Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye’nin orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine atlayabilmesi için yapısal reformlara hız verilmesi gerektiğini bildirdi.
Raiser liderliğinde hazırlanan ”Türkiye’nin Dönüşümü” başlıklı kapsamlı rapor, Dünya Bankası’nın Washington’daki merkezinde düzenlenen panelde sunuldu. Açılış konuşmasını, IMF İcra Direktörü İbrahim Çanakçı ve Dünya Bankası Genel Direktörü Sri Mulyani Indrawati’nin yaptığı panelde, Türkiye’nin özellikle son 20 yılda gösterdiği başarıya ve orta gelir tuzağına düşmemek için yapması gerekenlere odaklanıldı.
25 ÜLKE BAŞARIYI SORDU
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Raiser, son iki yılda Türkiye’ye özel sektör, bankacılık, eğitim, sağlık, iletişim ve konut sektörlerinde yakalanan başarıyı gözlemlemek üzere Tayland’dan Moritanya’ya kadar 25’in üstünde ülkeden temsilcinin geldiğini kaydederken, söz konusu raporu bu ülkelerin Türkiye’nin deneyiminden daha iyi yararlanabilmeleri için hazırladıklarını açıkladı.
TARIM VE ŞEHİRLEŞME
Raiser, Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler için ilham kaynağına dönüşen başarı hikayesinin sütun taşlarını istihdam ve şehirleşme oluşturduğunu kaydetti. ”Dünyanın iş imkanlarının bittiğinden korktuğu bir dönemde, Türkiye istihdamını şaşırtıcı hızda artırdı.
Ekonomi, 2009’dan bu yana 5 milyonu aşkın kişiye iş imkanı sağladı” diyen Raiser, bunda ekonomik aktivitenin inşaat ve tarım gibi emek yoğun sektörlere kaymasının önemli rol oynadığını söyledi.
ANADOLU’DA ÇARPICI DÖNÜŞÜM
Raiser, Türkiye’de uygulanan başarılı şehirleşme programının ülkenin artan gelir seviyesine katkı sağladığını ifade ederek, Türk kentlerinin dünyada en hızlı büyüyen metropoller arasında yer aldığını ifade etti. En yüksek şehirleşme oranının ülkenin iç kısmında yakalandığına dikkati çeken Raiser, ”İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerin dışına çıkıp, Kayseri, Konya ve Gaziantep gibi bazen Anadolu Kaplanları olarak da adlandırılan şehirleri ziyaret edenler çarpıcı bir dönüşüme şahit olacaklar” görüşünü paylaştı.
PLANLAMA UYARISI
Raiser, buna karşın, artan kentleşmenin daha iyi planlamaya ihtiyacını da beraberinde getirdiği uyarısında bulunarak, önceleri başarılı projelere imza atan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) şehirlerde gittikçe artan memnuniyetsizliğe neden olduğu iddiasında bulundu.
BANKACILIK SEKTÖRÜNE ÖVGÜ
Raiser, özel sektörü ve istikrarı destekleyen, Türk bankacılık sektörünün de ekonomik başarıda önemli bir yere sahip olduğunu altını çizerek, ”Türk bankaları zoru seçerek ihtiyatlı davranmayı Avrupa bankalarından 10 yıl önce öğrendi. Çözümleyici sermaye tamponlarıyla yurt dışından yatırım almaya devam ederek, Türkiye’nin krizden (2007-2009 krizi) hızla çıkmasını sağladılar” dedi.
PAYISAL REFORMLAR YAVAŞLADI
yapısal reformların 2007’den bu yana yavaşladığına işaret eden Raiser, raporun ayrıca Türkiye’nin ülkenin orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine atlayabilmesi için bir yol haritası çizdiğini kaydetti. Bu noktada, Türkiye’nin Kolombiya ve Meksika gibi ülkeleri örnek alarak tasarrufları artırmayı teşvik etmesi gerektiğini savunan Raiser, orta gelir tuzağından kurtulmanın çok zor olduğuna dikkati çekti. Raiser, ”Türkiye’nin doğal kaynakları kısıtlı, tasarruf oranı ise yükselen piyasa ekonomilerinin en düşük seviyesinde, dolayısıyla bir Asya Kaplanı da değil, bu geriye belirsizlikler dolu AB üyeliğini bırakıyor” diye konuştu.
ZORLU SEÇİM SÜRECİ
Raiser, Türkiye’nin önündeki en önemli sorunlardan birinin verimliliği artırmak olduğunu, ayrıca doğrudan yabancı yatırım konusunda diğer gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kaldığını anlattı. Raiser, ”Raporu hazırlamaktaki amacımız Türkiye’yi yüksek gelir seviyesi sınırına taşıyan politikaları değerlendirmek olsa da şimdi bu sınırı aşma zamanı. Zorlu seçim sürecinin haziranda sona ermesi, yapısal reform gündemine geri dönülmesi için önemli bir fırsat yaratacak. Bu fırsatın gerçeğe dönüştürülmesi, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelere ilham kaynağı olmayı yıllar boyunca sürdürmesini sağlayacaktır’ sözleriyle tamamladı.
GURUR VERİCİ GELİŞMELER
IMF İcra Direktörü Çanakcı ise Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin, yüksek gelirli ülkeler sınırının yüzde 20 altında olduğunu anımsatarak, ”Eğer Türkiye, geçmiş büyüme performansını devam ettirirse, bu sınırı 3 ila 5 yıl içinde atlayabilir” öngörüsünde bulundu. Dünya Bankası Genel Direktörü Sri Mulyani Indrawati ise Türkiye’nin son olarak G20 başkanlığını üstlenmesinin tüm gelişmekte olan ülkeler için gurur verici bir gelişme olduğunu kaydetti. Indrawati, ”Bu rapor, diğer gelişmekte olan ülkelerin kanun yapıcılarına, Türkiye’nin küresel ekonomiye nasıl entegre olduğunu göstermek anlatmayı amaçlıyor. Gelişmekte olan ülkelerin küreselleşmenin kazananı Türkiye’den öğreneceği çok ders olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.