*Kızma ama sizin yaşadığınız şeyi nesi gerçek, üç gün sonra ikiniz de sevgili yaptınız… Artık hayat hızlı diye, aşklar da mı hızlı…
-Bizim yaşadığımız her şey gerçekti. Ben hayatımda hiç yalan bir şey yaşamadım. Evet büyük aşk vardı ama sonra aşk bitti, yok oldu, gitti… “Ayrılmak isteyen Acun’du” diye bir şey de yok, karşılıklı bir şeydi…
* İnsanlar genellikle çocuğunuza üzülüyor…
-Ne alakası var. Önyargı bu! Melisa gayet mutlu bir çocuk. Üstelik ona çok düşkün bir annesi ve babası var. İkimize de hayran. Hep gülümseyen, etrafına enerji saçan, sevgi dolu bir çocuk.
* İnsanlar genellikle çocuğunuza üzülüyor…
-Ne alakası var. Önyargı bu! Melisa gayet mutlu bir çocuk. Üstelik ona çok düşkün bir annesi ve babası var. İkimize de hayran. Hep gülümseyen, etrafına enerji saçan, sevgi dolu bir çocuk.
* Acun’a kırgın ve bozuk musun sen…
-Yok değilim. Mutlu olsun istiyorum.
* Aldığın nafaka millete dert oldu…
-Evet ya, inanılmaz bir şey! Resmen dert olmuş benim nafakam. Duyduğuma göre azaltılsın diye bakanlığa mı başvurmuşlar ne… Komik tabii. Bence bu, aldığım nafakayla alakalı değil, onlar bana takık olan insanlar. Benim su içmeme bile takıklar. Belli bir grup var, benim yerlerde sürünmemi istiyorlar.
* Kaç yaşından beri Acun’la berabersin?
-18 yaşından beri, 19’a giriyordum. Şu anda 29’um. Kendimi bildim bileli diyelim…
* Ve şimdi, seni, birdenbire ateşin ortasında bıraktı gibi hissediyor musun? Tamam güçlüsün filan ama yine de korkmadın mı?
– Ne olabilir ki? Beni silahla vuracaklar mı? Hayatta başımıza gelebilecek en kötü şey nedir mesela? Sağlık sorunları, Allah korusun evlatlarımıza bir şey olması, ölüm… Bunlar olmadıktan sonra, ben dımdızlak kalsam ne olur? Benim hayatta annem-babam var ablam var. Dünyanın en iyi arkadaşlarına sahibim. Benim bütün yabancı arkadaşlarım, boşandıktan sonra bana inanılmaz destek verdiler. Beni kimse yalnız bırakmadı ki. Daha kötü ne olabilir zaten? Metrestim ya! Kafelere falan alınmıyordum, oturtturulmuyordum… Ben onları atlatmışım, bu ne ki… Bundan sonra başıma gelecek her şeyi de atlatırım…
* Bir daha anne olacak mısın?
-Yok! O defteri kapattım bir tek Melisam olsun. Melisa’yla biz ikiziz. Ona hep öyle söylüyorum. “Biz anne-kız seninle beraber büyüyeceğiz!” diyorum. Bugüne kadar büyümeyi reddediyorum. Ama artık bazı sorumluluklarının farkına varıyorum. Şimdiye kadar her şeyi, benim için başkaları yaptı. Acun ve çevresi bana yardımcı oldu 10 sene boyunca. Şimdi ilk defa benim yapmam gerekiyor. Onları yavaş yavaş öğreniyorum. Ben uçak bileti falan almasını bilmezdim. Hala bilmiyorum gerçi. Otel ayarlamayı da bilmem. Banka hesabımı da bilmem. Yavaş yavaş öğreniyorum. Böyle söylüyorum diye de kızacaklar…
* İnsanlara en çok neyi göstermek istiyorsun?
-“Ben kötü bir insan değilim”i göstermek istiyorum. Ama geçti, gitti, yapacak bir şey yok. Sen ne yaparsan yap, onlar ne isterse onu düşünüyorlar. Beni, bir resme koymuşlar, onu sen artık değiştiremiyorsun
* Senin hayattan beklediğin ne?
– Ben de bu soruyu kendi kendime soruyorum. Çünkü şu an, bir tık boşlukta gibiyim. Hayatım tamamen değişmişti. Acun’un koruma kalkanı içerisindeydim, şu anda tamamen çıkmış durumdayım. O yüzden hayatıma nasıl yön vermem gerektiğini tam bilmiyorum. Bir iki aya ihtiyacım var.
* Siz ortak bir evde yaşıyordunuz o mu çıktı evden, sen mi çıktın ne oldu?
-O çıktı, şimdi ben de çıkacağım. Acun boşanma olduktan sonra hemen kendine başka bir ev buldu. Şimdi ben de bakıyorum…
*Kırılmaz mı insan, sana benzeyen birini buldu…
-Bu soruya cevap vermem!
* Sence Acun bir daha evlenir mi?
-Bu soruya da cevap vermem!
*Kredi kartı ekstren 700 bin liraymış, doğru mu?
-Yalan haber! Tabii ki öyle bir şey yok. Büyük yalan hem de. Mantık var bu bunda? Olabilir mi böyle bir şey? İnsanlar benden nefret etsin diye bakalım daha neler uyduracaklar! Haberciler sevmiyor beni!
* Kaburgalarını aldırmışsın…
-Yok daha neler! Hayatımda hiç böyle bir şey duymadım. Olabiliyor mu onu bile bilmiyorum. Manyak mıyım ben! Bir de badem göz ameliyatı olmuşum güya. O nedir onu da bilmiyorum. Hayır olmadım. Herkes gibi botoks yaptırıyorum, 16-17 yaşındaki kızlar da yaptırıyor…
* Burnun?
