Olay Gazetesi Bursa

‘Sus’ işareti yapan hemşirenin son hali

İşte hastane duvarlarında görmeye alıştığımız sus işareti yapan hemşirenin yıllar sonraki hali...

Hastane duvarlarını süsleyen ünlü ‘Sus’ pozunun sahibi Dilek Tunca’yı tanımayan yoktur. Yıllar geçti, o sus işaretini yapan isim bakın şimdilerde nasıl görünüyor.

Dün kuaförü ile Instagram”da fotoğraf paylaşan Dilek Tunca”nın hemşire olmadığını biliyor musunuz? Dilek Tunca o yıllarda mankenlik ve fotomodellik yapıyordu.

Dilek Tunca hikâyesini OT Dergisi’ne şöyle anlatmıştı: Hiç unutmuyorum, 1976 senesinin yazıydı. Turizm işimle ilgili Almanya’dan döndüğüm gün annem söyledi “Seni ajanstan aradılar” diye. İstanbul Reklam Ajansı’ydı, Cağaloğlu’nda. Şimdi kapandı tabii. Hatta döndüğümün ertesi günü çekildi o fotoğraf. Şişli’de yaşıyordum. Babam Subay Emeklisi, annem ise terziydi.

O dönem turizmciydim, aynı zamanda mankenlik yapıyordum. Şimdiki kadar çok manken yoktu. Biz 10-12 kişi kadardık. Simla Kantarcıoğlu, Başak Gürsoy, Fatoş Altınkum”lar filan. Ertesi gün hemen gittim ajansa. Yurtoğlu ilaç firması, hastanelere bir ‘Sus Pankartı” yaptırmak istiyormuş. Firma beni seçmiş. O zamanlar ‘kast ajansı” diye bir şey de yoktu. Reklam ajansları birbirine haber verirdi. Bağlı olduğumuz bir ajans da yoktu. Hepimiz birbirimizi tanırdık. Ekspozisyonlara 1-2 kişi çıkardık. Rozet Konfeksiyon için hep beraber çektirdiğimiz fotoğraflarımız da vardır.

20 küsurlu yaşlardaydım. Gündüz çalışırken, 2 saatliğine gidiyorsun. Bir tek katalog çekimleri art arda birkaç gün sürerdi. O da günde 2 saat, dediğim gibi. Çalıştığım turizm şirketi Harbiye’deydi, izin alıp giderdim.

HERKESE TANIDIK GELİYORUM

‘Bayan Sus’tan önce de deterjan reklamları vardı. 4 sene oynadım. ‘Bayan Sus’ için ajansta bir sürü poz çektiler, sonra arasından da bildiğimiz pozu seçtiler. Set normaldi. 2-3 kişiydik. “Bir tek hastanelere koyacağız, sus işareti yapın” dediler. Reklam ajansının müdürü, bir de kameramanlar vardı. Elbiseyi de Haseki Hastanesi’nin başhemşiresinden ödünç almışlardı.

Ben hastanelere gittiğimde doktorlar ve hemşireler önce bir bakıyorlar bana, onlara her seferinde tanıdık geliyorum. Yakın davranıyorlar. İlk kez karşılaşmışız aslında ama yıllarca fotoğrafıma bakmışlar, aşinalar bana.

‘Bayan Sus’un ayrı bir yeri daha vardı, çünkü Atatürk’ten sonra duvardan inmeyen fotoğraf benimkiydi. Herkes geldi gitti, ben duvarda ‘Bayan Sus’ olarak kaldım.”