Cumhuriyet Savcısı İbrahim Karakaş tarafından hazırlanan iddianame, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, 25 Temmuz 2015’te, Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü hizmet binası girişinde avukat görüşme odası ile dinlenme odası olarak kullanılan bölümünde “dilek kutusu”ndan bir ihbar mektubunun çıktığı belirtildi.
KOM Şube Müdürlüğünde görevli bir polis memuru tarafından yazıldığı anlaşılan mektupta, şu ifadelere yer verildi:
“Bu tarihten 4-5 gün önce mesai saatleri içerisinde KOM Şube Müdürlüğünün bahçesinde Narkotik Büro Amirliğinde görevli olduklarını bildiğim polis memurları M.A, B. K. ve M. U.’nun kendi aralarında emniyet içerisindeki ‘Fetullahçı’ memurların usulsüz dinlemeler yaptıklarına ilişkin yapılan adli ve idari işlemler hakkında konuştuklarını, bu konuşma esnasında polis memuru B.K.’nin usulsüz dinlemelerle ilgili polisler hakkında yapılan adli ve idari işlemlerin yanlış olduğunu, doğru olmadığını söylediğini duydum. Bu şahsın yanında bulunan M.A. isimli polis memuru da B.K.’ya hitaben, ‘Ağabey bu tip şeyler olmuyor muydu? Siz de polis okulu sınav soruları çalındı diye savcılığa şikayette bulunan çocuğu uyuşturucudan takip dinlemediniz mi?’ şeklinde konuştu. Bunun üzerine B.K.’da M.A.’ya hitaben, ‘Olur mu öyle şey, o çocuğun uyuşturucu bağlantısı vardı’ diye cevap verdi. M.A. ise B.K.’ya hitaben, ‘Bırak ağabey, ne bağlantısı vardı?’ diye cevap verdi.”
Polis okulu sınavının iptal edilmesi
İhbarda geçen 13 Eylül 2009’daki polis okulu sınav sorularının çalınmasına ilişkin geçmişe dönük bilgilerin incelendiği aktarılan iddianamede, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan sınavın 1 Ekim 2009’da iptal edildiği hatırlatıldı.
Konuyla ilgili ÖSYM’den yapılan açıklamaya atıfta bulunulan iddianamede, bazı dershaneler tarafından Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) deneme sınavı adıyla gerçekleştirilen ve özel olarak seçilen bazı öğrencilere iletilen 103 sorudan 88’inin, söz konusu polis okulu sınavlarındaki 120 sorudan 88’i ile büyük benzerlikler gösterdiğinin saptandığı bilgisine yer verildiği kaydedildi. Bunun üzerine ÖSYM’nin, iptal edilmesine karar verdiği sınavı 1 Kasım 2009’da tekrar yaptığı aktarıldı.
“Uyuşturucu ticareti yapmak” suçundan telefonları dinlenen E.K.’nın, 2009’daki sınava Bursa’da bir dershaneye giderek hazırlandığı bilgisi aktarılan iddianamede, aynı yıl savcılığa yaptığı suç duyurusunda, Facebook’ta üye olduğu bir gruptan tanıştığı polis adayı tarafından kendisine bazı sorular ile cevaplarını verdiğini ifade ettiği bildirildi.
“Sen neye bulaştın, Fetullah Gülen cemaati seni harcar”
E.K.’nın, aynı dershaneden sınıf arkadaşı M.B. ile 5-6’sını paylaştığı bu soruların aynılarının 13 Eylül 2009’daki sınavda çıktığı bilgisine onunla 16 Eylül 2009’da savcılığa yaptıkları suç duyurusunda anlattığı anımsatılan iddianamede, E.K.’nın dilekçe verdikten sonra amcasının, “Yeğenim sen neye bulaştın? Şikayet ettiğin Fetullah Gülen cemaati, seni harcar. Bir sürü avukat parası verirsin. Sen bu davadan bir an önce vazgeç” şeklindeki uyarısı üzerine M.B. ile Cumhuriyet Başsavcılığına giderek şikayetinden vazgeçtiği aktarıldı.
Şikayetinden vazgeçen E.K. ile M.B’nun, birkaç gün sonra İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliğine çağrıldıkları ve ifadelerine başvurulduğu kaydedilen iddianamede, Cumhuriyet Başsavcılığının da söz konusu dershanenin görevlileri hakkında “görevi kötüye kullanma” suçundan kamu davası açılabilecek kadar delil elde edilemediğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ancak daha sonra elde edilen yeni delillere göre dosyanın 2015’te yeniden ele alındığı ancak bu soruşturmanın henüz karara bağlanmadığı belirtildi.
“Alt örgüt” kurdukları iddiası
İddianamede, FETÖ/PDY’nin lideri Fetullah Gülen’in talimat ve yönlendirmesiyle o tarihte Bursa Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü bünyesinde görev yapan KOM Şube Müdürü A.K., Müdür Yardımcısı İ. Y., Narkotik Büro Amiri M. S.’nin yöneticiliğinde yine Narkotik Büro Amirliğinden polis memurları B.K., M.İ., Ö.S. ve H.K.’nın üyeliğinde FETÖ/PDY’nin çatı örgütünün, suç işlemek için alt örgütünü oluşturdukları bildirildi.
