Anne baba olduktan sonra insanın ilk kimliği anneliği ve babalığı oluyor.
Tüm hayatı çocuk çevresinde dönmeye başlıyor. Elbette bu durum sosyal medyaya da yansıyor.
Sosyal medyanın mantığı en eğlenceli, ilginç, özenilesi, takdir görecek içeriği üretmek.
Ebeveynin tüm hayatı çocuk olunca haliyle içeriğinin ana öğesi de çocuk olmaya başlıyor.
Gülümseyen bir fotoğraf, yemek yerken çıkarttığı garip bir ses, sorduğu enteresan sorular, karnesi, yeni saç kesimi, bayramlık kombini, arkadaşlarıyla zaman geçirme stili…
Liste uzar gider. Ancak dünya genelinde birçok uzman bunun doğru olmadığını söylüyor.
Hemen hemen tüm dünyada, kişinin rızası olmadan onun bir fotoğrafını ya da videosunu sosyal mecralardan paylaşmak yasak.
Çocuklar, rıza sahibi olacak zihinsel olgunluğa sahip olamadıkları için, bir izin verme, vermeme durumu da mümkün olamıyor.
İşte bu nedenle de uzmanlar, aileinin çocuğun fotoğrafını paylaşma hakkına sahip olmadığını belirtiyorlar.
Hatta Fransa’da bununla ilgili bir yasa tasarısı hazırlanamya başladı bile. Milletvekilleri, bu tartışmalı ve çocuğun gelecek hayatı için sakıncalı alışkanlığı, iyi niyetli bir çabayla geçmişte bırakmak istediklerini belirtiyorlar.
Kadınların eski sevgilileri ya da kötü niyetli kişiler tarafından şantaja maruz bırakılmamaları için çıkarılan ‘kişisel hayatın korunması kanunu’na ekleme yapılarak oluşturulacak yasayı ihlal edenler, bir yıla kadar hapis cezası ve 50.000 $’a kadar para cezasına çarptırılabilecek.
Çocuk ve aile psikolojisi uzmanları ise, işi yasaya bırakmadan ‘makul ve düşünceli’ bir yaklaşımla çocukların korunabileceğini söylüyor.
Çocuklarınızla ilgili mahremiyet, çıplaklık, aşağılama, kimlik bilgileri, davranış bozukluğu gibi şeyler içermeyen ‘makul’ içerikleri, paylaşım ayarlarını ‘sadece arkadaşlar’ olarak belirleyerek paylaşabilirsiniz.