SEYİT GÜNDOĞAN
Bursa Barosu öncülüğünde harekete geçen akademik odalar ve çevre örgütleri, DOSAB’ın kentin göbeğine kurmak istediği termik santralin yapılma sürecinde en önemli aşama olan ÇED raporuna karşı ‘yürütmenin durdurulması ve iptaline ilişkin’ dava açtı. DOSAB Termik Santralı’na Hayır Platformu; başta akademik odalar olmak üzere, gerçek kişiler, milletvekilleri ve dernekler olmak üzere toplam 27 davacının imzasının bulunduğu dilekçeyi dün Ataevler’deki Bursa Bölge İdare Mahkemesi’ne sundu.
“VALİLİĞE 8 KİLOMETRE UZAKTA”
Adliye Ek Hizmet Binası önünde açıklama yapan Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Eralp Ataberk, açtıkları davanın Bursa için kritikliğini bilerek kollektif irade ile mücadele etmenin gücü ile bir araya geldiklerini söyledi. DOSAB’ın kendi kar hırsını düşünerek işletmelerin daha ucuz elektrik ve buhar elde edebilmek adına kömürlü termik santral inşa etmeye çalıştığının altını çizen Ataberk, “Kömürlü termik santarallerin Bursa’daki zararını biz Orhaneli’de çok iyi biliyoruz. Biz bu kadar uzaktaki santrallerin tehlikesinden söz ederken Bursa’nın şehir içinde Valilik makamına 8 kilometre uzaklıkta bir kömürlü termik santral ile karşı karşıyayız. Kömürlü termik santralin gözle görülür dumanı, isi, külü dışında pek çok zehirleyici unsuru olduğunu bildiğimiz için bu santralin başka yerlerde de yapılmaması gerektiği düşüncesi ile birlikte özellikle şehir içinde de yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“HALKTAN KAÇIYORLAR”
Termik santralin yapılma sürecinde en önemli aşama olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna karşı dava açtıklarını hatırlatan Ataberk, DOSAB yönetiminin ÇED raporu hazırlanırken, yasada yer alan halkın katılımı toplantısının yapılmasından kaçındığını belirtti. Aynı şekilde etki altında bıraktığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da halkın katılımı toplantısını yaptırtmadan sadece bürokratlar arasında bir toplantı düzenleyerek, ÇED’in olumlu yönde karar verilmesini sağladığını kaydetti.
DOSAB yönetiminin halktan kaçtığını vurgulayan Ataberk, “Çünkü halkın katılımı toplantısı yapıldığında gelecek tepkilerden korkuyorlar. Ankara’da yaptığımız protesto gibi bir protesto ile karşılaşmak istemiyorlar. Bu direnişi engellemek adına sürekli kapalı kapılar ardında yapılan çalışmalarda yasadışılıklar söz konusudur ve gölgelenmiş pek çok nokta vardır. Temel savunma noktalarından biri olan DOSAB’taki pekçok kirletici bacanın ortadan kalkacağı iddiası aslında bir suçun itirafıdır. Ne valilik ne belediye ne de çok yetkili olduğunu düşünen DOSAB Yönetimi bu şekildeki bacaları engellemeyip onların içine bir baca daha katılmasını ve böylelikle havamızın daha da kirlenmesini sağlamaktadırlar. Bu sebeple biz bu davayı Bursa’daki akademik odalar, gerçek kişiler, milletvekilleri, doğa korumacı dernekler olarak hep birlikte açtık. Kollektif olarak bu işin karşısında duruyoruz. Bu yanlıştan dönmeleri için defalarca hem DOSAB, hem yetkili kurumlardaki yetkilileri uyardık ancak hiçbiri dikkate almadı. Umarız yargılama sonucunda gerçekler ortaya çıkacak. Öncelikle yürütmenin durdurulması ve ardından iptal kararı gelecek. Bu Türkiye’de çok sayıda termik santral yapılması konusunda teşebbüszlerde de iptal kararları verilmiş, bu santraller durdurulmuştur. Bunlardan biri de inşallah DOSAB Termik Santralı olacaktır” diye konuştu.
“SAMİMİ DEĞİLLER”
Davanın içeriği ile ilgili de bilgi veren Ataberk, hazırladıkları 80 sayfalık dilekçede, termik santralin hem hukuka, hem bilime karşı çok sayıda aykırılıklarının bulunduğu vurguladıklarını söyledi.
DOSAB’ın dibinde yer alan okulun üstüne kül ve aynı şekilde duman yağacağının altını çizen Ataberk, “Hemen yanında yapılmak istenen bir sağlık tesisi söz konusu. Panayır, Demirtaş mahallelerinde konut ve yerleşim alanları çok iç içe. Onun dışında bu santralin havayı temizleyeceği iddiaları var. Ama bizce tam tersi; hem o firmalar o bacayı çalıştıracak hem de aynı zamanda DOSAB’ın termik santralının de bacası çalışıyor olacak ve aslında Bursa’nın kirliliğine bir kirlilik daha katılmış olacak. Burada samimi değiller. Bunun içinde büyük bir rant var. Devletten satın almadan kendi içinde üretmek daha avantajlı. Bu anlamda devlete verginiz de olmayacak. Onları da takdir ediyorum kazançlarının peşindeler ama bu kazanç şehir ve orada yaşayanlar için bir kazanç değil, o yüzden bununla ilgili çalışma yapıyoruz ve davayı açıyoruz” dedi.