ULAŞ GİRGİN
Meslek hayatınız boyunca 50’nin üzerinde kitap çıkardınız. Peki yeni kitabınızı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Gürsakal: “İstatistik kitaplarımın tutulması yazma motivasyonumu güçlendirdi. Uludağ Üniversitesi’ndeyken bir noktadan sonra istatistiği bir nebze geri planda bırakıp veri bilimi ile ilgilenmeye başladım. Veri bilimini açıklamak gerekirse büyük ölçüde istatistiğin kodla olanı diyebiliriz ve yapay zeka da veri biliminin içinde yer alıyor. Daha sonra bu teknoloji hikayesi yaza yaza devam etti. Yapay zekaya Covid-19 salgını döneminde merak sardım. O zamandan beri bu konu ile alakalı 3 kitap yazdım ve yeni kitabım olan Yeni bir Çağın Eşiğinde, konu özelindeki dördüncü kitabım oldu. Bu 4 kitap boyunca teknolojinin gelişim sürecini inceledim ve bu süreçte teknolojinin insanı değersizleştirdiğinin farkına vardım. Kitabım bu düşünce çerçevesinde şekillendi. Giriş kısmında Daron Acemoğlu ve Simon Johnson’ın ‘Power and Progress’ kitabından alıntıladığım bir bölüm var. Size o bölümü aktarmak isterim. ‘Güçlü seçkilerin vizyonlarına hapsolmaktan kaçınmak istiyorsak, alternatif güç kaynaklarıyla güce karşı koymanın ve bencilliğe daha kapsayıcı bir vizyonla direnmenin yollarını bulmalıyız. Malesef yapay zeka çağında bu daha da zorlaşıyor’ kitabın tümü aslında bunu anlatıyor.”
Yapay zeka teknolojisi nereye gidiyor? Yeni bir çağın eşiğinde miyiz?
Gürsakal: “Kitabımda, temelde ‘Big Tech’ diye geçen büyük teknolojiye önemli bir vurgu var. Teknolojinin insanı değersizleştirişini gündeme aldım. Yapay zekayı geliştirmek üzere çalışma yürüten şirketlerin arka planına da değiniyorum ve bu teknolojinin tehlikelerini ele alıyorum. Kitabın isminde de geçtiği gibi yeni bir çağın eşiğindeyiz çünkü tarihte ilk kez insan en az kendisi kadar akıllı bir teknoloji ile karşı karşıya. Bugün yapay zeka henüz insan düzeyinde değil fakat bu noktaya ulaşmasına çok az kaldı. Çok hızlı gelişen bu teknoloji zaman içinde insanı geride bırakacak. Yapay zeka hiçbir şeye sebep olmasa insanı işsiz bırakacak. İnsanların bir kısmı diyor ki ‘O çalışacak biz yiyeceğiz’ böyle bir şey söz konusu değil.”
Basit olmayan ve bazı spesifik terimlerin kullanımına ihtiyaç duyulan bir konuyu ele almayı tercih ettiniz. Okuyucular kitabınızı anlamakta zorlanacak mı?
Gürsakal: “Tüm okuyucular kitabımın büyük bir kısmını kolaylıkla okuyabilirler. Örnek olarak kitaptaki ‘Serçelerin Bitmemiş Masalı’ başlığı, başka bir yazardan aldığım kısa bir bölümü içeriyor. Serçeler masalda kendilerinden daha güçlü bir baykuşu aralarına almayı düşünüyorlar. Bu, aynı insanların kendilerinden daha güçlü olan yapay zekayı aralarına almaya karar vermeleri gibi. Hikaye üzerinden serçeler ve insanlar arasında benzerlik kurarak kitabı daha anlaşılır kılmaya çabaladım. Sonlara doğru makine nasıl öğrenir? Ve Yapay zeka ve bilim kısımları belki okuyucuları biraz zorlayabilir. Fakat kitabın üçte ikisi herkesin anlayabileceği düzeyde.”
Kitap okuyucularda nasıl karşılık buldu? Tepkilerden memnun musunuz?
Gürsakal: “Kitap okumaya meraklı kişiler okuyor ve beğeniyorlar. Bunun sebeplerinden biri de benim yazacağım konu ile ilgili güncel durumu takip ediyor oluşum. Kitap çıkalı daha 3, 4 ay oldu ve içeriğinde teknoloji dünyası ve şirketler ile ilgili güncel olaylar var. Önemli başka bir ayrıntı vermem gerekirse kitabımda 500’e yakın dipnot bulunuyor. Ayrıca kitabın dilinin sade ve anlaşılır olması da bir avantaj. Amacım basitleştirerek daha kolay öğretmek. Bu gibi etmenler kitabın beğenilmesinde büyük rol oynadı. Yeni Bir Çağın Eşiğinde, okuyucunun öğrenirken keyifli vakit geçirebileceği bir kitap oldu. Tüm kitapseverlere öneriyorum.”