İddianamede, Bursa’da görevli söz konusu polislerin, kendi aralarında resmi hiyerarşiye paralel olarak hiyerarşik yapı oluşturdukları, gizlilik esasına azami riayet ettikleri, şüphelilerin terör örgütü faaliyeti kapsamında haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, iftira, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarını işledikleri kanaatine varıldığı kaydedildi.
O dönem Bursa’da görev yapan polislerin, kurdukları alt örgütün usulsüz dinleme eylemlerini sistematik, planlı ve organize ve belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik yaptıkları, şüphelilerin yasa dışı dinlemeleri kendilerinden görmedikleri, kamu personeli, siyasi parti temsilcileri, medya ve sivil toplum kuruluşu çalışanları, emniyet mensupları, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensupları ve iş adamlarına karşı baskı ve sindirme yöntemleri olarak kullandıkları, bu şekilde elde ettikleri yasa dışı bilgileri dinledikleri kişinin aleyhine kullandıkları, kişilere iftira attıkları, rakip gördükleri kişilerin önünü kestikleri ifade edildi.
Alt terör örgütü yöneticisi ve üyesi olan şüphelilerin yine FETÖ/PDY’nin bir birimi olan FEM Dershaneleri hakkında müşteki E.K. tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verilmesi ve sınav sorularının hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilmesi ile ilgili olarak basın mensuplarına açıklamada bulunması nedeniyle terör örgütü lider ve yöneticilerinin talimat ve yönlendirmesi ya da örgüt içerisindeki pozisyonuna göre durumdan vazife çıkartarak müşteki E.K. hakkında kendilerinin bağlı olduğu terör örgütü aleyhine onunla çalışan başka birilerinin bulunup bulunmadığını tespit etmek maksadıyla soruşturma başlattıkları kanaatinin oluştuğu belirtildi.
Polis memurları (soyadları) K., İ., K ve S.’nin, alt örgütün yöneticileri K., Y. ve S.’nin talimatıyla şikayetinden bir hafta sonra E.K. ile ilgili olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden temin ettiği uyuşturucuyu Bursa’da sokak satıcılarına pazarladığına ilişkin tamamen asılsız bir gerekçe gösterilerek rapor tanzim ettikleri bilgisi verildi.
E.K.’ya uyuşturucu ticareti yapmak suçu isnat edilen ve (soyadları) K. ile Y.’nın da imzaları bulunan “sahte” tutanağın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, bu yazı doğrultusunda, daha sonra kapatılan Bursa 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin kararıyla E.K.’nın telefonunun 30 Eylül 2009’dan itibaren 3 ay dinlenilmesine karar verildiği, dinlemenin suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesiyle 9 Aralık 2009’da sonlandırıldığı ancak bu kararın ilgiliye tebliğ edilmediği aktarıldı.
“Örgütün amacı ve ilkeleri doğrultusunda hareket ediyorlar”
İddianamede savcılığın, Bursa Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünde bulunan ihbar mektubunun ardından başlatılan soruşturma kapsamında polis memurları (soyadları) K. ile A. arasında geçen konuşmaya tanıklık eden polis memuru M.U’nun “bilgi sahibi” sıfatıyla ifadesine başvurduğu ve onun bu konuşmaları doğruladığı bilgisi aktarıldı.
E.K.’nın, örgütün bir birimi hakkında şikayet dilekçesi verdiği gerekçesiyle şüpheliler tarafından “uyuşturucu veya uyuşturucu madde ticareti yapma veya sağlama, suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlamasıyla telefonunun usulsüz olarak dinlenildiği kanaatine varıldığı belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
“Emniyet ve adliye içerisindeki örgüt unsurlarınca gerçekleştirilen dinleme işleminin amaç ve gayesinin, bu işlemle ilgili evrak tanziminde görev alan dönemin birim amirleri tarafından bilindiği ve alt kademedeki personelin de bu gaye doğrultusunda gerçeğe aykırı rapor tanzim ettikleri değerlendirilmekte olup, devletin iç güvenliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan vatandaşların huzurunu güvenliğini korumak ile görevli olan kişilerin devlet yararına değil de inandıkları şahıs veya zümreler FETÖ/PDY örgütü için bu eylemi gerçekleştirdikleri, örgüt güdümünde hareket eden devlet görevlilerinin devlete ait araç ve gereçleri suçta kullanmakta hiçbir sınır ve bilgileri elde etmede hiçbir kural tanımadıkları, kendi görev tanımlarının dışında hareket ettikleri, devletin memuru gibi değil de adeta bir örgütün amacı ve ilkeleri doğrultusunda hareket ettikleri, örgüt üyelerince gerçekleştirilen eylemler bir olarak değerlendirildiğinde ise örgütün hedef haline getirdiği kişileri usulsüz bir şekilde dinlemekten kaçınmadıkları tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmıştır.”
İddianamede, FETÖ/PDY’nin lideri Fetullah Gülen ile polisler A.K., İ.Y., M.S., B.K., M.İ., Ö.S. ve H. K.’nın, “iftira, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, kayda alınan konuşmaların basın, yayın yoluyla yayınlanması, silahlı terör örgütüne üye olma” suçlarından yargılanması istendi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde, geçen yıl ekim ayında FETÖ/PDY’ye üye olmak ve usulsüz dinleme suçlamalarıyla ilgili Bursa ve 3 ilde eş zamanlı operasyon düzenlenmişti. Gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen A.K., İ.Y., M.S., B.K., M. İ, Ö.S. ve H. K., çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.