Denizli’nin Kale ilçesinde Helenistik dönemden 1960’lı yıllara kadar yaşamın kesintisiz sürdüğü Tabae Antik Kenti’nin devam eden kazı çalışmasıyla yakın gelecekte önemli ziyaret noktalarından biri olması hedefleniyor.
Büyük İskender’den sonra Anadolu’da kurulan ilk kent devletlerinden Tabae, günümüze kalan kayaya oyulmuş binaları, hamamları, su kanalları, cami ve medreseleriyle Anadolu kültür tarihinin eşsiz parçalarından birisi olarak gösteriliyor.
Dört tarafı sarp kayalıklarla çevrili doğal bir kale görünümündeki Tabae’de Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Beyazıt başkanlığındaki heyet tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları sürdürülüyor.
Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserlerin bir arada olduğu Tabae Antik Kenti’nde kazı çalışmalarında, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde bahsettiği cami ve medreselerin ortaya çıkarılmasına odaklanıldı.
Kentte Roma hamamı ve sarnıçların da aralarında bulunduğu yapıların ayağa kaldırılarak İç Anadolu ile Güney Ege sahilleri arasındaki bu noktada bir tarih rotası oluşturulması hedefleniyor.
Doğal kale görünümünde
Kazı Başkanı Doç. Dr. Beyazıt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “kaya” anlamına gelen ve doğal bir kale görünümünde olan Tabae Antik Kenti’nde arkeolog, sanat tarihçisi, jeolog, biyolog, mimar, epigraf, restoratör gibi çeşitli disiplinlerden uzman ekiple kazı ve restorasyon çalışmalarını yürüttüklerini belirtti.
Tabae’de yaşamın tarih öncesi döneme kadar uzandığının tahmin edildiğini, Helenistik dönemden 1960’lı yıllara kadar kesintisiz bir yerleşim bulunduğunu anlatan Beyazıt, kentin Doğu Roma İmparatorluğu’nun ardından 12. yüzyıldan bu yana bir Türk yerleşimi olarak ön plana çıktığına işaret etti.
Nakışlı Cami’deki süsleme örnekleri
Bölgedeki heyelan riski nedeniyle 1960 yılında boşaltılan antik kenti ortaya çıkarmak için ilk etapta cami ve mescitlere yönelik çalışma yaptıklarını aktaran Beyazıt, şöyle devam etti:
“Hem bu bölgede yürüttüğümüz sözlü tarih araştırmasındaki görüştüğümüz kişilerin verdiği bilgiler hem de Tapu Kadastrodan elde ettiğimiz bilgiler neticesinde mescitlerin her birini ortaya çıkarmayı hedefledik. Şu an Ağalar Mescidi olarak değerlendirilen yerde mescidin sınırlarını, ebatlarını belirlemeye yönelik çalışmalara başladık. Bunun yanı sıra ileriki süreçte Kale’nin taş döşeli yollarını ortaya çıkartıp insanların daha rahat bir şekilde bu bölgede gezinmelerini sağlamayı hedefliyoruz.
Tekkeönü Mescidi’nin kuzeydoğusunda Roma dönemine ait kocaman bir hamam olduğunu tespit ettik. İslam dönemine ait Gevherpaşa Camisi ise Denizli’de nakışlı camiler olarak anılan grubun içerisinde yer alıyor. Camide çok güzel süsleme örnekleri bulunuyor. Burası Muğla’ya, Marmaris’e doğru giden yol üzerinde olduğu için canlı bir turizm güzergahı. Biz de Eski Kale’deki kazılarla birlikte Tabae’yi insanların durak noktalarından, ziyaretgahlarından biri yapmayı hedefliyoruz.”