Prof. Dr. Okyar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2021 yılında Marmara Denizi’nde yıkıcı bir müsilaj olayının yaşandığını hatırlattı.
Bu büyüklükte ve uzun süren müsilajın dünyada bir emsalinin olmadığını, bu nedenle Marmara Denizi ekosisteminin derinden etkilendiğini belirten Okyar, “Müsilajın ardından birincil tüketici olan zooplanktonik organizmalarla balık yumurta ve larvalarını örnekleyememiştik, balık stokları yok denecek kadar azdı. Marmara Denizi’nde balıklar genellikle daha kıyısal alanlara kendilerini çekmişlerdi” dedi.
Prof. Dr. Okyar, müsilajın Marmara Denizi’nde görünürden kaybolduğunu ancak zaman zaman bölgesel olarak görülen müsilaja derinlerde rastlandığını anlattı.
Bunun etkili ve yıkıcı olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Okyar, şöyle devam etti:
“Müsilajın olmaması, olmayacağı anlamına da gelmez. Geçen yıl Marmara Denizi’nde müsilaj görmedik. Bu sene de şanslıydık. Çünkü tam müsilajın oluşabileceği dönemler biraz serin geçti. Yani daha serin ve daha soğuk bir bahar geçirdik. Şu anda hazirandayız. Hava gayet serin, çok rahatsız etmeyen bir hava söz konusu. Doğal olarak müsilajın oluşması çok görünür hale gelmedi. Biz, her ay Marmara Denizi’nde örneklemeye çıkarak takip ediyoruz. Şubatta İzmit Körfezi’nin doğu bölgesinde bir müsilajın oluşumunu gözlemleyerek biraz endişe etmiş ve ‘Müsilaj tekrar mı oluşuyor?’ diye düşünmüştük. Çünkü genellikle Marmara Denizi’nde müsilajın ilk gözlemlendiği yer İzmit Körfezi. Buradan başlayıp, diğer bölgelere yayılıyor. Fakat sonrasında havanın serinlemesiyle birlikte bu müsilajın sürekliliği ortadan kayboldu.”
Prof. Dr. Okyar, müsilajı oluşturan organizmaların Marmara Denizi’nde mevcut olduğunu, koşulların tekrar oluşması durumunda müsilajın ortaya çıkabileceğini dile getirdi.
Marmara Denizi’nde müsilajın tekrar görünmemesi için su sıcaklığının önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Okyar, “Marmara Denizi’nde şu an için hava ve deniz suyu sıcaklıkları normal seviyede hatta mevsim normallerine göre bir tık aşağıda. Fakat su sıcaklıklarının artışıyla birlikte tekrar müsilaj görme riski söz konusu.” diye konuştu.
“Balıkların ve omurgasız canlıların dağılımına ve miktarına bakıyoruz”
İÜ Su Bilimleri Fakültesince Marmara Denizi’nin düzenli olarak takip edildiğine işaret eden Okyar, Marmara Denizi’nin üst tabakasının son derece dinamik olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Okyar, bu durumun oksijen seviyesini yüksek seviyede tutabildiğini fakat alt tabakalar da oksijenin hala düşük olduğunu dile getirerek, “Onların takip edilmesi lazım. Biz araştırma gemimiz ‘R/V Yunus-S’ ile çalışmaları sürdürüyoruz. Belirlenen istasyonlarda suyun fizikokimyasal parametrelerini ölçüyor, farklı derinliklerden örnekler almaya devam ediyoruz. Ayrıca balıkların ve omurgasız canlıların dağılımına ve miktarına bakıyoruz.” diye konuştu.