İzmir’de bir devlet hastanesinde omurilik ameliyatı olan belediye işçisi Salih Aktaş’ın kafatasında iğne parçacıkları unutuldu. Durumu yargıya taşıyan Aktaş’a ikinci şok bilirkişi heyetinden geldi.
Olayda kusur bulunmadığı ifade edilen bilirkişi raporunda, iğne parçacıklarının insan vücuduna yararlı olduğu ifade edildi. Doktorlara dava açan Aktaş, önce 8 bin TL kazandı. Ancak, doktorların konuyu Yargıtay’a taşımasıyla Aktaş, 20 bin TL borçlu çıkarıldı ve maaşına haciz konuldu.
İzmir’de, 25 Nisan 2007’de yapılan ameliyatın ardından sağlığı ve psikolojisinin bozulduğunu aktaran Aktaş, iğneleri kendisinde sürekli baş ağrısı oluşturduğu gerekçesiyle aldırmak istedi.
Türkiye’de ameliyat olabilmesi için bütün kapıların yüzüne kapandığını öne süren Aktaş, çareyi Almanya’da buldu. Şifa bulmak için gittiği Almanya’da gerekli mercilere başvuran Aktaş, Almanya’dan gelecek olan davetle ‘ameliyat vizesi’ alarak Almanya’ya gidecek.
“AVRUPA TÜRKİYE’YE GELİR, BİZ AVRUPA’YA ÇIKIYORUZ”
Yıllardır iğnelerle yaşadığını mağdur olmasına rağmen bir de tazminat ödemek zorunda bırakıldığını savunan Aktaş, şöyle konuştu: “Kafamda iki iğne kırığı bıraktılar. Hâla iğnelerle yaşamaktayım. Bir de bunun suçlusu ben oldum. Bilirkişi raporu aleyhime karar verdi. Yapılan ameliyatta kusur yoktur, iğnelerin kalması normal dendi. Ben hem mahkemeyi kazandım hem kaybettim. Veren de hakim alan da hakim. Kazanmış olduğum miktar 8 bin lira, maaşıma faiziyle 23 bin lira haciz geldi. Mağdur olan benim, sesimin duyulmasını istiyorum. Bu acıyı çeken benim, sıkıntıyı çeken benim. Ben Türkiye gibi yerde çare bulamadım. Almanya’ya gittim, oradan haber bekliyorum. Almanya’da ameliyat olacağım nasip olursa. Türkiye’miz de ameliyat olamıyorum, ben kınıyorum yani. Kimse ilgilenmiyor bakmıyor bana. Mahkemelik olduğum için kimse ilgilenmiyor. Almanya’dan haber bekliyorum. Avrupa Türkiye’ye gelir biz de Avrupa’ya çıkıyoruz.”
“HEM MAĞDURUM HEM DE ÜSTÜNE PARA ÖDÜYORUM”
Kafatasındaki iğnelerden dolayı bir rahatsızlık durumunda MR bile çekilemediğini aktaran Aktaş, sözlerine şöyle devam etti: “Ameliyat esnasında skopi cihazın bozuk olduğu söyleniyor. Madem cihaz bozuktu da beni niçin ameliyata aldınız. Hastanenin malzemelerinin hatasını giderince alsaydınız. Acıyı çeken şimdi benim. Fatura bana kesildi. Hem iğne bırakılıyor kafamda, üstelik bir de 23 bin TL ceza yiyorum. Bu iğnelerden bir şey olmaz deniliyor. Bir şey olmaz diye bir şey var mı? Elinize bir diken batıyor da onun acısını çekiyorsunuz. Ben şu an işimde verimli değilim. Sağlıklı çalışamıyorum. Sağolsun Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’un iyi niyetinden dolayı işimden olmadım. Başka bir yerde olsaydım ben işimden gücümden de olurdum.”
Ameliyattan önce konuşma güçlüğü olmadığını öne süren Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ameliyattan önce benim konuşmamda kekeleme yoktu. Bu ameliyattan sonra böyle oldum. Bilirkişi raporu ‘Herhangi bir şey yoktur’ diyor. Bir tarafı kusurlu buluyor, bir tarafı kusursuz buluyor. Böyle bir şey var mı? O bilirkişi raporunu çıkaranları da kınıyorum, Allah’a havale ediyorum. İğnelerin insan vücuduna zararı yokmuş verimliymiş, böyle bir şey var mı ya? Soruyorum. İki iğne kafamda iğneler vücuda verimliymiş nerede görülmüş bu ya soruyorum.”
“KAZANMIŞ OLDUĞUM MAHKEMEYİ GERİ KAYBEDİYORUM”
Yıllardır iğnelerden kurtulmak için mücadele ettiğini ancak hiçbir sonuç alamadığını aktaran Aktaş, yetkililere seslendi. Sesinin duyulmasını isteyen Aktaş, şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Sağlık Bakanımız sesimin duyulmasını istiyorum. Yapılan ameliyatta kafamda iki iğne kırığı bırakıldı. Üstelik bir de ben haklıyken haksız duruma düştüm. Kazanmış olduğum mahkemeyi geri kaybediyorum. Doktorlar tarafından gelen tazminatla maaşıma 23 bin TL haciz kondu. Benim almış olduğum miktar ne? Burada kusurlu olan benim. Hatalı benim yani. Bu mu? Sesimin sizlerin duymasını istiyorum. Yıllardır bu acıyı çekiyorum, sizlere sesleniyorum. Biriniz arayıp sormadınız. Mağdur olan benim burada.”