuşmuş gibi oldum.
Yeniden basıma hazırlanan kitabın adını Bozkır Gecesinde Bir Tren olarak değiştirdiniz. Bu isim neden tercih edildi?
Çok sevdiğim Tin Kovuğu adı, kayıplarımızın içimizde bıraktığı boşluğu ifade ediyordu ve öykülerde bir karşılığı vardı. Ancak bu isim ender olarak doğru anımsanıp söylenebildi. Tin Kavuğu, Tan Kabuğu benzeri söylemler, bu adın yaşama tutunamadığını gösterdi bana. Bu ada ilk eleştiriyi yapan değerli Mustafa Şerif Onaran çok haklıymış, ruhu şad olsun. Kitabımın çıktığı yıl, Ankara Öykü Günleri’nde tanışmıştık. Bana neden okurun hemen anlayıp benimseyeceği bir isim seçmediğimi sormuştu. Yeniden basım söz konusu olduğunda, ismi üzerine çok düşündüm. Sonra öyküleri bütünleyen, kitabın esprisini destekleyen bir çatı olarak Bozkır Gecesinde Bir Tren adı öne çıktı. Şimdi bu adı daha doğru buluyor ve daha çok seviyorum.
BAMBAŞKA HAYATLAR…
‘Hayat, bir yoldur; insanlar da birer yolcu’ gibi değerlendirmeler yapılır. Sizin öykülerinizde bu yol ve yolculuk hali nasıl kendini gösteriyor?
Yeniden basım için dosyamı gözden geçirirken fark ettim yol ve yolculuk hallerinin öne çıktığını. Her hayata bir yol hikâyesi olarak baktığımdan olsa gerek. Yolculuk, hayatı çok doğru karşılayan bir metafor. Hepimiz için hayat, doğum ve ölüm arasındaki yolculuk. Herkes farklı kat ediyor bu yolu. Beni çok etkiliyor aynı yolların bambaşka hayatlara açılması, apayrı görünen yolların hiç beklenmedik anlarda kesişivermesi, aynı yolculuğun her yolcuda farklı yansıması. Doğal olarak öykülerime de yansıyor bunlar. Kitabın adını seçerken de etkili oldu bu farkındalık. Sonuçta, bozkır gecesinde yol alan bir trende birleşen yolların hikâyesini okumuş oluyoruz kitapta.
Kitapta yer alan öykülerin sırası neye göre belirlendi? Ve son öykü ile diğer öyküler arasında nasıl bir bağ var?
Kitaptaki ilk ve son öykünün yeri değiştirilemez. Aradaki öyküleri sıralarken ise duygusal ton dengesini gözetmeye çalıştım. İlk öyküde kendi yaşamını gözden geçiren bir yazarla tanışıyoruz. Sonra farklı hayat yolculuklarının hikâyelerine tanık oluyoruz. Son öyküde, bu bambaşka hayatlar, aynı terör eyleminde son buluyor. Canlı bombanın hikâyesini ayrıca anlatan bir öykü de var kitapta. İlk öyküdeki yazar, son öyküde yeniden görünüyor ve dikkatli okura bir soru bırakıyor. Öyküler geriye dönüp okunduğunda, hangi öykünün ana veya yan kişilerinin son öyküdeki trenin yolcusu olduklarının izi sürülebilir. Bu süreç, bağları kurabilen okura her bir öyküyü genişletme, bağlı öykülerde sözü edilmeyen detayları görebilme hazzını yaşatsın istedim.
‘Öykülerimde şiir bulanlar var’
Son olarak kitapta yer alan öykülerinizin ortak dili ya da özellikleri nedir? Okurları nasıl öyküler bekliyor?
Fakülte yıllarımda şiirle uğraştım. Günümüzün kimi şairleri, o yıllarda öğrenci kahvelerinde şiirlerimi paylaştığım arkadaşlarımdı. Bana şiirlerimde öykü olduğunu söylerlerdi. Bugünse, öykülerimde şiir bulduklarını söyleyenler var. İki görüşün birleştiği nokta ise dile gösterdiğim özen. Ömrün Yazı kitabıma sunulan Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü, onur verdiği kadar sorumluluk da yükledi bana. Taşımaktan yorulmayacağım bir sorumluluk bu.