-Burnumdan da hiç estetik ameliyatı olmadım. Burnumun üstüne, 8 ayda bir dolgu koyduruyorum. Hatta şimdi yine dolgu zamanım geldi. Başka da bir estetiğim yok.Ben belli fotoğraf açılardan güzel görünen bir insanım. Güzelim diye bir iddiam da yok. Kendini iyi tanıyorum. Makyajın nasıl yapılması gerektiğini iyi biliyorum. Ama “Dünya güzeliyim ben!” hiç demedim. Enerjisi güzel olan bir insanım, o kadar.
* Artık özel uçakla değil, ekonomiyle uçmak zorunda kalacak!” esprileri yapılıyor…
-Buna şahane bir cevap veririm de, boş ver, uyuz olmasınlar! Ekonomide de uçabilirim, ne var ki ekonomide uçmakta… Arkadaşlarımın özel uçakları var, geçenlerde özel uçakla bir yerden uçtum ama paylaşmadım. Başlayacaklar yine, kimin uçağı, kiminle uçtu?
* Peki bu seyahatlere giderken dadı, bakıcı oluyor mu yanında?
-Bakıcımız oluyor yanımızda her zaman.Melisa’yla ben de ilgileniyorum, o da. Ben çok küçük yaşta anne oldum, bu çok güzel bir şey ama aynı zamanda ağır bir sorumluluk, ben 20’li yaşlarımda zor şeyler de yaşadım. Şu an da biraz olgunlaştım, Melisa da biraz ele avuca geldi. İlk defa kendimi bu kadar özgür hissediyorum. 20’lerinde yaşamam gereken şeyleri belki şu anda yaşıyorum…Çünkü 20’lerimde yapamadım. 23’ümde hamileydim, tek başıma doğum yaptım. Sonraki dönem yine acılıydı. Bir şekilde atlattım. Hep bardağın dolu tarafını görmeye çalıştım. Şimdi özgürüm, içimde kalan şeyleri şimdi yaşıyorum.
* Uyuşturucu kullandığın yazılıyor, çiziliyor…
-Al sana bir yalan haber daha! İnanılmaz bir şey! Ama bir taraftan da benim hakkımda böyle düşünmeleri, yazıp, çizmeleri son derece normal. Çünkü ortam, o ortam. O partilerde o kadar saat ayakta durmamı falan buna bağlıyorlar. Keşke şunu da bilseler ya da araştırsalar, bunu kullanan insanlar sağlıklı beslenemiyorlar, spora gidemiyorlar, depresyona giriyorlar, mutsuz oluyorlar, enerjik olmuyorlar, kısacası sağlıklı olamıyorlar. Benim yaşadığımın tam zıttı bir hayat yaşıyorlar! Hallerinden anlaşılıyor… Ama şimdi dur bir de bana bak! İftira atmak için yapıyorlar, yazıyorlar. Kaburgalarını aldırdı gibi bir şey yani…
Ben böyle her dakika elindeki telefona bakan biri değilim. Bir şey paylaşıyorum, sonra yorumlara bile bakmıyorum. Millet zannediyor ki, telefona yapışık yaşıyorum. Alakası yok! “Neler yazdılar bana, DM’lerimi kontrol edeyim!” falan sıfır bende yani… O yüzden paylaşımlarım da pek içerik de yok. Zaman alıyor çünkü. Kim bilir, belki de, ileride bir sosyal medya editörüyle filan çalışmam lazım, daha içerikli postlar paylaşmak için…
Gelelim senin İtalyan DJ’e…
-DJ değil. Bir kulüpleri var, tüm dünyada event organize ediyorlar. O kulübün hem menajeri, hem de organizasyonlarından sorumlu kişi. Tüm dünyada partiler yapıyorlar…
*O ne diyor bu durumlara?
-Şokta!
* Hiç geldi mi buraya?
-Yok gelmedi. “Gelir mi?” sorusunun cevabını vermek istemiyorum. Ama çok şaşırıyor. Bu kadar merak edilmemi aklı almıyor. Onu da Instagram’dan sürekli etiketliyorlarmış ve ona da yazıyorlarmış… Şaşkınlık içinde. “Dünyada bir sürü ünlü insan tanıyorum, hiç böyle bir şey görmedim!” diyor.
* Çok aşık mısın?
-Bu soruyu cevap yok!
* Peki kardeşim sen sütten çıkmış ak kaşık mısın? Hiç mi hata yapmadın?
-Yapmaz olur muyum? Tabii ki yaptım. Benim bugüne kadar her hangi bir stratejim olmadı. İçimden geldiği gibi davrandım. Tamam, bu güzel bir şey ama hata yapmana da sebep oluyor. Belki de bundan sonra profesyonel destek almam gerekiyor. Hem sosyal medya için hem de hayatımı biraz düzene sokmak için. Bir yalan haber çıkıyor mesela. Nasıl davranmam gerekiyor bilemiyorum. Ya da boşanmadan sonra belki de bu kadar post paylaşmamam gerekiyordu. Ben insanlara şunu göstermeye çalıştım, “Ben aslında hala aynı hayatı yaşıyorum!” Çünkü o kadar çok üzerime geldiler, “Sen bittin! Bir daha Miami’ye gidemeyeceksin! Bir daha bilmem ne yapamayacaksın!” dediler ki… Ben da onlara aksine kanıtlamak için gittim o postları koydum. Çünkü ben de insanım. Benim de bir dayanma noktam var. Ama belki de cool davranıp, hiç koymamalıydım. Zamanla onu da öğreneceğim. Markamı yönetme konusunda destek almak istiyorum…