Güvenli Sürücülük Eğitim Merkezi (GÜSEM) İleri Sürüş Teknikleri Uzmanı Yener Gülünay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kış şartlarının ağırlaşmaya başladığını söyledi.
Yol yüzeyindeki suyun donmasıyla veya karın ezilerek sıkışmasıyla oluşan buzlu zeminlerin, sürücülerin en çaresiz kaldığı ortamların başında geldiğini anlatan Gülünay, bu nedenle çok sayıda kaza yaşandığını aktardı.
Gülünay, sürücülerin bu tür yollarda alışık oldukları tempoda araç kullandıklarını dile getirerek, birçok sürücünün bu tür yollarda yapılmaması gereken her şeyi yapıp, çaresizlik içinde kaldığını ifade etti.
Kış aylarında yollarda “gizli buz” tehlikesinin yaşandığının altını çizen Gülünay, “Gizli buzun görülmesi çok zordur. Bu nedenle, buz tutabilecek yerler önceden belirlenmeli ve hız en aza düşürülmelidir. Buzda, direksiyon, gaz, fren ve debriyajın bırakılması gibi tüm hareketler çok yumuşak yapılmalıdır. Olası buzlanma, köprü ve viyadüklerde, yüksek kesimlerde, rüzgar alan yerlerde yamaç içi ve güneş görmeyen yol kesimlerinde ve gün batımı sonrasında daha çok görülüyor.” dedi.
Yener Gülünay, donmayı engellemesi için yollara dökülen solüsyon ve tuzun bazı sürücülerde gereksiz güvene neden olduğunu vurgulayarak, “Sürücüler, ‘Buzlanma olmaz’ diye hızlı gidiyor. Takip mesafeleri azalıyor. Sürücülere güven geliyor. İşte kaza böyle anlarda olur. Belediyenin her yere bu maddeleri döktüğüne emin olamayız. Ancak, kendisine ve otomobiline çok güvenen sürücüler, en ufak bir terslikte kazayla burun buruna kalıyor. Maalesef de sonrasında ciddi kazalar yaşanabiliyor.” diye konuştu.
“Kayma araçtan değil sürücüden kaynaklanır”
Yer ne kadar kaygan olursa olsun otomobillerin kendi kendine kaymayacağını belirten Gülünay, şöyle devam etti:
“Kaymaya neden olan mutlaka bir sürücü hareketi vardır. Ya gaza gereğinden fazla basmıştır ya gereğinden sert fren yapmıştır ya kaçmak için ani direksiyon hareketleri yapmıştır ya da vites küçültmede debriyaj pedalını hızlı bırakarak, kilitlenmeye neden olmuştur. Buzlu bir zeminde sürtünme çok daha azaldığı için direksiyon hafifler. Kimi zaman direksiyon tepkisi gecikir. Bu da sürücünün, ‘Araç dönmüyor’ diye paniklemesine ve direksiyonu çevirmeye devam etmesine yol açar. Aslında çok çevrilmiş lastikler kaygan zeminde tutunmanın daha da azalmasına neden olur. Yapılması gereken direksiyonu yumuşatmak, yani toplamaktır. Tutunmanın tekrar oluştuğu görüldüğünde aracınız istediğiniz yöne gitmeye başlayacaktır.”
Gülünay, havasız ve eski lastikler, yan rüzgarlar, yoldaki eğimler, çukur ve tümseklerle ağırlık transferi yaşanan virajların kayma hareketini kolaylaştırdığını ve bu tür durumlarda ani yavaşlama ve sert direksiyon hareketleri yapılamayacağı için hızın düşürülüp, normalde 2 saniye olan takip mesafesinin 4-5 saniyeye kadar çıkarılması gerektiğini dile getirdi.
Kaygan zeminlerde direksiyonu çok az ve yavaşça çevirmek gerektiğini kaydeden Yener Gülünay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Arkadan itişli araçlarda direksiyon kontrolü için ön tekerleklere de zincir takılmalıdır. Eğer zincir yalnız arkaya takıldıysa yokuş aşağı yol kesiminde en hafif frende ön tekerlekler kızaklar ve direksiyona cevap vermez. Önden çekişli otolarda ön tekerlekler kompresyondan dolayı kızaklamışsa tekrar debriyaja basılmalı ve ön tekerleklerin tekrar dönmesi, lastiğin zemine tutunması sağlanmalıdır. Önlere zincir takıp yokuş aşağı virajlı bir yoldan inerken, en ufak bir direksiyon çevirmede arka lastiklerin kaymaya çok müsait olduğu dikkate alınmalı ve direksiyonu çevirmeden önce araç düz bir çizgideyken yavaşlama sağlanmalıdır. Bu tip yollarda çok yavaş gidilmelidir.”